O şunu demiş ki, diye başlayan yazılar biraz sıkıcı olsa da, bazıları düşünsel bazda sıkıcı olmayabilir. Mesela İlhan Selçuk’un “Vurgulamalar” adlı köşe yazısını okuyunca, bendeniz ; “hiç de sıkıcı değilmiş “ diyebildim.
İşte bugün sizleri böyle bir köşe yazısı ile buluşturuyorum, bakalım sizler de beğenecek misiniz?
***
İktidar koltuğunda oturan politikacının aklı bozuk paraşüte benzer.
Niçin?
Çünkü düşerken açılmaz.
***
Goethe demiş ki :
-Herkes kendi kapısının önünü süpürsün, şehrin sokakları tertemiz olur.
Ya meydanlar?
***
Hayat, üstünde “tecrübe” plakası asılı bir otobüstür.
Peki ne yapmalı ?
Bu otobüsün seni ezmemesine dikkat et !
***
Yurttaşa sormuşlar :
-Ekmek mi, özgürlük mü ?
-İkisini de isterim, hem de gramajı düşük, hamuru bozuk olmasın.
***
-Türkiye tarım ülkesidir diyenlere yerden göğe kadar hak vermek gerekiyor.
Niçin ?
Çünkü yıllardan beri rüzgar ekip fırtına biçiyoruz.
***
Sofokles demiş ki :
-İyilik iyiliği doğurur.
Sonuç ?
Doğurduğuna göre iyilik memeli bir hayvandır,
***
Ozan demiş ki :
-Barika-i hakikat, müsademe-i efkardan doğar.
-Ne demek o ?
-Gerçeğin ışığı fikirlerin çatışmasından çıkar.
Her zaman böyle midir ?
Kimi zaman da fikirlerin çatışmasından ortalık aydınlanmıyor, ortam kızışıyor.
***
Nasıl ?
Herhalde sıkılmadınız. Yok yok sıkılmışa benziyorsunuz. O zaman bir gün birisine de böyle sormuştum.
-Ne iş yapıyorsun ?
Köseler çarşısında dükkanım var; sabahtan akşama kadar tıraş ederim demişti…