SON DAKİKA

YALAN MI?

Yazının Giriş Tarihi: 25.06.2025 08:42
Yazının Güncellenme Tarihi: 25.06.2025 08:42

Geçtiğimiz günlerde AKP’nin ilk yıllarında önemli görevler üstlenmiş kişilerden olan 19 aydın bir bildiri yayınladı. Kamuoyuna sunulan bu bildiri, ülkenin hukuk düzeni ve yönetim biçimine dair önemli tartışmaları yeniden alevlendirdi. Bildirinin altına imza atanlar arasında bazı isimler vardır ki geçmişte iktidarın en kritik dönemlerinde görev almış, devletin önemli kademelerinde sorumluluk üstlenmişlerdir.

Söz konusu bildiride, özellikle son yıllarda yürütme erkinin güçler ayrılığı ilkesini aşındırdığı, yargının bağımsızlığına yönelik kaygıların derinleştiği ve temel hakların giderek daha fazla kısıtlandığı iddiaları yer alıyor.

Bildiriden bazı bölümleri, meslek büyüğümüz Oktay Ekşi'nin köşe yazısından aktararak paylaşmak istiyorum: “Türkiye’de hukuk devleti askıdadır. Özellikle 2017 anayasa değişikliğiyle yürütme erki kişiselleşmiş, yasama ve yargı fiilen yürütmenin etkisi ve yönlendirmesi altına girmiştir.”

Bildirinin devamında şu tespit yer alıyor: “Anayasanın açık hükümlerine rağmen Anayasa Mahkemesi'nin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarına çoğu zaman uyulmamaktadır.”

Bildirgenin bir bölümünde ise daha da çarpıcı bir değerlendirme anlatılıyor:

“Makul gerekçeler olmadan yapılan uzun tutukluluklar, yargı süreçlerinin keyfi şekilde uzatılması, iltisak ve irtibat gibi belirsiz kavramlarla yeni suçlamalar üretilmesi, gizli tanıklarla suç isnat edilmesi, mahkeme kararı olmaksızın mal varlıklarına el konulması, AİHM kararlarının göz ardı edilmesi, kayyum atamaları ve KHK uygulamaları; anayasayı, uluslararası hukuku ve insan haklarını ciddi biçimde ihlal etmektedir.”

Şimdi bu satırları okurken, ister istemez kendimize şu soruyu sormak zorunda kalıyoruz:

Bu ifadeler elbette çok ciddi. Ancak bu eleştiriler, yalnızca iç kamuoyundan değil; Avrupa Konseyi, AİHM ve uluslararası hukuk örgütlerinin raporlarında da benzer şekilde dile getiriliyor.

Öyleyse soralım:

Bu bildiride yazılanlar yalan mı?

Bu sorunun yanıtı, yalnızca siyasi görüşlere göre değil; somut gelişmelere, hukuk normlarına ve demokratik değerlere göre verilmelidir. Bu bildiriyi, bir “karalama” değil, bir demokratik uyarı olarak görmekte fayda var. Çünkü bu tür çağrılar, sağlıklı işleyen demokrasilerde dikkate alınması gereken toplumsal reflekslerdir.

Bu nedenle, bu bildirinin çok önemli olduğunu bilen biri olarak, Oktay Ekşi’nin yazısının bir bölümünde sorduğu gibi, bendeniz de tekrar soruyorum:

Bu bildiride yazılanlar gerçekten yalan mı?

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Bandırma Yaşam En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.