güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

II. Mahmut İcraatlarının Önemi ve Atatürk Dönemi İcraatlarına Öncülüğü Hakkında Düşünceler

Yazının Giriş Tarihi: 12.11.2021 00:08
Yazının Güncellenme Tarihi: 12.11.2021 00:08

Napoleon’un Teklifi

Osmanlı İmparatorluğu bu sırada Rusya ile savaş halinde bulunuyordu. Türk orduları, Rusları, mucize kabilinden durdurabiliyorlardı. II. Mahmut 28 Mayıs 1828’de Bükreş Antlaşması’nı imzalayıp Rusya ile sulh yapmak zorunda kaldı. Büyük Besarabya eyaleti, Rusya’ya bırakıldı; bundan böyle Dinyestr yerine, Prut ırmağı Rusya – Osmanlı sınırını ayıracaktı.

Bu sıralarda Napoleon, Rusya seferine çıkmak üzereydi. Osmanlıya da Rusya’ya yürümesini teklif etti. Yalnız, İngiltere ve Osmanlı dışında bütün Avrupa’yı işgal etmiş olan Napoleon’un dönek siyaseti, «dünyanın merkezi olmaya ancak İstanbul lâyıktır» dediği biliniyordu. Napoleon asla güvenilip müttefik olarak kabul edilemezdi; Sultan Mahmut teklifi reddetti.

Yunan İsyanı

Gene bu sıralarda Yunan ihtilâli başladı. Yunanlı âsilerin Mora’daki sivil Türkleri kılıçtan geçirmeleri üzerine II. Mahmut, isyanın başlıca tahrikçisi olan İstanbul’daki Ortodoks Patriğini astırdı. Romanya’da da Rusya’nın tahrikiyle bir isyan çıktı. Türk ordusu, bu isyanı kolayca bastırdı. Yalnız, Mora isyanı bastırılamadı. Zira bir Fransız kolordusu başta olmak üzere, bütün Avrupa’dan yardım alıyordu. Yalnız Avusturya, Osmanlı’yı tutuyordu. Prusya ile İngiltere ve İspanya, tarafsızdı. Rusya ile Fransa, Yunanistan’a bağımsızlık verilmesini şiddetle istiyorlardı. .

Navarin Faciası

Lord Cochrane ve Sir Richard Church gibi İngiliz generallerinin komutasındaki Yunanlılar, tamamen ezilmişler, isyan Türk ordusu tarafından tamamen bastırılmıştı ki, 20 ekim 1827’de medeniyet tarihi için bir yüz karası olan Navarin faciası oldu. Türk donanması, Mora’nın güneybatısındaki bu limanda bulunuyordu. İngiliz – Fransız – Rus müttefik donanması, savaş bayrağı çekmek usulden olduğu halde, bunu yapmaksızın limana girdi, katiyen böyle bir şey beklemeyen Türk donanmasını birdenbire ateşe alıp imha etti.

Rusya da Osmanlı’ya savaş açtı. Donanması yok olan, Yeniçerileri de az önce ortadan kaldıran, yeni modern ordusu henüz çekirdek halinde bulunan II. Mahmut, Avrupa’nın baskısına karşı koyamadı. Romanya, Girit, Epir ile Tesalya’nın da Osmanlı’dan koparılması ile tehdit edildiği için, Rusya ile Edirne Antlaşması’nı imzaladı. Tarihte ilk defa, Avrupa’nın 6. büyük şehri olan Edirne’ye kadar gelen Ruslar, bütün Türk topraklarından çekildi. Yalnız Yunanistan’a bağımsızlık koparmakla yetindi; böylece, Balkanlar’daki Ortodokslar arasında koruyucu rolüne sahip çıkmayı umuyordu. Mora ve Attika yarımadaları ile Eğriboz ve Siklad adalarından ibaret küçücük (49.414 km2) bir Yunan Krallığı kuruldu.

Bu sırada, düşmek üzere olduğu için halkı dış meselelerle oyalamak isteyen Fransa Kralı X. Charles da, Cezayir’e asker çıkardı. Çeşitli belâlar içinde bulunan Osmanlı, bu çok uzak eyaletini savunamazdı. Buna rağmen bazı Türk sancakbeyleri, bilhassa Kosantine sancakbeyi Ahmet Paşa, Fransızları yıllarca uğraştırdı. Böylece Osmanlı, Barbaros Kardeşler’in armağanı olan bu 300 küsur yıllık eyaletini de kaybetmiş oldu. II. Mahmut, Trablusgarp (Libya) eyaletini donanma göndererek sıkı sıkıya İstanbul’a bağladı; Tunus eyaleti ile de daha sıkı bağlantı kurdu. Böylece Kuzey Afrika’yı, batıdan Fransa’nın, doğudan Mehmet Ali’nin tehdidinden korudu.

Yeniçerilik Kaldırılıyor

II. Mahmut, artık Yeniçeri fesat ocağının kaldırılmasına sıra geldiğini düşünüyordu. Aydınlar tamamen padişahın tarafındaydı. Devlet adamlarının içinde de artık bu askerle başarılı bir savaş yapılabileceğine inanan tek kişi kalmamıştı. Bu durumda, iki günlük bir sokak savaşından sonra, II. Mahmut’un pek azimli tutumu sayesinde ocak tamamen söndürüldü (16 Haziran 1826). Bu, uzun zamandan beri özlenen bir şeydi. Onun için, Yeniçeriliğin kaldırılmasına «Vak’a-i Hayriye» (Hayırlı Olay) dendi. Yeniçeri zorbalığı altında inleyen İstanbul halkı bayram yaptı.

II. Mahmut, «Asâkir-i Mansûre» adıyla modern bir ordu kurdu. Alelade bir albay gibi ilk modern Türk birliklerinin talim ve terbiyesine nezaret etti; onlarla karda, çamurda tatbikata çıktı. İki yıl Rami kışlasındaki odasında oturdu. Bu arada, Harbiye Mektebi açıldı. Ehliyetli subaylar yetiştirildi. Çeyrek yüzyıl sonra Türk ordusu, Prusya ordusundan sonra dünyanın en modern ordusu sayılıyordu; bu ordu 1854’te tek başına Rus ordularını bozguna uğrattı. Devam edecek…

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.