Dünyaca ünlü ressam Salvador Dali ”Kıskançlık başarının termometresidir” derdi. Başarmak kıskandırmaktır. Kıskanılıyorsanız emin olun başarılısınızdır. Başarılıysanız düşmanınız boldur. Bu denklem inanın değişmez.
Kaç gece uykusuz kaldın? Hangi tatilini iptal ettin? Ne kadar bedel ödedin? Ailenin zamanından ne kadarını işin için feda ettin? Çocuklarınla kaç kere ortak akşam yemeğine oturabildin? İnanın onlar bu soruların cevaplarına takılmazlar. Tek takıldıkları nokta kendini bir şey sanıyor. Ne var ki herkesin yapabileceği işler bunlar? Ben daha iyisini yapardım ve daha iyiyim aldanışıdır…
Eeee yapsaydın öyleyse demek geliyor değil mi içinizden?
Başarmak, bir işte iyi olmak çoğu zaman zordur. Keskin bir zekâ ve iyi bir hissiyat ister. Verilen kararlarda risk alma kabiliyetinin mükemmel olması gerekir. Doğru kararlar vermek için iyi bir niyete de sahip olmalısındır. Nitekim “Kul planlar, Allah takdir eder” sözü yerinde bir sözdür. Güzel niyetlerimiz olsun ki güzellikler çıksın karşımıza değil mi?
Kötü düşünenin kötü yolda kaldığına inananlardanım hala çok şükür…
Başarı kolaycılığı sevmez. Çok çalışmak ve hayatında ki başka güzel şeylerden fedakârlık etmen gerekebilir bazen. Herkes başarılı olamaz. Hep düşünmüşümdür; neden kıskanç insanlar başarılı insanların etrafındadırlar diye. Evet, başarılı insanın etrafında sayısız düşman kolonileri oluşur. Yapılan güzel işleri baltalamak adına tüm güçleriyle bu kıskanç insanlar çabalarlar. Belki kendileri de bu kadar entrika çevirmeye harcayacakları zamanı kendi işlerini planlamaya odaklansalar onlar da elbette başarıyı yakalayacaklardır. Ama onların istedikleri başarmak değil baltalamaktır.
Kötülük yapmak aynı zamanda kolay olanı seçmektir.
Başarılıysan düşmanın kadar sevmeyenin de boldur. Bu düşmanların ve sevmeyenlerin büyük çoğunluğu ise başarılı insanlar gibi olmak isteyip onlar gibi olamayan haset insanlardan ve bilakis kıskanç yakınlardan yahut meslektaşlardan oluşmaktadır. Takdir etmeyi sevmezler. Tebrik etmek yerine kafalarını kuma gömerler. Onlar için sizin başarınız en son görmek istedikleri şeydir. Bazen görmezliğe gelip yersiz itibarsızlaştırma hareketleriyle kötüleme kampanyaları da başlatırlar.
Arkanızdan büyük kulisler oluşuyorsa başarılısınızdır…
Başarılı insan onlara göre kötüdür. Hakları yenmiştir ve kendileri mağdurdur. Ne de olsa onlara da imkân verilse onlar daha güzelini yapacaklardır. Bu mağduriyet kalkanı, diğer insanların gözünde onlara acınmasını sağlar. Acınan insana şefkat gösterilir. Oysa bu tarz insanların toplum tarafından dışlanmaları gerekmektedir. Ve hayatın içerisinde en unutulmaması gereken nokta şudur ki; imkânlar verilmez, insanlar kendi imkânlarını kendileri oluştururlar.
Vizyon sahibiysen başarılısındır. Vasat bir hayal gücüyle yükseklerde yer edinemezsin.
Başarılıysan bu hayatta iftiraya uğraman çok doğaldır. Sosyopatik kişilik yapısındaki bu insanları memnun edemezsiniz. Senin her yüzüne baktığında kendi başarısızlığını ve acizliğini gördüğü için içten içe sana öfkelenirler ve saldırmaya geçerler. Karşılık verdiğiniz de ise siz suçlu görünürsünüz. Çünkü onlar her şeyi en ince ayrıntısına kadar detaylandırmışlardır. Sizi düşürmeye çalıştıkları kuyuda zaman içerisinde de kendileri boğulup giderler zaten. Bu benim yaşamımdaki yıllar içinde karşılaşmış olduğum en olağan durumlardan biri olduğu için net anlatabiliyorum.
Kötülük başarıya engeldir. Onda ki bende olsun anlayışı kıskançlıktır. Bu anlayış insanı önce geriletir sonra bitirir. Ben de bunlar var, onda da bendekilerden olsun anlayışına insan sahip olmalıdır.
Gizli kıskançlara değinmedim bile onlar dost görünümlü düşmanlardır. Ne diyelim konu uzun ama ben, siz sevgili okurlarıma daha kısa anlatmaya çalıştım. Allah bu tarz haset insanlardan bizleri korusun. Sevgiyle kalın…