EĞİTİM-ÖĞRETİM ÜZERİNE BİRAZ LAFLAYALIM DEDİK

Listeleme, boşluk doldurma, açıklaması verilen kavramı bulma veya kavramı açıklama, özelliklerini yazma özelliği taşıyan sorulara açık uçlu soru denilir.

ÖSYM bu yıl, sözüm ona sınav sisteminde böyle bir değişikliğe gidecekmiş. Aslında bu tip sınav sistemi yeni değil. Bu tip sınav sisteminin uygulanışındaki amacın ne olduğu belli. Yalnız, bu konuda yapılan eleştirileri de, göz ardı etmemek gerekir.

Test sistemindeki optik okuyucular sayesinde, sonuçlar kısa sürede açıklanabiliyordu. Bu sitemde milyonlarca giren öğrencinin sınav sonuçlarının nasıl değerlendirileceği halen muamma.

Bir başka eleştiri konusu da yazısı düzgün olmayan öğrencilerin yazdığı yanıtların okuma zorluğu. Bunun gibi eleştirel sorular bir yığın.

Devamlı olarak yazılarımda, eğitim-öğretim sistemimizde yapılan günlük değişimlere karşı çıkmışımdır. Düne kadar meslek liselerinden mezun olanlara “katsayı” uygulaması yapılıyordu. Bu uygulama adaletsiz olduğu için kaldırılmıştı. Gelin görün ki, tıpkı yıllar öncesinde olduğu gibi bu uygulamaya tekrar başlanacakmış.

Gerekçe?

Meslek Liselerinden gelen öğrenciler çok zayıfmış! Okuma, yazma ve dört işlem sorunu olanlar bile varmış! Böyle gerekçe olur mu? Bu düpedüz, öğretmeninle, öğrencinle alay etmektir.

YÖK’ün gördüğüm kadarıyla, MEB’in bu konuda fikrini almadan, veya benim dediğim dedik tavrından kaynaklanmaktadır.

Bu yeni durum eğitimde kaliteyi arttırır mı, arttırmaz mı? Sorusuna gelince, yanıtını YÖK yetkililerine sormak gerekir!

“Yiğidi öldür ama, hakkını da ver!”e benzer bir söz var ya, YÖK’ün şimdiye dek yaptığı tek güzel hareket diye lanse edilen, eğitim fakültelerine girecek olan adaylara 240 taban puan uygulaması. Kendi kanıma göre bu uygulamadaki bu taban puanı daha yüksek olmalıydı. Bu kadar düşük bir taban puan uygulamasının ileriki yıllarda ne kadar faydalı olacağını da YÖK’e sormak gerekir!

Kısacası, eğitimle bu kadar oynamanın acı faturası dünya devletleri ile olan sıralamada geri kalmışlığımızın en açık göstergesidir.

Esen kalın.