SON DAKİKA
Hava Durumu

ÇAY DA MI İÇMEYEK!

Yazının Giriş Tarihi: 19.04.2025 09:01
Yazının Güncellenme Tarihi: 19.04.2025 09:01

Erzurumlu iki sevgili kendi aralarında konuşurlar. Erkek “seni 365 gün düşünirem verene gurban olim” der. Kız “kalan 6 saatte ne yapisan?”der. Erkek “ ne diyisen çay da mı içmiyek” der. Bizim ki de işte o mesele; çay olmadan kafalar maalesef çalışmıyor.

Bizim toplumumuzda çay basit bir içecekten çok öte derin ve naif bir kültürü de oluşturmaktadır. Güne sabah kahvaltısında sofralarımıza koyduğumuz ince belli cam bardaklarımızdaki siyah çaylarımızla başlamaktayız. Çalışırken işin en önemli kısmında bir çay doldurarak mola vererek rahatlamaktayız. Böylelikle belki de yaptığımız bir işe daha bir konsantre olma gücümüzü toplamaktayız. Misafirliğe gittiğimizde yemekten önce ve yemekten sonra yine bizlere çay ikram edilmektedir. Kısacası çay hayatımıza öyle bir yerleşmiş ki onun kadar bağımlı olduğumuz ne başka bir detay var ne de başka bir içecek var. Çayı hep beraber içmek; Türk kültüründe dostluğun ve paylaşmanın da aynı zamanda göstergesi olmuştur.

Dünyaya göre ülkemize çay tüketiminin tarihi çok eskiye dayanmamaktadır. Ortalama 400- 450 sene geriye kadar gidebilmekteyiz. Türkiye’nin çay ile tanışması 19. Yüzyılın başlarına denk gelmektedir. Osmanlı zamanında birkaç dükkânın çay ithalatı yapması ile halkımız çayla tanışmıştır. Abdülhamit zamanında Türkiye’de çayın yetiştirilmesi hedeflenmiş olunsa da başarılı olunamaz. O dönem Bursa’ya ekilen çay fidanları hava şartları nedeniyle gelişememiştir. Japonya’dan getirtilen fidanların hiç birisi tutmamıştır. Çayın babası olarak ise Zihni DERİN isimli Ankaralı bir ziraatçı ve aynı zamanda eğitimci olan bir çay kolik anılmaktadır. Bu bilim insanımız; ülkemizde çay tarımının başlanılmasına ve bu üretimin yayılmasına öncülük ve önderlik etmiştir. Bazı kaynaklarda ilk çayı içen Türkün ise Hoca Ahmet Yesevi olduğu geçmektedir.

Çayın bulunuş hikâyesinin ise kendisi kadar mucizevi olduğunu belirtmek isterim. Çin’in ilk imparatorlarından Shen Yung’ın çay bitkisini tesadüfen sıcak suya düşürmesiyle suyun renginin değişmesine şahit olur. Suyun tadına baktığında ise bu lezzetin daha önce hiç tatmadığı bir kıvamda lezzet olduğunu görünce tam yedi yıl boyunca o bölgede kalarak çay içtiği kaynaklarda yazmaktadır.

Dünyada üretilen en kaliteli çay ülkemizde Karadeniz bölgesinde yetiştirilmektedir. Karın altında kalan çay yaprakları böceksiz ve daha gür yassı yapraklı bir şekilde büyüme imkânı bulabilmektedirler. Karın altında kaldığı süre içerisinde de diğer ülkelerdeki çaylara nispeten hoş kokulu, aromatik bir tada sahip olabilmektedir. Çay yılda ortalama dört kez toplanmaktadır. Ancak Mayıs ayında toplanan filizler altın kadar kıymetlidirler.

Bu kadar çayın tarihini sizlere anlattıktan sonra bari kendime bir çay koyayım. Umarım yazımı beğenmişsinizdir. Sevgiyle kalın, çaysız kalmayın…

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    logo
    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.