Azlini müteakip bir süre Ayvalık'ta Ali Çetinkaya’nın yanında, bir süre de Burhaniye'de kalmış, daha sonra Balıkesir'de kurulmuş olan Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nde faaliyet göstermiştir. Bu cemiyet adına Biga ve Yenice bölgelerinde önemli çalışmalara imza atmıştır.
Bunlardan Akbaş Cephaneliği baskını Büyük Önder Mustafa Kemal’in Nutkunda da anlatılmaktadır. İlk Yunan birliklerinin 15 Mayıs 1919 tarihinde İzmir’i işgalinin yarattığı ortamda, 26 Temmuz 1919 tarihinde başlayan 1. Balıkesir Kongresi, 15 Ağustos 1919 tarihinde düzenlenen Alaşehir Kongresi ve 19 Kasım 1919 tarihindeki 2. Balıkesir Kongrelerinde, Yunan işgaline karşı Ayvalık, İvrindi, Akhisar, Salihli, Soma, Aydın ve Ödemiş cephelerinin kurulması kararları alınmıştı.
Ancak, hem Aznavur Ayaklanmasının neden olduğu cephane sarfiyatı hem de bu cephelerin gereksinmelerinin karşılanması hayati bir ikmal sorunuydu. Akbaş Cephaneliğindeki malzemeye el konulması fikri böyle bir ortamda, Balıkesir’deki 61. Tümen komutanı Kazım (Özalp) Bey’in ve Heyet-i Merkeziye üyesi Köprülülü Hamdi Bey tarafından gündeme gelmiştir.
Akbaş Cephaneliği, Gelibolu Yarımadası’nın doğusunda, ancak küçük gemilerin demirlemesine uygun bir koyda bulunmaktadır. Çanakkale Savaşları sırasında Gelibolu Yarımadası’ndaki kuvvetlerin ikmal yönünden desteklenmesine elverişli bir koydur. Depo ve çevresi Senegallilerden oluşan Fransız birlikleri tarafından sıkı bir şekilde korunmaktadır ve Gelibolu’yla doğrudan telefon bağlantısı vardır.
İngiliz deniz üssü Çanakkale ile Akbaş koyu ise denizden 20 dk’lık bir mesafededir ve kısa sürede yardım görebilecek durumdadır. Ayrıca Çanakkale Boğazı’nda devriye gezen İngiliz gemileri, bu süreyi daha da kısaltmakta, ayrıca baskında ele geçirilecek malzemenin Anadolu kıyısına sevkiyatını riske sokmaktadır.
Köprülülü Hamdi Bey, baskın öncesinde gerekli incelemeleri yapması için Dramalı Rıza Bey’i görevlendirmiştir. Rıza Bey, yerel köylü kıyafetleri ile bölgede bir hafta kadar çalışmış, depodaki güvenlik önlemleri konusunda koğuşların yerleri, nöbet noktaları, nöbet değişim saatleri, mevcut asker ve subay sayısını, telefon hatlarını, sahilde kayıkların yanaşıp yükleme yapabileceği noktaları kapsamak üzere gerekli incelemeleri yapmıştır.
Dramalı Rıza Bey’in Biga’ya döndüğü gün, Köprülülü Hamdi Bey ile baskın planı oluşturulmuştur. 18 Ocak 1920 tarihinde Lâpseki’ye adamlarıyla birlikte gelen Köprülülü Hamdi Bey, Mülkiye’den arkadaşı olan Kaymakam Hasan Basri Bey’le görüşüp yardımını istemiş, böylece depodan ele geçirilecek malzemenin nakliyesi için gerekli olan kayık ve motorlar sağlanmıştır.
Dramalı Rıza Bey ise çevre köylerden hem baskın hem de sevkiyatın hızlı bir şekilde yapılmasını sağlamak için adam toplamaktadır. Baskın hazırlıkları esasen hilelere dayanan karmaşık bir harekât planına dayanmaktadır.
Farklı iki koldan hareket eden Köprülülü Hamdi Bey ve Dramalı Rıza Bey, yöredeki eşkıyanın takibi izlenimi oluşturmuşlardır. Hatta Köprülülü Hamdi Bey’in iki adamı, asker kaçağı olarak yakalanıp Gelibolu Müstahkem Mevki Komutanlığına gönderilmiş, durumdan haberdar olan komutan Halit Bey de bu iki asker kaçağını Akbaş Cephaneliğine sevk etmiştir. Cephaneliğe sızma yönünden ikinci bir hareket de Köprülülü Hamdi Bey’in adamlarından olan Yüzbaşı Davut Bey’in, Akbaş’taki Türk Muhafız Birliği komutan yardımcısı süsü verilerek cephaneliğe gitmesidir.
Baskın tarihi olarak 26 Ocak 1920 gecesi seçilmiştir. Gecenin ileriki saatlerinde Dramalı Rıza Bey ve 30 kadar adamı Akbaş Cephaneliği garnizonunu basmıştır. Senegalli sömürge askerleri, hiçbir direniş göstermemişlerdir. Anadolu kıyısında bekleyen vapurun çektiği mavna ve kayıklar Akbaş koyuna yanaşmış ve malzeme yüklenmiştir.
İngiliz devriye gemilerine yakalanmadan Anadolu kıyısına taşınan malzeme bu kez kara üzerinden iç kesimlere sevk edilmiştir. Esir alınan sömürge askerleri Akbaş garnizonuna geri gönderilmiştir. Köprülü Hamdi Bey, İngiliz komutana bir mektup bırakmış ve mektubunda garnizonu 200 kişiyle bastığını, askerlerin direnme şansı olmadığını belirtmiştir.
Hamdi Bey idarecilikte iyi bir isim yapmıştı. Bulunduğu yerlerde otoritesini tanıtmakla birlikte sevilmiş, sayılmış, dürüst, cesur ve atılgan olarak tanınmıştı. Başardığı işlere bakıldığı zaman görevine bağlı, resmi işlerde disiplinli hareket etmeyi seven, üstün cesaret sahibi bir kişi olduğu izlenimini vermektedir. Devam edecek…