CUMHURİYET

“Şaşıp kalıyorum…

 Yıl 1920…

Arap İngiliz’le birleşmiş, Türk’ü arkadan vurmuş; Ermeni Rus’la birleşmiş, Doğu Anadolu’yu kana boyamış; Rum Yunan’la, Yunan İngiliz’le, İngiliz Fransız’la Anadolu’yu ele geçirmiş…

Nasıl kurtulmuşuz?

Şaşıp kalıyorum

İnanılır gibi değil

Sakın rüya olmasın?

Çetin Altan 27 Ekim 2000 yılındaki köşe yazısında böyle anlatmaya çalışmış Cumhuriyet Bayramını… Ve şöyle bitirmiş yazısının sonunu,

“Mustafa Kemal Kuşağı

Günümüzün gençleri

Yarınlar sizin.

Tam bağımsız, laik Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşamak istiyoruz.

Tarikatlar cenderesinde yaşam yok!

Karar sizin.”

Çetin Altan bir yazısında böyle başlar “Cumhuriyet” isimli yazısına…

***

Bugün Cumhuriyetin kuruluşunun 96. Yıldönümünü kutluyor gibi yapıyoruz…

Atatürk’ümüzün kurduğu cumhuriyetin bir ideolojisi vardı.

Neydi o ideoloji?

Tam bağımsızlık ve çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmaktı. Aynı zamanda Atatürkçülük de aynı ideolojidir.

Kurtuluş Savaşı, “antiemperyalist” nitelikte bir savaştır. Kurtuluş Savaşı’nın devam ettiği günlerde, önce Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışı, bu ideolojinin bir başka parçasıdır.

Bugün Atatürk’ün amaçları gerçekleşmiş midir?

Hayır.

Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet İdeolojisi yerleşmiş midir?

Yine hayır.

Atatürk’ümüzün amacı ancak ve ancak “yasaksız bir demokrasi” ye kavuştuğumuz, çağdaş ve devrimci yönetimlerin iş başına geldiği gün gerçekleşebilecektir.

T.C. isminin silindiği, emperyalist güçlerin egemenliğinde her alanda dışa bağımlı, meclis iradesinin neredeyse yetkisiz hale getirildiği bir ülkede, kutlanan Cumhuriyet Bayramlarının sembolik bir kutlama olduğunu herhalde söylememize gerek yok.

Yazımıza Çetin Altan ile başladık, yine onun şu sözü ile yazımızı noktalayalım.

Bayramımız kutlu olsun…

Ne olursa olsun yine de “ENSEYİ KARATMAYIN”.