POLİTİKACI VE ÇAĞDAŞLIK

   Zamanımızda iki tür siyasal parti gibi iki tür politikacı vardı.

    Demokrasi ile yönetilen ülkelerde politikacı denilince; emekten yana politikacı ve sermayeden yana politikacı türleri göze çarpar. Kuşkusuz bu iki türün de türleri vardır. Demokratik yaşamda emekten yana kitleler kendi siyasal partilerini oluştururlar; sermayeden yana olanlar da kendi çıkarlarını savunmak için örgütlenirler. İşte bu oluşum içinde politikacılar ortaya çıkar.

   Konuya biraz açıklık getirmek gerekirse, bizde politikacı veya parti çeşitlemesi çok renklidir. Yalnız her politikacı kendisini yaratan kaynağa borçlu ve bağımlıdır. Politikada bu oluşumu, değişmez bir kural sayabiliriz.

   Ancak çağdaş insan hiçbir zaman sermayeden yana politikacıyla, emekten yana politikacıyı bir tutmaz. Zira bunun yanılgısı çağdaşlıkla bağdaşmaz.

   Bağımsızlık, dış sömürü ve özgürlük gibi kavramlar çağdaşlığın simgeleridir. Yeri gelmişken, sömürü olayını sadece dışa bağlamak hatasına düşme yanlışlığı devam etmemesi işin özünde iç sömürüyü de unutmamalıyız.

   Bir başka anlamda, alın terinin hakkını savunmakla çağdaş demokrasi eş değerlidir. Siyasal bilinçlenme dediğimiz  olgu, işte bu ayrımı yapabilen halk topluluklarında meydana gelir.

   Şu an ülkemizdeki yurttaşlar, siyasal bilinçlenme sürecini yaşamaktadır. Bu süreç, inişli, yokuşlu, dikenli bir patikadır. Dünya tarihinde hiçbir toplum, demokratik özgürlükleri kolayca özümseyip benimseyemedi. Eğer bu iş kolay olsaydı, bu gün yaşadığımız siyasi çalkantılar devam eder miydi?

   Ülkemizin çağdaşlaşması, tüm demokratik veri ve özgürlüklerin sağlanması, belki zaman alacak ama, içinde bulunduğumuz siyasal yapılanma ve politikacı türlerinin yok olması da ancak mücadele ile olacağı bilinmelidir.