Değerli Okurlarım,
Osmanlı Devletinin en önemli islihatçılarından biri olan 2. Mahmut devri de bugünlerde yaşadığımız rejim değişikliğine, rejim reformlarına sahne olan bir devirdir. 3. Selim'in yaşattığı nizamı cedid yenilik girişimlerine karşı harekete geçen eski rejim yanlıları yani Osmanlı padişahını hem halife hem padişah kabul edip onun etrafında kümelenip, onun şahsında kümeleşen geçim ve hayatlarını padişahın ve sarayın kendilerine verdiği bahşişlerle, hediyelerle sürdüren kitleler isyan ederek 3. Selim'i tahtan indirip yerine 4. Mustafa'yı padişah yapmışlar, ancak Rusçuk kentine kaçan nizamı cedidçiler buradaki Rusçuk ayağını alemdar Mustafa paşanın yanına sığınmışlar, onun ve askerinin himayesinde toplanmışlardır.
Kendisine bağlı askerini ve kendisine kaçan, sığınan nizamı cedidçileri yanına alan Alemdar Mustafa Paşa sarayı basıp 3. Selim'i tahta çıkarmak istemişse de 4. Mustafa ve taraftarları 3. Selim'i öldürdüklerinde yerine yeğeni 2. Mahmut'u tahta çıkarmıştır. 2. Mahmut yaptığı icraatlarla Osmanlı Devletine düzen veren, Osmanlı'nın başına bela olan yeniçeri teşkilatını ortadan kaldıran 24 Haziran seçimiyle ortadan kaldırdığımız kabine sistemi denilen yürütme sistemini Türk devletinde ortaya koyup uygulatmayı başlatan padişahtır.
Yakın günlerde Star televizyonunda yayınlanmaya başlanan kalbimin sultanı isimli diziyle hayatı ve icraatları bizlere aktarılmaya çalışılan bu padişahın da, bu dizi de taraflı tanıtımlara tabi tutulacağını düşündüğümden mevcut bulunan genel tarih kaynaklarına göre bu padişahın hayatının ve icraatlarının tanıtılmasının faydalı olacağını düşünmekteyim. Okuyucularımızın genel kaynak bilgileri ile bu diziyi izlerken seyredeceklerinin bir kıyaslama yapmasının bu padişahı ve devri olaylarını ona göre değerlendirmesini yapmalarının yerinde olacağı düşüncesindeyim.
Bu amaçla genel kaynaklara baktığımızda 2. Mahmut’un ve devri icraatlarının şu şekilde nakledildiğini görebilmekteyiz:
“30. Osmanlı padişahıdır. I. Abdülhamit’in küçük oğludur. Annesi Nakşıdil Valide Sultan’dır. 1808’de ağabeyisi IV. Mustafa‘nın yerine tahta geçti. 30 yıl tahtta kaldı. 53 yaşında öldü. Yerine büyük oğlu Abdülmecit padişah oldu; öteki oğlu Abdülâziz de daha sonra tahta çıkmış, ondan sonraki bütün Osmanlı hanedanı, II. Mahmut’un bu iki oğlundan yürümüştür.
Babası öldüğü zaman Şehzade Mahmut 5 yaşındaydı. Babasının yerine tahta, amcasının oğlu III. Selim geçmişti. Şehzade Mahmut’tan 22 yaş büyük olan bu amca oğlu, kendi oğlu olmadığı için ona oğul ihtimamı gösterdi; yetişmesine çok dikkat etti, ona Türk musikisini kendisi öğretecek derecede sevgi gösterdi. Bu itinanın önemli bir sonucu olmuş, Şehzade Mahmut, III. Selim gibi tam bir inkılâpçı olarak yetişmiştir. Osmanlı İmparatorluğu cihanşümul mevkiini muhafaza etmek niyetindeyse, ne bahasına olursa olsun, devlet müesseselerinde kökten ıslahat yapmak gerektiğine inanmıştı.
Gericilere Karşı
III. Selim ihanete uğrayıp gericiler tarafından tahttan indirilerek Saray’da bir daireye hapsedilince, Şehzade Mahmut veliaht, kendisine karşı dostça fikirler beslemeyen ağabeysi IV. Mustafa da padişah oldu. «Nizam-ı Ceditçi» (Yeni Düzenci) denen bütün inkılâpçılar, Rusçuk’ta bulunan Alemdar Mustafa Paşa’ya sığındılar. III. Selim‘i yeniden tahta çıkarmak üzere büyük kuvvetlerle istanbul’a yüriyen Alemdar, Topkapı Sarayı’nın önüne gelince büyük inkılâpçı hükümdarın henüz şehit edilmiş cesediyle karşılaştı. Alemdar Mustafa Paşa, III. Selim‘in cesedi üzerine kapanıp ağlarken, maiyeti kendisini acele davranıp tek ümit olan Şehzade Mahmut’un hayatının kurtarılması hususunda ikaz etti. Bu sırada katiller, Veliaht’in dairesine girmiş bulunuyorlardı. Veliaht dairesini idare eden kahya kadın Cevri Kalfa, katillerin gözlerine doğru kızgın kül serperek onları birkaç dakika durdurabildi. Bu birkaç dakika içinde yetişen Alemdar Mustafa Paşa, IV. Mustafa‘yı tahttan indirdi; II. Mahmut, 24 yaşında padişah oldu.
Nizam-ı Cedit teşkilatı yeniden yürürlüğe kondu; Alemdar, sadrazam oldu. Fakat yeniçeri fesat ocağına dayanan gericiler, fırsat gözlüyorlardı. 18 kasım 1808’de, Alemdar’ı Bâbıâli’deki sarayında gafil avladılar. Ele geçeceğini anlayan Paşa, barut fıçılarını ateşledi; etrafını kuşatan 500 yeniçeriyle birlikte havaya uçtu.
Bundan sonra II. Mahmut, çok kapalı bir siyaset takibine başladı. Birbiri ardından karşılaştığı olaylar, onu iyice uyarmıştı. Fikirlerini en yakınlarına bile açmadı. Yıllar boyunca, her türlü ilerlemeye engel olan, savaş meydanlarında kaçmaktan başka hiçbir işe yaramayan kaldırım kabadayılarının ocağı haline gelmiş Yeniçeriliği ortadan kaldırabilmek için gayesine doğru, büyük bir ihtiyatla yürüdü.
Napoleon’un Teklifi
Osmanlı İmparatorluğu bu sırada Rusya ile savaş halinde bulunuyordu. Türk orduları, Ruslar’ı, mucize kabilinden durdurabiliyorlardı. II. Mahmut 28 mayıs 1828’de Bükreş Antlaşması’nı imzalayıp Rusya ile sulh yapmak zorunda kaldı. Büyük Besarabya eyaleti, Rusya’ya bırakıldı; bundan böyle Dinyestr yerine, Prut ırmağı Rusya – Osmanlı sınırını ayıracaktı.
Bu sıralarda Napoleon, Rusya seferine çıkmak üzereydi. Osmanlıya da Rusya’ya yürümesini teklif etti. Yalnız, İngiltere ve Osmanlı dışında bütün Avrupa’yı işgal etmiş olan Napoleon’un dönek siyaseti, «dünyanın merkezi olmaya ancak İstanbul lâyıktır» dediği biliniyordu. Napoleon asla güvenilip müttefik olarak kabul edilemezdi; Sultan Mahmut teklifi reddetti.
Yunan İsyanı
Gene bu sıralarda Yunan ihtilâli başladı. Yunanlı âsilerin Mora’daki sivil Türkler’i kılıçtan geçirmeleri üzerine II. Mahmut, isyanın başlıca tahrikçisi olan İstanbul’daki Ortodoks Patriğini astırdı. Romanya’da da Rusya’nın tahrikiyle bir isyan çıktı. Türk ordusu, bu isyanı kolayca bastırdı. Yalnız, Mora isyanı bastırılamadı. Zira bir Fransız kolordusu başta olmak üzere, bütün Avrupa’dan yardım alıyordu. Yalnız Avusturya, Osmanlı’yı tutuyordu. Prusya ile İngiltere ve İspanya, tarafsızdı. Rusya ile Fransa, Yunanistan’a bağımsızlık verilmesini şiddetle istiyorlardı. .