"Umudum bitmedi inancım bitti
Siyasetin doğasında yalan var
Gelen torbasını doldurup gitti
Testisinde kovasında yalan var
***
Güvenip seçeriz deriz çark etmez
Bir otursun hiç koltuğu terk etmez
İster erkek ister dişi fark etmez
İneğinde boğasında yalan var
***
Nice Pazarlıklar yapılır gizli
Döneklik son sürat topaçtan hızlı
Veliahtlar hazır oğlanlı kızlı
Tosununda düvesinde yalan var
***
Devlet kesesinden sofralar etli
Sıkıntı yok haram helalden tatlı
Vatandaş gidince her zaman kitli
Kapısında süvesinde yalan var
***
Otuz altı etnik grup diyenler
Birlik beklenir mi beyler bayanlar
Ey adalet cübbesini giyenler
Dosyasında davasında yalan var
***
Kimisine tüm kapılar açılır.
Bir makamdan bir makama geçilir
Uyusa seçilir yatsa seçilir
Uykusunda rüyasında yalan var..."
Aşık Ruhsati Eroğlu, siyasilere "YALAN" üzerine "YALAN VAR” isimli taşlamasında bu şekilde duygularını dile getirir. Aşık Ruhsati'nin "Yalan" üzerine taşlamasının bir benzerine de, Hiciv ve taşlama ustası, Yaşar Oğuzcan mısralarına döker (Büyük ustayı saygıyla ve rahmetle anıyorum.) Büyük Usta, “...28 yıllık yergicilik yaşamımda ne polis ne de yargıç karşısına çıktım..." der övünerek.
Şimdi hayatta olsaydı, ne derdi acaba?
“Yalandır onların her dedikleri
Eğrisi doğrusu yalandır yalan
Seçim yaklaşırken üfledikleri
Bunca yem borusu yalandır yalan
***
Kalkınma dediler, plan dediler
Sonra kaşık kaşık pilav yediler
Bir düşün yıllardır ne söylediler
En azından yarısı yalandır yalan
***
Gördüğü sefalet nereye gitse
Ağzında sakızdır vatan-milletse
Çıkıp da kürsüye iki laf etse
Vallahi birisi yalandır yalan..."
Bir başka zaman diliminde şiirler yolluğumuz olsun diyerek, ESENLİKLER...