6. Bu amaçla, Hak Savunma Cemiyeti (Müdafaa-i Hukuk) ve İlhak Reddetme (Redd-i İlhak) tarafından her ilden üç kişi temsilci olarak seçilecektir.
7. Her halükarda temsilciler yolda gerçek kimliklerini kullanmamalı ve bu genelge ulusal bir sır olarak saklanmalıdır.
8. Doğu yakasındaki iller için 10 Temmuz'da Erzurum’da bir kongre yapılacaktır. O tarihe kadar diğer temsilciler Sivas'a ulaşırsa doğu illerindekiler Sivas'a taşınacak.
Mustafa Kemal, Amasya'dan sonra 3 Temmuz 1919'da Erzurum'a gitti ve kurulacak bir Ermeni Devleti Projesi'ne karşı Doğu vilayetleri için bölge kongresi olarak Erzurum kongresi toplandı.
Amasya Tamiminin yayınlanmasından sonra Mustafa Kemal ve arkadaşları tarafından bir nevi bölgesel kongre olarak daha doğrusu Anadolu’daki kongrelerin ilk başlangıç kongresi diyebileceğimiz görüşmeler Amasya’da Atatürk ve arkadaşlarınca gerçekleştirildiğini görmekteyiz. Bu görüşmeler hakkında yazılı kaynaklarda şöyle bir anlatım görebilmekteyiz:
• Genelge, İstanbul (Osmanlı) Hükümeti'ni rahatsız etti ve 8 Temmuz 1919'da Mustafa Kemal Paşa geri çağrıldı.
• İstanbul hükümeti, Mustafa Kemal'in padişahın emrine karşı geldiği gerekçesiyle tutuklanması için emir çıkardı. Anadolu'da kalan Osmanlı kuvvetlerini dağıtmaktan, daha sonra onu ölüme mahkum etmekten dolayı tutuklanma emri Mustafa Kemal tarafından öğrenildi.
• Bunun üzerine Mustafa Kemal tüm görevlerinden ve ordudan istifa etti.
• Yine de Doğu Ordusu'nun kudretli komutanı Kazım Karabekir, Türk direnişinin diğer önde gelen isimleriyle birlikte desteğini sürdürdü ve Mustafa Kemal Erzurum Kongresi'ne doğru yoluna devam etti.
Genel kaynakların kabaca bu şekilde veya benzer şekillerde dillendirdiği Amasya Tamimini tam anlamıyla değerlendirmek için bu bilgi ve benzeri kaynak bilgileri yeterli gelmeyip bizi yanıltabilir. Bizleri kurtuluş harbi içerisinde görev almış şahsiyetler hakkında Mustafa Kemal hakkında yanılgılara sürükleyebilir. Bu yüzdendir ki Amasya Tamimini farklı akademik kaynaklardan okuyup farklı değerlendirmeler yaparak değerlendirmemizin daha doğru olacağı kanaatindeyim.
Ama hangi değerlendirme yapılırsa yapılsın değişmeyen gerçek Mustafa Kemal’in kendisini Çanakkale savaşlarından tanıyan Türk milletinin önüne çıkaran Türk milletini onun liderliğinde birleştirip Kurtuluş Savaşını başarıyla gerçekleştirmesine temel teşkil edecek olan esasların tarih sahnesine sunulduğu ilk yazılı belgenin Amasya Tamimi olduğu gerçeği olacağı şüphesizdir.
Milletçe bu önemli günü geçmişiyle tarihi önem ve gerçekleriyle değerlendirip hatırlamamız yad etmemiz yeni nesillere tanıtıp benimsetmemiz gerektiği düşüncesindeyim. Umarım milletçe bu görevi başarır atalarımıza Atatürk’ümüze ve tarihimize karşı görevlerimizi yapmayı gerçekleştirebiliriz.
Bazı kaynaklarda genelge, bazı kaynaklarda tamim olarak belirtilen Mustafa Kemal’in Türk ulusunu topyekûn kurtuluş savaşına davet ettiği bu yazılı belge önemli askeri ve sivil merkezlere ulaştırılarak Mustafa Kemal’in kendi liderliğini yurt çapında ortaya koyduğu bir olayın bir ifadenin yazılı belgesi olması sıfatıyla önemlidir.
Nasıl 19 Mayıs Atatürk’ün kurtuluş harbini teorik olarak başlatma tarihi ise Amasya Genelgesi de Mustafa Kemal’in kurtuluş harbinin liderliğini üstlenip milletini bu uğurda teşkilatlandırmaya başladığı tarih olması nedeniyle önemlidir.
Milletçe bu tarihe ve bulguya değer vermeli. Özellikle Kemalist, Cumhuriyetçi, Laik kesimlerin başta 19 Mayıs olmak üzere Amasya genelgesi ve kongrelerin tarihlerini milletini bu konuda bilgilendirecek şekilde seremonilerle veyahut gerçekleştirilecek toplantılarla Türk gençliğine ve milletine benimsetmek için elinden geleni yapmalıdır düşüncesindeyim.
Şunu da vurgulamak isterim ki Mustafa Kemal paşayla birlikte hazırladıkları Amasya genelgesini imzalayıp veya onaylayıp birlikte yayınlayan arkadaşlarından bazılarıyla Mustafa Kemal’in kurtuluş savaşı kazanılıp cumhuriyet rejimine geçilmesi gerektiğinde ters düştüklerini görmekteyiz.
Hatta bu şahıslardan bazıları daha sonraki dönemlerde Mustafa Kemal’e karşı siyasal kuruluşlar oluşturabilmişler, siyasi çekişmelere girişebilmişlerdir. Bu çekişmeler uyarınca Mustafa Kemal’e suikast yapmak çalışmalarda bulunmak gibi konularda suçlandıkları görülebilmiştir. Bu da tarihimizde çok sık görülen birlikte yola çıkan Türk yöneticilerinin zaman ilerledikçe birbiriyle ters düşüp ayrıldıkları hatta birbirlerine düşman hale geldikleri, birbirleriyle mücadele ettikleri gerçeğinin bir kez daha ortaya çıkmasından ibarettir. Bu durum dün görülebildiği gibi bugünde görülebilecek olgulardandır.