SON DAKİKA
Hava Durumu

ESER TARAMALARIYLA İLK ÇAĞ TÜRK KÜLTÜR BELGELERİ VE TÜRK DEVLETLERİ

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2020 21:49

Uygur'lar, Tölesler’den bir kütle, Tola ırmağının kuzey sahasında yer almışlardı.

 

On-Ok'lar (ihtimal "Tardus" diye de adlandırılan Töles grubu), Altaylar'dan Seyhun (Sir-derya) yakınlarına kadar uzanan geniş bölgede görünüyorlar. Çu irmagi-Isik göle göre, 5'i doğuda To-lu (sol kanad), 5'i batıda Nu-çi-pi (sag kanad) adi ile 10 kabileden kurulu olup, "Bati Gök-Türkleri" diye de anılmışlardır. Türgisler (as.bk.) To-lulardan idiler. Ayrıca bunlardan bir kısmi Çu-yüe (Çigil?) ve Ç'u-mi (Çumul) adları ile anılan Türk kabileleri ile birlikte 630'u takip eden yıllarda, Gök-Türk hakanlığının fetret devresinde, Bes-balik civanındaki kurak bozkırlara çekilmişler ve Sa-t'o (Çince çöl veya
Türkçe sadak? Veya Çigü'ler?) adini almışlardır.                                                                                                                                                      

Karluk’lar, Altaylar'ın batısında idiler. Oğuz'lar (630'dan sonra bu adla ortaya çıkan Töles boyları.) Selenga ırmağı- Ötüken
bölgesinde oturuyorlardı. Doğu Avrupa'da Türk toplulukları: Avar'lar , Hazar'lar , Ogur'lar , Peçenek'ler ve
ihtimal Kipçak-Kuman'lar vb. Kırgız’lar, Baykal’ın batısında, Yenisey nehrinin kaynaklan bölgesinde idiler .

Basmillar, (Çince'de Pa-si-mi). îdi-kut(hükümdar)'unun Türk olduğu belirtilen bu kavmin aslen yabancı olup, Türklerle karıştığı ileri sürülmüştür. Daha ziyade îç Asya'da Bes-balik havalisinde görünmektedirler.

K'i-tan, Tatabi, Dokuz-Tatar, Otuz-Tatar gibi Moğol soyundan kabileler doğu bölgesinde Kemlen ve Onon nehirleri havalisinde bulunuyorlardı.

Ancak hatırlatmak gerekir ki, bütün bu topluluklar, zaman zaman yer değiştirmekte, arada bir çözülen boylardan yeni birlikler meydana gelmekte, hülasa oynak kütleler teşkil etmekte idiler. Yine görülmektedir ki, Tarduç, Uygur, On-ok, Oğuz, Ogur, Hazar vb. gibi isimler Türk soyundan gelen kütlelerin türlü teşkilatlanmalar dolayısıyla aldıkları adlardan ibarettir. "Türk" de, bilinen manası ile önceleri belirli bir topluluğun (Aşina ailesi etrafında toplananların) adi iken sonraları yaygınlaşmıştır.

Gök-Türkler, Çin kaynaklarının açıkça belirttikleri üzere, Asya Hunlarından iniyorlardı. Başbuğ ailesi olan Aşina soyunun bir dişi kurttan türediğine dair o çağda pek yaygın olduğu anlaşılan rivayetler Gök-Türklerin erken tarihini efsanelerle
karıştırmaktadır. Ancak kurttan-türeme geleneğinin Asya Hunları arasında da mevcut olması ve kurt ata’nın Türkleri dar, geçilmez yollardan selamete ulaştırdığı (Bozkurt Destani'nin asli) rivayetinin Hunlarda görülmesi Gök-Türklerin Hunlara nispetini ortaya koymaktadır. Aşina ailesinin, yalnız bir erkek çocuk hayatta kalmak üzere, katliama uğramış olduğu rivayeti , Tsü-kü (aslında Asya Hun devletinde bir unvan) adli Hun ailesine mensup Meng-sün tarafından kurulan Kuzey Liang Hun devletinin (yk. bk.) 439'da Tabgaçlar tarafından yıkılması hadisesine bağlamak mümkündür.
Sui-shu (Çin yilligi, 581-618)'ya göre, bu Hun devletinde idareyi elinde tutan Tsü-kü (Chü-ch'ü)'ler imha edildiği zaman A-shih-na (Açina) kolu 500 ailelik bir kütle halinde, Kan-su bölgesinden göçerek, Juan-juanlara sığınmışlardı. Gök-Türklerin
nüvesini teşkil ettiği belirtilen ve Meng-sün'ün oğlu An-çu ve sonra tomnu Su'nun öldürülmesi üzerine önce Hsi-hai'da iken sonra Altaylar'a nüfüz eden bu kütle, Chüchu (Tsü-kü)ler yolu ile de Asya Hunlarına bağlanmaktadır ve hatta, bu kısa göç
hareketini idare eden Aşina soyunun, Güney Hun tanhulari yolu ile Mo-tun'un mensup olduğu ünlü T'u-ko (Tu-ku) ailesinden gelmesi kuvvetle muhtemeldir. Kurt ata inancı dolayısıyla Gök-Türk hakanlık belgesi, altından kurtbasli sancak (tug)
olmuştur.

I. GÖK-TÜRK HAKANLIĞI

 

Gök-Türklerin 6. yüzyılın ilk yansında Altay dağlarının doğu eteklerinde ve maden istihsal edilen yakin bölgelerde (Yarkent, Kasgar, Kuça vb.) ananevi sanatları demircilikle uğraşılan ve Juan-juan devletine silah imal ettikleri biliniyor. Fakat o zaman dahi dağınık idiler. Chou-shu (Çin yilligi, 557-58l)'ya göre, Gök-Türk devletinin kurucusu olan Cho-shu ( Çin yilligi 557-581) 'ya göre Gök-Türk devlerinin kurucusu olan Burnun (Çince'de, Tu-men)'in atası A-hien, "sad" unvanını taşıyor ("Bilge Sad") ve Bumin'dan hemen önce gelen Tu-wu adli başbuğ da Ta Ye-hu ("büyük yabgu") olarak tanınıyordu. Demek ki, Türk kütlesinin Ju-an-juanlarla bağlılığı daha ziyade "federatif mahiyette idi. Bumin daha 534 yılında Kuzey (Batı) Tabgaç (Wei) hükümeti ile siyasî münasebet kurmuş, 542'de akıncılarının başında Huang-ho nehri yakınlarında görünmüş ve 545'de Tabgaç hükümdarının gönderdiği elçiyi "İmparatorluktan nezdimize hey'et geldi, devletimiz bundan gurur duyar" sözleri ile karşılamıştı. Gök-Türk hanlarından Isbara, 585’deki konuşmasında Gök-Türk devletinin "50 yıl önce" kurulduğunu söylemişti ki, bu da 535 tarihine denk düşmektedir. Ancak Juan-juan devletine karsı bir "Töles" ay aklarım asini bastıran (546) Bumin’in, Juan-juan hükümdarı ile eşdeğerde olduğunu göstermek için onun kızı ile evlenmek arzusunun kabaca reddedilmesi üzerine, Bati Tabgaç prensesi ile evlenerek vurduğu ağır darbe sonucu Juan-juan devletini çökerttikten (552 başları) sonra, resmen "II- kağan"' unvanını alması ve böylece, eski büyük Hun imparatorluğunun başkent bölgesi Ötüken merkez olmak üzere hakanlığı kurması 552 yılında vaki olmuştur. Devletinin bati kanadının idaresini, kuruluşta birlikte çalıştıktan küçük kardeşi istemi
(istemi. Çince'de She-ti-mi)'ye veren Bumin, devleti kurduğu yıl içinde öldü. "Yabgu" ünvanını taşıyan, dolayısıyla Doğu kanadının yüksek hakimiyetini tanıyan İstemi, Batı'da fetihlerine devam ederken, Ötüken'de iktidara gelen, Bumin'in oğlu, K'o-lo (Kara) ve bunun erken ölümü üzerine hakan olan, Bumin’in diğer oğlu, Mii-kan (Beg-Han 553-572) zamanında devlet haşmetli çağına ulaştı. Heybetli görünüşü, parlak etkili gözleri, kudreti ve sertliği Çin kaynaklarında belirtilen Mu-kan Kağan, son bir darbe ile ahalisinin bir kiminin Çin'e (müttefikleri olan Ts'i topraklarına) sıkmadığı bilinen, bir kısmının da Baykal'in kuzeyine doğru çekildiği anlaşılan Ju-an-juan devletini tarihe mal ettikten sonra (555) doğuda K'i-tanlarin ve kuzeyde Kırgızların ülkelerini Gök-Türk hakimiyetine bağladı; Çin'de Bati Tabgaçlannin yerine geçen Chou hanedanı (557-581) ile diğer Çinli Ts'i (Ch'i) hanedanını (550-557) baskı altına aidi; isteminin harekatına karşı Çin'den yardim isteyen Ak Hun-Eftalit devletine ve Maveraünnehir halkına Çin askerî desteğini önledi. 564'de San-si'deki Ts'i başkenti Tsin-yang'i muhasara etti ve kızı prenses Açina'yi Chou imparatoru Wu-ti ile evlendirdi (568). Kaynaklanan bildirdiğine göre, geniş ülkelere ve 100 bin kişilik bir orduya sahip olan Gök-Türk hakanını, Çin imparatoru akrabalık kurma yolu ile teskin etmiş oluyordu.

Mu-kan'in emrindeki kuvvet hakanlığın Doğu kanadının ordusu idi. îs-temi (552-576) kumandasındaki öteki ordu ise kendi bölgesinde hareket halinde idi. Kısa zamanda, Altaylar'ın batisini Işık göl ve Tann daglan'na kadar hakimiyetine alan îstemi, geniş çapta askerî ve siyasî faaliyetleri neticesinde temas kurduğu Sasanî imparatorluğu ve Bizans gibi Ortaçağ’ın en büyük iki devletini Gök-Türk politikası izinde yürütmek suretiyle, Türk hakan ligini bir dünya devleti payesine yükseltti. Ak Hun-Eftalitler
üzerinde yaptığı ilk baskı tecrübesinden (ihtimal 556 yılı başlarında) sonra, ipek transit ticaretini elinde tutan bu devlete karsı Sasanî imparatorluğunu tabii müttefik olarak gören istemi, Sehinsah Anüsîrvan Adil ile antlaşma yaptı; bu vesile ile Anüsîrvan ile evlenen kızı İran sarayına imparatoriçe oldu. Müttefikler tarafından sıkıştırılan Ak Hun-Eftalit devleti yıkıldı ve topraklan, Ceyhun (Amu-derya) sinir olmak üzere iki müttefik arasında paylaşıldı (557). Maveraünnehir, Fergana'nin bir
kısmi, Bati Türkistan'in güneyi, Kasgar, Hoten vb. Gök-Türklere intikal etti. Bu suretle îç-Asya kervan yolu üçüncü kere Türklerin eline geçmiş oluyordu.

Ancak Anüçîrvan, bu bölüşmede, zaferdeki cüz'î katkisina nisbetle "arslan" payını almış olmasına rağmen, pek memnun değildi; Kervan Yolu’nun Maveraünnehir güzergahını da ele geçirmek istiyordu. Bu maksatla, kendi ülkesinden Akdeniz
limanlana ve Bizans'a yapılmakta olan ipek nakliyatını durdurdu. Böylece hem ipek ticaretinin ünlü kervancıları olup son taksimde Gök-Türklere bağlanan Sogdahalisinin faaliyetini baltalayarak huzursuzluk çıkarmak, hem de Türkleri ipek transit
vergisi gibi yüksek bir gelirden mahrum etmek düşüncesini tatbik mevkiine koydu, îstemi'nin gönderdiği elçileri hile ile öldürttü. Gök-Türk fütuhatının Talas-Çu sahasından ve Seyhun nehrinin doğusundaki Khoa-lit ülkesi (Bizans elçisi
Zemarkhos'ta: Kolkh. Kholiat) üzerinden Aral-Hazar kuzeyine doğru ilerlediği bu tarihlerde Iran ile uzlaşma ümidini kesen İstemi Bizans'a döndü ve İstanbul'a Sogdlu ipek taciri ve diplomat Maniakh başkanlığında bir hey'et gönderdi (567 sonları).

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.