Siyasi yelpazenin sağına soluna savrulmuş, onluk baraj sisteminin kurbanı olan üç beş partinin son günlerde yapmış oldukları iltihak çalışmalarına gülüp geçmek gerekir mi?
Hangi partinin devlet ve millet için çalıştığını, hangisinin devlet menfaati için uğraştığını, bir kısmının da sadece koltuk aşkı için böyle uğraşa girdiklerine hüküm veremez hale geldik!
Kendisini yok etme pahasına iktidara kayıtsız-şartsız destek sözü veren partinin, iktidar ortağı olmadan, bu kadar çaresiz bir duruma düşmesi siyaset tarihinde görülmemiş bir olaydır. Hele hele “devletin bekası” gibi suni bir yalanın arkasına saklanarak, meydana getirdiği görüntü mide bulandırıcıdır.
Bir günde unutulan hakaretlerin, katlanması güç suçlamaların ardından gelen partiler arası ittifakların, hiç şüphesiz, “nelerin üzeri örtülüyor, ne menfaatler sağlanıyor” sorularını akla getiriyor.
Görsel ve yazılı medyada da farklı görüntü sergilenmiyor. Yandaşlık o kadar belirgin ki hele yalan, iftira, hedef gösterme, Demokrat Parti döneminin “HAVUÇ-SOPA” politikaları sürecini bile solladı.
Politikanın nir uzlaşma sanatı olduğunu kabul etmekle birlikte uzlaşmanın nerede bitip nerede teslimiyetle başladığını kestiremediğimiz süreci yaşıyoruz.
Atilla İlhan’ın ünlü “Kurtlar Sofrası” romanda dediği gibi bir benzetme yapacak olursak, şu an ülkemizdeki siyasi argümanların görüntüsü “Kurtlar sofrası” ile benzerlik taşımaktadır.
Temennimiz ülkedeki kutuplaşmalara neden olan bu görüntünün bitmesidir.