SON DAKİKA
Hava Durumu

TRABZON VE HAVALİSİNDE YAŞAYANLAR ÖZ VE ÖZ TÜRKTÜR

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2020 21:48

Hellen Kolonilerin Karadeniz’e Çıkışı

 

Karadeniz’deki ilk Grek yerleşmelerinin tarihi ve koşulları büyük anlaşmazlık

konusu olmuştur. Bunun en önemli sebepleri: Bu konu hakkındaki edebi kanıtların

dağınık ve tutarsız olması ve arkeolojik kalıntıların azlığı ya da bölgede sistematik

arkeolojik araştırmaların fazla yapılmamasıdır233.

Yapılan araştırmalar sonucunda Hellenler’in Karadeniz’e çıkış tarihi ile ilgili

çok fazla görüş ortaya atılsa da özellikle arkeolojik kalıntılar ışığı altında Hellenler’in

Karadeniz’e 700 den önce asla girmedikleri görüşü bir süre en doğru görüş olarak kabul

edildi. Bu konu hakkında R. Carpenter, Karadeniz’in M.Ö. 680 den önce Yunan

denizcilerine kapalı olduğunu ve sadece ilk büyük kürekli geminin (pentekonter)

yapılması ile İstanbul Boğazı’nı aşabildiklerini açıkça söylemiştir234. Onun bu görüşlerine rağmen Grahamyazdığı makalede, Hellenler M.Ö. 680 den daha önce

Karadeniz’e ulaşabileceklerini ve bunun da arkeolojik çalışmalarının ayrıntılı bir şekilde

yapılırsa ortaya çıkabileceğini ifade etmiştir. Bu konu gelecekte de bir süre daha

tartışılacak gibi görünüyor.

Karadeniz Bölgesi’nde sistemli arkeolojik çalışmalar ile elde edilecek kanıtlar

ortaya çıkmadıkça hiçbir yargı kesin sayılmayacaktır. Ancak çalışmalar göz önüne

alındığında ve edebi kanıtlar incelendiğinde Karadeniz’e Hellenler’in ilk girişi,

Graham’ın da desteklediği VIII. yüzyıla tarihlemek şimdilik en doğrusu olmalıdır236.

Koloniciliğin Karadeniz ile ilk ne zaman ve hangi yolla bağlandı kurmuş olursa olsun,

Arkaik dönemde girişilen bu büyük çaplı kolonizasyona hareketine yol açan sebepleri

irdelemek gerekir.

Hellen kolonizasyonun Karadeniz’e doğru açılmasının temel nedeni olarak

nüfus baskısı gelmektedir. Yunanistan’ın büyük bir kısmının dağlık ve tarıma elverişli

pek az toprağa sahip olduğu bilinir237. Yalnızca tarımla uğraşan Hellenler’e birkaç kuşak

sonra bu toprakların yetmeyeceği açıktı. Hatta fazla çocuk yapmamalarının bir dönem

tavsiye edilmesi ve kusurlu doğan çocukların ücra köşeler terk edilmesi âdeti bile yunan

dünyasında nüfusun artmasına engel olamamıştır238. Bir Yunanlı olan filozof Eflatun

bile, Hellenler’in uzak ülkelere göçme nedenlerini Yunan ülkesinin darlığın, orada sık

sık patlak veren parti kavgalarına ve ayaklanmalarına bağlıyordu. Yunanlılar bu toprak

ihtiyacını karşılamak için ya komşu ülkeleri istila etmek ya da deniz aşırı ülkelerde yeni

topraklar elde etmekle çözülebilirdi ki, zaten bu hareketler Yunan Tarihi’nde sıkça

görülmüş olaylardı. Tarih de “Ege Göçleri”239 olarak bilinen ve Yunan kabilelerin

adaları ve Anadolu’yu istilaları onlar için açık bir örnekti.

Şüphesiz Hellenler’in Karadeniz’de koloni kurma nedenlerini sadece nüfusa

bağlamak yeterli olmaz. İlk zamanlar için nüfus ve toprak darlığı kuşkusuz önemli olsa

da daha sonra ki dönemlerde ticari ve ekonomik nedenler ön plana çıkmıştır.

Yunanlıların Karadeniz ile yaptığı ticarette dört önemli unsur ön plana çıkmıştır: Tahıl

ticareti, maden ticareti, köle ticareti ve balıkçılık240.

Hellenler’in Karadeniz ile yapmış olduklarını düşündüğümüz tahıl ticareti

yayınlarda ki en büyük tartışmalardan biridir. Bu genellikle Pontos Bölgesi’ni büyük

tahıl kaynağı olarak gören modern bilim adamları tarafından Hellenler’in bakış acısı ile

düşünülmüştür241. Kaynaklarda arkaik dönemde Pontus’taki tahıl ticareti ile ilgili hiçbir

kanıt yer almamaktadır. Tahıl ana kara Yunanistan’a Karadeniz’den ulaşıyorsa bunun 6.

yüzyıldan önce olması mümkün görünmüyordu242. Yunanistan’ın Pers savaşlarından

önce ne kadar tahıl ithal ettiği, Herodotos’un M.Ö. 493/494 civarında ticaret gemilerinin

Pontus’tan geçtiğinin görüldüğünü bildirmesine rağmen açık değildir. Başlangıçta

Yunanlılar tahıl ihtiyaçlarını Sicilya ve Mısır’dan sağlayarak gidermişse de, Atina’nın

Karadeniz’e olan ilgisi Mısır seferinin beraberinde getirdiği felaketler ve Korint halkına

duyulan düşmanlığın artması sonucu hızlanmıştır243.

Kolonilerin Karadeniz ile yaptığı tahıl ticareti ile ilgili doğrudan bilgilere ancak

M.Ö 4. yüzyıldan itibaren ulaşabiliyoruz. Aslında Arkaik dönemde Milotos’un büyük

bir bölümünde nüfusu besleyecek kadar verimli topraklar ve gıda ürünleri

bulunmaktaydı. Milotoslular’ın o dönemdeki nüfusunu tam olarak saptayamasak da,

nüfus ve tarım ürünleri arasındaki dengenin oldukça yakın olduğu biliniyordu244. O

zaman Milotoslular’ın tarım ihtiyaçlarını dışardan karşılamalarının bir sebebi olmuş

olmalı idi. Kaynaklar bu sebebin; Lidyalılar ve daha sonra Perslerin akınları sonucu bu

verimli toprakların çoğunun kaybedilmiş olduğunu göstermektedir. Kentin

yağmalanmasından sonra Persler’in en verimli toprakları kendilerinden aldıkları

bilinmektedir245. Bu olayın sonucunda önemli miktarda toprağın elden çıkması ile kent,

nüfusunu artık besleyemez duruma düşmüş ve bunun sonucu olarak da kitlesel

kolonizasyon hareketinin yan sıra tahıl ihtiyacının dışardan karşılanması zorunluluğu da

ortaya çıkmıştır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.