Değerli okurlarım, bugün toplumumuzda herhangi bir şahısa daha doğrusu herhangi bir vatandaşımıza sorduğumuzda yani sen nesin dediğimizde inanıyorum ki yüzde 90 alacağımız cevap Müslümanım,İ slamım olacaktır. Oysa Cumhuriyetin ilk yıllarında böyle bir soruya vatandaşlarımızın yüzde doksanının vereceği cevap hiç şüphesiz ben Türküm şeklinde idi.Bugün ülkemizde ulusculuk,milliyetçilik daha da özele indirgersek Türkçülük adeta sıfıra indirgenmiş durumdadır.Tabi bu durup dururken olmamıştır.İç ve dış mihraklar el ele vermiş Türk milliyetçilerini,Türk milliyetçiliğini yıpratmak için yapılması gereken bütün çalışmaları gerçekleştirmişlerdir.Bu çalışmalarda en ön sırayı Osmanlıcılar,padişahçılar,hilafetçiler ve radikal İslamcılar Türklük dışındaki ona karşı olan alt kültür grubu milliyetçileri teşkil etmişlerdir.
Bu mücadele Cumhuriyetin ilanından başlayarak bugüne kadar sürmüş öyle görülüyor ki bugün bu mücadeleyi yapanlar yurt içinden ve yurt dışından bu amaca yönelenler amaçlarına ulaşmış başarıya ermişlerdir. Çünkü hakikatinde insanımızın büyük çoğunluğu Türklüğünü unutmuş ben Müslüman’ım demeye yönelmiştir. Ne mutlu Türküm diyene sloganı Atatürk’ün bu sözü ve düsturu yazılı olduğu satıhlardan daha önemlisi akıllardan adeta kazınmıştır.Bunun bariz örneklerinden birinin büyükşehir olmasından sonra Balıkesir’imizde de görmüş aynı sloganın yazılı olduğu yerlerden kaldırıldığına dair haberler almıştık.Ne var ki ülkemizde çoğunluğu teşkil ettiği görülen kendini İslam diye tanıtyan kitleler bence islamın ne olduğundan bile habersiz islamın adının ilk harfi olan “i”sine bile layık olmayan bireylerden oluşmaktadır.Çünkü İslam dininin esası hatta İslam dinin anahtarı olan kelimeyi tevhide dile getirilen ilk gerçeğin Allahın bir ve eşsiz benzersiz olduğudur.Oysa bugün İslamız diyen ülkemiz bireylerinden bazıları o tek ve benzersiz olan yüce tanrının sıfat ve özelliklerini hayran oldukları siyasi parti liderlerine has görebilmekte ve onlardan bahsederken Allahın bütün özelliklerine sahiptir diyebilmektedirler.Bunu diyen bir kişinin şirk koştuğunu yani Tanrıya eş ve benzer birini gösterdiğini fark etmemesi mümkün müdür? Fark etmemiş olsa bile bu özelliğiyle ona İslam denmesi yerinde midir? Yine aynı kelime i tevhit içerisinde İslam dinin peygamberi Hz Muhammedin Allahın resulu olduğunu vurgulayan bir kimsenin daha sonra kardeşine onun adıyla ona has ünvanla anarak hitap etmesi de onun İslam İslamı tanıdığını işaret edebilecek bir davranış mıdır? Bunlardan daha önemlisi İslamız diyen bu kitleler bence İslam’ın ortaya koyduğu kuranı kerimin bünyesinde dile getirdiği İslam hukukundan da habersizdirler. Çünkü İslam hukukunun esaslarını bağrında taşıyıp dile getiren Kuran hükümlerine göre kişilere karşı işlenen suçlarda bilhassa Cinayet veya yaralama davalarında kısas usulünün kaim kılındığını bilmeleri gerekir.
Kuranda dile getirilen İslam hukukuna göre kasıtlı olarak adam öldüren bir failin cezası aynı şekilde öldürülmektir. İslami hukuka göre yani kuran hükümlerine göre bu kesin ve uygulanmasında kaçınılması söz konusu olmayan bir kuraldır. Bu kuraldan kurtulmanın tek yolu öldürülen şahsın varislerinin kişiyi affetmesi yahut bedel alarak affetmesidir.İslami hükme göre daha açık tabirle kuran hükümlerine göre cinayet işleyen bir kişinin ister kadın öldürsün ister erkek öldürsün işlediği bu cinayet suçundan dolayı alacağı idam cezasından kurtulabilmesi ancak öldürdüğü şahsın yakınlarının onu ama bedel karşılığı ama bedelsiz affetmesi ile mümkündür.Aksi takdirde onun idam edilmesi kaçınılmazdır.
İslam dini ve kuran hükmü bunu böyle ortaya koymaktadır. Bu nedenle böyle bir cinayetle karşılaşıldığında bu uygulama dışında bir uygulama ile karşı karşıya kalan yahut böyle bir uygulamaya şahit olan kişinin bu uygulamayı yani idam edilmeyip hapiste yatmasını kabul eden bir uygulamayı gönülden desteklemesi bence onun İslamım diyebilmesini engelleyebilecek bir durum çünkü bu takdirde kuranın getirdiği bir hükmü, İslam dinin getirdiği bir hükmü uygulamamakta, uygulanmasını engellemekte demektir.
Bugün ülkemiz dahilinde işlenen cinayetler karşısında ülkemizde kabul edilen medeni hukuk ceza hukuku uyarınca idam cezası kaldırılmış bulunduğundan idam uygulaması yoktur.Bu hal bu şekliyle kural ve İslam kaidelerine aykırı bir görünüm yaratmaktadır.Ama bunun izahı olarak hemen ülkemizde laiklik olduğu fikrinin dile getirildiğini görmekteyiz.Laiklik bir din değildir.Bu yüzden ülkemizde laikliğin olması cinayet işleyenlere idam cezasının uygulanmamasını İslama uygun hale getirecek bir sistem olamaz.Ama onun yani idam cezasının uygulanmaması da İslam hukuku dışında olmasına rağmen bizim hukukumuzda uygulama bulmaktan uzak tutulamaz.Bu öyle bir ikilemdir ki tabir caizse yumurtamı tavukdan çıkar.Tavuk mu yumurtadan çıkar türünden bir ikilem oluşturur.İşin bu yönü bir tarafa devlet sistemimiz idamı kaldırmakla cinayetler karşısında idamı yok etmekle İslam hukukuna ters bir uygulamaya saptığı gibi kişilere karşı işlenen suçlara bugünkü sistemimizin mahkemeleri vasıtasıyla verdiği cezalar konusunda da ilan ettiği genel aflarla da yine İslam hukuku uygulamalarının dışına çıkmaktadır.Çünkü İslam hukukunda kişilere karşı işlenen suçlarda devletin af etme hakkı yoktur.
Yani bir İslam devletinde bir şahıs bir şahısı öldürse devlet öldüren şahısa sen bu suçu işledin ama ben af çıkarıyorum seni ve senin gibi suçluları affediyorum diyemez. Çünkü İslam devleti yöneticileri ve tebası bilir ki kişilere karşı işlenen suçlarda af etme hakkı sadece suçlunun işlediği suça muhatap olan tarafa yada onun varislerine aittir.İslam devletlerinde devlet ancak devlete karşı işlenen suçlar için genel af veya özel af ilan edebilir.
Nitekim bu tarih boyunca hep böyle olmuştur.Ama gel gör ki ülkemizde Cumhuriyet hükümetlerinin bir çoğu ya gelecek seçimleri kazanabilmek için yahutta vatandaşı kendilerine bağlayıp yurt satında daha rahat hareket ve çalışma ortamı yaratabilmek için yahutta seçim öncesinde vaat ettikleri af vaatlerini yerine getirebilmek için genel aflar ilan etmişlerdir.
Ama bu afları ilan ederken devlete ait suçlarla şahıslara karşı işlenen suçları birbirinden ayırt etmemiş sözüm ona hak ve adalet eşitliği uyarınca tüm suçlular için af hükümleri ilan etmişlerdir.Bunu yaparken suçlular arasında eşitlik ilkesini bozmadıkları halde suçluların mağdurlarının haklarını ihlal ederek onlara karşı haksızlık yaparak vatandaşlar arasında genel manada eşitlik ilkesini bozduklarını nedense dikkate almamışlardır.Haliyle bu aflarla İslam hukukuna ters düştüklerini de ya fark etmemişler yahutta işlerine geldiği için İslam’a aykırı düşmek pahasına bunu yapmaktan kendilerini alamamışlardır.Bütün bunlar bir yana bu tip af uygulamalarını sadece Cumhuriyet hükümetlerinin laik sistem temsilcisi olan hükümetleri gerçekleştirmemiş İslama saygılıyız biz İslamı hükümleri ülke içerisinde uygulamaya sokup ülkede İslamı yaşamı kuvvetlendirecek geri getireceğiz diyen hükümetlerde çıkardıkları genel aflarla İslam hukukuna aykırı icraatlar uygulamalar ortaya koymuşlardır.
Ama ne yazık ki insanımız ezanı Türkçe okuttu diye bir siyasi partiyi o icraatından bugüne cezalandırıp ona oy vermemeyi tercih ederken çıkardığı genel aflarla kuran hükmünün İslam hukukunun hükümlerinin aksine şahıslara karşı işlenen suçların faillerini affedenleri hiçbir zaman cezalandırma yoluna gitmemişlerdir.
Hatta işlenen suçlar açık açık görsel medya tarafından tespit edilip gösterilmesine karşılık yine debu suçları yok kabul edenleri bir yandan özel şahısları mağdur eden bir yandan devlete karşı işlenen suçları affedenleri İslam kabul edip hala desteklemeyi tercih eden ve kendilerine İslam diyen ve dedirten kitleler halen ülkemizde mevcuttur.
Kişilerin İslam anlayışı kendilerine göre değişebilir.Ama İslam hükümleri değişmez.Bu yüzden hiçbir zaman gerçek İslam değişmeyen bir İslam türü ve şeklidir.Kişiye göre İslam anlayışı olabilir.O kişinin İslamı anlayışını gösteren bir kavramdır.Ama İslam hiçbir zaman kişiye göre kendini değiştirmez ve o herkese aynı olan bir islamdır.
Ve bu islama göre bu islamın ana kitabı anayasası demek olan Kurana göre devletin şahıslara karşı işlenen suçları affetmesi bu suçlarda kuranda yazılı sebebler dışında indirime gitmesi yolunda uygulama ortaya koyması mümkün değildir.Bunun yapılması İslama aykırı bir davranıştır.
Umarım bu seçim arafesinde de birileri seçim kazanmak uğruna genel aflar veyahut özel aflar vaat etmezler.Bu tip afları uygulamaya koyduklarında İslama aykırı hareket etmiş olacaklarını akıllarından çıkarmazlar.Şurası da bir gerçektir ki bazen toplum adına işlenmiş bir suç gibi görünse de toplu katliamlar yapan veya yaptıranlarında devlet tarafından affa uğratılması İslam hukukuna Kuran hükümlerine aykırıdır.
Apo gibi PKK militanları gibi Hizbullahçılar,ihşidciler ve el kaide militanları gibi terörist failiyet sahiplerinin de eğer ölümle sonuçlanan faaliyetleri olmuşsa onlarında affı İslam hukukuna göre kuran hükümlerine göre devlet tarafından yapılması söz konusu olmaması gereken bir durumdur.Çünkü onlarda şahısları mağdur etmişler,yaralamışlar ve canlarından etmişlerdir.Onlarında affını ancak onlardan zarar gören yaralıların ,maktullerin kendileri veya varisleri gerçekleştirebilir.
Onların tek tek onayı alınmadan devletin onlara çıkaracağı genel aflarda bence İslam hükümlerine Kuran hükümlerine aykırı olacaktır. Sözün kısası İslam hukukuna ve Kuran hükümlerine göre şahıslara karşı işlenen suçların faillerine devletin çıkaracağı her türlü af özel ve genel aflar İslama aykırıdır.