güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

Trabzon Havalisinde Yaşayanlar Öz ve Öz Türktür – 6

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2020 21:47
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2020 21:47

Trabzon, Çaldıran seferi sırasında, Romalılar devrinde olduğu gibi, bir üs vazifesi görmüş, Sultan Süleyman tahta geçince Batum sancağı ile birleşerek yeni bir eyalet haline getirilmiştir. Şehir, XVI. asırdaki İran savaşları sırasında da ordunun iaşe ve ikmali için bir üs olarak kullanılmıştır. Trabzon'u 1461'de ziyaret eden Evliya Çelebi, eyalet paşasının burada oturduğunu, Trabzon Sancağı'nda 43 zeamet, 226 tımar bulunduğunu belirtmektedir. I. Selim devrinden beri devam eden Laz-Çepni- Gürcü rekabeti yüzünden çatışmalar şiddetlenmiş ve XVIII. asırda Trabzon havalisinde birtakım derebeyler türemeye başlamıştı. Bu yüzden 1754'e kadar Trabzon valiliğinde bulunan Hekimoğlu Ali Paşa, mütegallibeyi tedip ve derebeylerini tenkil ettiği gibi, Trabzon'daki yolları da açtırdı .

XIX. asrın ilk başlarında Rize ve Hopa taraflarının ayanı olan Tuzcuoğulları isyan edip Trabzon'u ele geçirdiler. Devlet, bir fırkateyn, bir korvet, bir şalope ve daha birkaç küçük gemiden oluşan bir donanmayı Trabzon valisinin emrine gönderdiği gibi isyanı bastırmak için asker ve bol miktarda cephane yolladı ise de isyancılar Trabzon kapılarına dayanarak 26 Temmuz 1816'da şehre birkaç saatlik mesafede bulunan Akçaabat ile Tonya'yı aldılar. Trabzon ve civarını kendi taraftarlarına vererek, Trabzon'daki devlet kuvvetlerini bertaraf eden Tuzcuoğlu, Rize ve Trabzon çevresinin hâkimi olup, hükümetin nüfuzunu hiçe indirdi. Fakat çok  geçmeden hükümeti temsil eden Çeçenzade ve Süleyman Paşa yeniden Trabzon'a hâkim oldular. Memiş Ağa teslim olmayı kabul etmeyince, üzerine kuvvetler sevk edilip öldürüldü .

Küçük Kaynarca Antlaşması ile Osmanlı Devleti'nin Karadeniz'deki gücü azalmış ancak şehir ve liman önem kazanmış, konsolosluk düzeyinde uluslar arası bir merkeze dönüşmüştür. Trabzon ticareti Kırım savaşıyla büyük bir ivme kazanmış, Birinci Dünya Savaşı ise bu gelişmeyi önemli ölçüde yavaşlatmıştır. İngiliz konsolosu Palgrave'nin 1868'de hazırladığı bir rapora göre; Trabzon'da Yunanistan Konsolosluğu'na bağlı 92, Avusturya Konsolosluğu'na bağlı 29, İtalyan Konsolosluğu'na bağlı 51, Fransa Konsolosluğu'na bağlı 51, Rus Konsolosluğu'na bağlı 320 vatandaş bulunuyordu . Bu bilgiler Trabzon'un 11 konsolosluğa ve çeşitli milletlere ev sahipliği yapan çok kültürlü ve uluslar arası bir merkez olduğunu göstermektedir. Ancak zamanla Trabzon, bu avantajlı konumunu kaybetmiştir.

Trabzon halkı 1800'lü yılların sonlarına doğru ekonomik açıdan zor bir döneme girmiştir. Mevcut belge ve bilgiler de bu durumu açıkça ortaya koymaktadır. Özellikle çiftçiler bu durumdan en çok zarar gören kesimdir. Marabalık ilişkisini ayrıntılı bir şekilde açıklayan Boryan, Trabzon ile ilgili şu ilginç bilgileri aktarmaktadır:

Trabzon bölgesinde Müslüman olan Oflu köylüler yaşar. Yaklaşık 60-70 bin kişi. 1893 yılında aşar nedeniyle mültezimle aralarında anlaşmazlık çıkar. Oflular, mültezimin haksızlığını protesto ederler, kaymakama, valiye şikâyette bulunurlar ve sultana telgraf gönderirler. Hiçbir cevap alamazlar ve şikâyetleri sonuçsuz kalır. Bunun üzerine Oflular, II. Wilhelm'e telgraf çekmek için Batum'a bir heyet yollarlar. Telgraf şöyledir: "Kayzer, sen bizim sultanımızın samimi dostusun. Sultan'ın kendi yazdığı kanunları tatbik etmelerini emir vermesi için, senin aracılığını rica ediyoruz, yalvarıyoruz. Vergi toplayıcıları bütün kanunlara karşı gelerek ve onları ihlal ederek bizleri soyuyor. Eğer sen bizi bu dayanılmaz durumdan kurtaramazsan, yalvarırız iltica edecek, gidecek bir yer ayarla. " Wilhelm, telgrafı aldıktan sonra İstanbul'daki elçisi aracılığıyla sultana şikâyeti bildirir. 1894 yılında inceleme yapmak üzere iki müfettiş gönderilir, ancak meselenin üstü örtülür.

Ekonomik açıdan yaşanan sıkıntılar suç oranında da önemli artışların yaşanmasına sebep olmuştur. Longworth, 1 Şubat 1892 tarihli raporunda, vali Ali Bey zamanında, Trabzon'da halk güvenliği açısından "gözle görülür bir gelişme" olduğunu vurgulamıştır. Raporda, söz konusu yıl içerisinde mahkemece verilen cezalarda, mahkeme üyeleri hapis, ömür boyu hapis gibi cezaları imzalamakta isteksiz davranmaktadır. Ancak mahkemeyi bekleyen suçluların bazen hapiste unutulduğu da vakidir. 1892 yılında meydana gelen bir kolera salgını nedeniyle, mahkemeler kolera korkusundan neredeyse tamamen kapanmıştır .

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.