Hasretime hasret kattın hasrete
İncinsek de incitmeyiz zulüm ile
Geldik size dikensiz bir gül ile dost
Can veririz, can almayız, biz canız
Akarsular ile dost dost coştum çağladım
Hasret ile yandım yandım yandım ağladım
Nice canlar ile dost dost kül oldum öldüm
Can veririz, can almayız, biz canız
Pirimi asanlar doymadı kana
Canımı yakanlar baktı dumana
Zulüm yapmaz hey dost insan insana
Can veririz, can almayız, biz canız
Nesimi'ler ölmez gafil avlandı
Mazlumlar ardından gelmez mi sandın
Akarsular coştu birden bulandı dost
Can veririz can almayız biz canız
Akarsular coştu birden bulandı dost
Can veririz, can almayız, biz canız
Canımı yaktınız hey dost kanlı Sivas'ta
Gülemem ağlarım hey dost bu gönlüm yasta
Canım feda olsun Pir Sultan dosta
Can veririz, can almayız, biz canız
Bizi yakıp duman duman baktınız
Yetmedi mi birde alkış tuttunuz
Sonra birer masum olup çıktınız
Can veririz, can almayız, biz canız
***
Selda Bağcan’ın şiiri ile başladık “Sivas Katliamı” yazımıza. Aslında bu dizeler bir ağıtın gözyaşları, bir ağıtın iç haykırışıdır...
2 Temmuz 1993’te Sivas'a Pir Sultan Abdal Kültür Etkinliklerine giden canlarımızdan, 33’nün Madımak otelinde, yobaz bir gurup tarafından yakılarak katledilmesidir bu acılı gün. Bizlere, insanlığa unutturmak istedikleri bu elim olayın bu yıl 32. yılı…
“İnsanlığa karşı işlenen suçlar zaman aşımına uğratılamaz.” denmesine rağmen, Sivas katliamı davası 2012 yılında zaman aşımına uğratıldı.
Ne yaparlarsa yapsınlar, Madımak katliamını unutmayacağız ve unutturmayacağız.
Rahmetli Ferhan Sensoy (Işıklar içinde uyusun.) bir şiirinde,
“Sivas’ı çok severim
Pir Sultan sevmeyen Sivaslı sevmem
Aydın yakan Sivaslıya
Ben Sivaslı diyemem
Pir Sultan’a ayıp olur hü…” diyor. Al benden de o kadar. Ben de canları yakan Sivaslıyı sevmem. Çünkü biz, “Can veriniz, can almayız, biz canız”