Hellen Kolonilerin Karadeniz’e Çıkışı
Karadeniz’deki ilk Grek yerleşmelerinin tarihi ve koşulları büyük anlaşmazlık
konusu olmuştur. Bunun en önemli sebepleri: Bu konu hakkındaki edebi kanıtların
dağınık ve tutarsız olması ve arkeolojik kalıntıların azlığı ya da bölgede sistematik
arkeolojik araştırmaların fazla yapılmamasıdır233.
Yapılan araştırmalar sonucunda Hellenler’in Karadeniz’e çıkış tarihi ile ilgili
çok fazla görüş ortaya atılsa da özellikle arkeolojik kalıntılar ışığı altında Hellenler’in
Karadeniz’e 700 den önce asla girmedikleri görüşü bir süre en doğru görüş olarak kabul
edildi. Bu konu hakkında R. Carpenter, Karadeniz’in M.Ö. 680 den önce Yunan
denizcilerine kapalı olduğunu ve sadece ilk büyük kürekli geminin (pentekonter)
yapılması ile İstanbul Boğazı’nı aşabildiklerini açıkça söylemiştir234. Onun bu görüşlerine rağmen Grahamyazdığı makalede, Hellenler M.Ö. 680 den daha önce
Karadeniz’e ulaşabileceklerini ve bunun da arkeolojik çalışmalarının ayrıntılı bir şekilde
yapılırsa ortaya çıkabileceğini ifade etmiştir. Bu konu gelecekte de bir süre daha
tartışılacak gibi görünüyor.
Karadeniz Bölgesi’nde sistemli arkeolojik çalışmalar ile elde edilecek kanıtlar
ortaya çıkmadıkça hiçbir yargı kesin sayılmayacaktır. Ancak çalışmalar göz önüne
alındığında ve edebi kanıtlar incelendiğinde Karadeniz’e Hellenler’in ilk girişi,
Graham’ın da desteklediği VIII. yüzyıla tarihlemek şimdilik en doğrusu olmalıdır236.
Koloniciliğin Karadeniz ile ilk ne zaman ve hangi yolla bağlandı kurmuş olursa olsun,
Arkaik dönemde girişilen bu büyük çaplı kolonizasyona hareketine yol açan sebepleri
irdelemek gerekir.
Hellen kolonizasyonun Karadeniz’e doğru açılmasının temel nedeni olarak
nüfus baskısı gelmektedir. Yunanistan’ın büyük bir kısmının dağlık ve tarıma elverişli
pek az toprağa sahip olduğu bilinir237. Yalnızca tarımla uğraşan Hellenler’e birkaç kuşak
sonra bu toprakların yetmeyeceği açıktı. Hatta fazla çocuk yapmamalarının bir dönem
tavsiye edilmesi ve kusurlu doğan çocukların ücra köşeler terk edilmesi âdeti bile yunan
dünyasında nüfusun artmasına engel olamamıştır238. Bir Yunanlı olan filozof Eflatun
bile, Hellenler’in uzak ülkelere göçme nedenlerini Yunan ülkesinin darlığın, orada sık
sık patlak veren parti kavgalarına ve ayaklanmalarına bağlıyordu. Yunanlılar bu toprak
ihtiyacını karşılamak için ya komşu ülkeleri istila etmek ya da deniz aşırı ülkelerde yeni
topraklar elde etmekle çözülebilirdi ki, zaten bu hareketler Yunan Tarihi’nde sıkça
görülmüş olaylardı. Tarih de “Ege Göçleri”239 olarak bilinen ve Yunan kabilelerin
adaları ve Anadolu’yu istilaları onlar için açık bir örnekti.
Şüphesiz Hellenler’in Karadeniz’de koloni kurma nedenlerini sadece nüfusa
bağlamak yeterli olmaz. İlk zamanlar için nüfus ve toprak darlığı kuşkusuz önemli olsa
da daha sonra ki dönemlerde ticari ve ekonomik nedenler ön plana çıkmıştır.
Yunanlıların Karadeniz ile yaptığı ticarette dört önemli unsur ön plana çıkmıştır: Tahıl
ticareti, maden ticareti, köle ticareti ve balıkçılık240.
Hellenler’in Karadeniz ile yapmış olduklarını düşündüğümüz tahıl ticareti
yayınlarda ki en büyük tartışmalardan biridir. Bu genellikle Pontos Bölgesi’ni büyük
tahıl kaynağı olarak gören modern bilim adamları tarafından Hellenler’in bakış acısı ile
düşünülmüştür241. Kaynaklarda arkaik dönemde Pontus’taki tahıl ticareti ile ilgili hiçbir
kanıt yer almamaktadır. Tahıl ana kara Yunanistan’a Karadeniz’den ulaşıyorsa bunun 6.
yüzyıldan önce olması mümkün görünmüyordu242. Yunanistan’ın Pers savaşlarından
önce ne kadar tahıl ithal ettiği, Herodotos’un M.Ö. 493/494 civarında ticaret gemilerinin
Pontus’tan geçtiğinin görüldüğünü bildirmesine rağmen açık değildir. Başlangıçta
Yunanlılar tahıl ihtiyaçlarını Sicilya ve Mısır’dan sağlayarak gidermişse de, Atina’nın
Karadeniz’e olan ilgisi Mısır seferinin beraberinde getirdiği felaketler ve Korint halkına
duyulan düşmanlığın artması sonucu hızlanmıştır243.
Kolonilerin Karadeniz ile yaptığı tahıl ticareti ile ilgili doğrudan bilgilere ancak
M.Ö 4. yüzyıldan itibaren ulaşabiliyoruz. Aslında Arkaik dönemde Milotos’un büyük
bir bölümünde nüfusu besleyecek kadar verimli topraklar ve gıda ürünleri
bulunmaktaydı. Milotoslular’ın o dönemdeki nüfusunu tam olarak saptayamasak da,
nüfus ve tarım ürünleri arasındaki dengenin oldukça yakın olduğu biliniyordu244. O
zaman Milotoslular’ın tarım ihtiyaçlarını dışardan karşılamalarının bir sebebi olmuş
olmalı idi. Kaynaklar bu sebebin; Lidyalılar ve daha sonra Perslerin akınları sonucu bu
verimli toprakların çoğunun kaybedilmiş olduğunu göstermektedir. Kentin
yağmalanmasından sonra Persler’in en verimli toprakları kendilerinden aldıkları
bilinmektedir245. Bu olayın sonucunda önemli miktarda toprağın elden çıkması ile kent,
nüfusunu artık besleyemez duruma düşmüş ve bunun sonucu olarak da kitlesel
kolonizasyon hareketinin yan sıra tahıl ihtiyacının dışardan karşılanması zorunluluğu da
ortaya çıkmıştır.