güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

Çanakkale Cephesinin Unutulmaya Terk Edilen Unutturulmaya Çalışılan Kara Savaşları

Yazının Giriş Tarihi: 10.06.2021 00:03
Yazının Güncellenme Tarihi: 10.06.2021 00:03

Hamilton’un bu düşünceleri fazla uzun süre dayanmadı. Birkaç saat sonra Hamilton artık şu şekilde düşünmeye başlamıştı; “İnsanlar bir kâbusun pençesine yakalanmışlardı ve biz çaresiz, perişan bir halde bekliyorduk. Üççeyrek saat geçti ve Seddülbahir’deki durum düzelmedi. Bir saldırı gerçekleşmiyorsa durum kötüleşiyor demektir. Takviye birlikleri kaya çıkamadılar ve bana da bir cevap gelmedi…” 

Hamilton, 25 Nisan gününün akşamında şu kanaate varmıştı;

“Bütün gün boyunca yapılan işlerin toplamı şu oldu:

Fransız birlikleri Kumkale’ye çok başarılı bir darbe indirdiler.

Kabatepe’nin kuzeyindeki tepeye kadar olan arazide tutunduk.

Gelibolu yarımadasının güney ucundaki üç plan bölgesinden X ve W plajları arasında düşman savunmasını kırdık.

Seddülbahir çevresindeki V plajına çıktık ve tutunduk.

Bu bölgede düşmanın çok ağır mukavemeti ile karşılaşmıştık. Orayı terk etme zorunluluğu beliriyordu ama X ve W plajlarının ileri harekâtın gelişmesi sağlayıncaya kadar oradakiler dayanmalıydılar.”

Hamilton, 25 Nisan gecesinde ise artık yapacak fazla da bir şey olmadığını düşünüyordu;

“Artık uyumaya çalışmalıyım. Çarpışma devam edecek ve birlikler hayatta kalmak için dövüşecekler. Onları can pazarında bıraktım. Belki hiçbiri bir daha İngiltere’ye dönemeyecek. Pekala, ya ben?... Ben uyuyorum! Binlerce insan birbirini boğazlamak için mücadele ederken, ben uyuyorum! Ama başka ne yapabilirim ki ?...”

5. ordu komutanı liman Von Sanders 25 Nisan gününü şu şekilde yorumluyor: “Düşmanın hazırlığını takdirle karşılamak gerekirdi. Kusurları ise, planlarını eski keşiflere yapmış olmaları ve Türk birliklerinin şiddetli karşı koymasını önceden hesaplayamamalarıydı. Bu sebeple ilk günlerde şiddetli bir darbe ile başarı elde edilememiş ve aslında büyük olan bu hareket kısa süreli ve kesin sonuçlu bir hareket olmaktan çıkmıştı. Sekiz buçuk ay sürecek olan ve iki tarafı 750 bin insanın katıldığı Çanakkale muharebeleri Gelibolu yarımadasında işte böylece başlamış bulunuyordu.” S.85

25 Nisan sabahı tam 260 gün sürecek çok yoğun, kanlı bir kara muharebesi Çanakkale cephesinde başladı. Sadece 25 Nisan gününün bilançosu şu idi:

Seddülbahir bölgesinde Türkler 1.700 şehit ve yaralı ve 27 esir,

İtilaf devletleri, 2.200 ölü ve yaralı,

Arıburnu bölgesinde, Türkler, 2.500 şehit ve yaralı

İtilaf devletleri, 2.000 ölü ve yaralı,

Kumkale bölgesinde, 467 şehit, 763 yaralı, 505 esir,

İtilaf devletleri, 190 ölü ve 588 yaralı…

9 Ocak 1916 günü son itilaf devletleri askerleri Gelibolu Yarımadasından ayrılana kadar ise her iki taraftan da ne tam olacak sayılarını ne de tam olarak isimlerinin bilmediğimiz askerler şehit oldu, hayatlarını kaybetti…

Peki, 25 Nisan 1916 ------ 25 Nisan 2009 tarihleri arasında neler oldu?

25 Nisan günü hayatlarını bu topraklarda kaybeden Anzak askerlerini anmak için törenler Avustralya’da 1916 yılında yapılmaya başlandı ve kesintisiz devam etti. Gelibolu Yarımadası İngiliz İşgali altında iken 1920 – 1923 yılları arasında aynı törenler Gelibolu yarımadasında da yapıldı. Yarımadada törenler kesintili olarak devam etse de 1990 yılından itibaren yarımadada –hayatlarını kaybettikleri topraklarda- Büyük törenler yapılmakta… Her sene 25 Nisan sabahı saat 05.30’da şafak ayini ile başlayan törenlerde hayatlarını kaybeden tüm askerleri için dualar okunuyor, ilahiler söyleniyor ve saygı ile hatırlanıyor… Anılıyor…

Biz 25 Nisan 1915 günü Çanakkale boğazını, İstanbul’u ve vatanı, canını kanını ortaya koyarak savunan, Şehitlerimizi, Gazilerimizi, Çok değerli komutanlarımız için ne yapıyoruz?

Son birkaç senedir -24- Nisan günlerinde Abide bölgesine 11 ülkenin Çelengi koyulup, Milli marşlar okunuyor, sevgi dostluk nutukları atılıyor, şeref defterleri imzalanıyor, mehteran ile halk coşturuluyor…

Ve yine son birkaç senedir -25- Nisan günlerinde, 25 Nisan 1915 gününde büyük başarılar gösteren 57. Alayımızın şehitliğinde protokol ve basın için bürokrasinin formalitelerinin ötesine geçememiş, neyin ne amaçla yapıldığının dahi bilincinde olunmadan bir kısım izgililerimizin de katıldığı sadece birkaç konuşmadan oluşan ve adına – tören – bile diyebildiğimiz gösteriden başka ne yapılıyor? Devam edecek…

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.