MEHTER TAKIMI GİBİ

Bir gün cennetin kapıları şiddetle çalınmış:

-          Güm güm güm diye..

İçeriden seslenmişler:

-          Kim O ?

Dışarıdan gök gürültüsü gibi bir ses:

-          Biz İstanbul’u fetheden               Fatih’in yiğitleriyiz!

İçeriden hoş geldiniz diyerek kapılar ardına kadar açılmış ve yiğitleri içeriye buyur etmişler. Her şey çok güzel gidiyormuş . Ta ki, 463 yıl geçinceye kadar. Bir gün kapılar yine şiddetle çalınmış

-          Güm güm güm!!!

-          Kim o ?

Yine dışarıdan gök gürültüsü gibi bir ses:

-          Biz İstanbul’u fetheden               Fatih’in

-          Hadi ya! Onlar 463 yıl önce geldi.

Dışarıdan yine ses gelmiş:

-          Biz mehter takımıyız bir ileri iki geri yürüdüğümüz için ancak gelebildik!!!

o   ----

Hani bir şeye çok şaşıp, hayret edince eşi menendi yok diyoruz ya düşmanlığımız öyle bir düşmanlıktır ki  eşi menendi yoktur.

Sırası gelir. “ aziz milletimizin cesaret ve fedakarlıkla elde ettiği zafer, LOZAN’LA tescil edilmiştir. Der sırası gelir,” zaferlerin masa başında sürdürmesiyle gerçekleştirilmiştir. Bir başarı öyküsüdür” deriz.

                Fıkramızda ki mehter takımı benzetmesi misaline uygun olarak sırası gelir.” Birileri bize Lozan’ı zafer diye yutturmaya çalıştılar… zafer mi bu onlar ( Atatürk ve İnönü için söylüyor) hakkını veremediği için şimdi biz sıkıntı yaşıyoruz…”

                Dedik ya, Mehter takımı gibi iki ileri bir geri söylemi de böyle olur herhalde!

                Esen kalın.