“Mani oluyor halimi takrire hicabım üzme yetişir üzme, firakınla harabım…”
TV’de Müzeyyen Senar, sanki derdimi anlamış, beni teselli etmek istiyor…
Bugün 28 Aralık 2020
3 kez serum verildi. Masa maşallah bir tanesi haral çuvalı gibi. Bitmesi 8 saat sürdü. Gece lavaboya gitmeden 2 saat uyumuşum. Şimdi saat sabahın 05:45’i. Eskiden giysileri beyaz olan hemşire kızımız, mavi önlükler içerisinde gelerek yeni serumu taktı. Sonra içeceğim COVID-19 haplarını verdi.
Saat 12:28, öğle yemeği geldi. Ayaklarımda şişlik devam ediyor. Bu olaya “ÖDEM” diyorlarmış. 76 yaşına kadar hastaneye gitmemiş adamın hali böyle olur! Bir “ödem” denilen şeyi bile bilmezsin!
Öğle yemeği sonrası serumun diğer koluma aldılar. Yalnız bir aksilik oldu kolum şişti. Serum iptal edildi. Şişen yere ilaçlı bir bez kondu. Serum operasyona 1,5 saat sonra yenilendi. Saat 03:45 şekerim ölçüldü. Öğle yemeğinden sonra yediğim 4-5 tatlı bisküvi herhalde şekerimi arttırdı ki, “İNSÜLİN” yapıldı.
Bugün 4 kez kan alındı. Halsiz düştüm! 1 saat kadar uyumuşum, uyandığımda odamdaki televizyonda yılbaşı hazırlıkları yapılıyordu. Bu dünya böyle bir şey işte. Kimileri nasıl eğleneceklerini düşünürken, kimileri COVID-19 belası ile yaşam savaşı veriyor. Yaşam savaşı dedim de, benim gibi olanlarla, bu mücadeleyi yoğun bakımda geçirenleri, COVID-19 belasının olmadığına inananlara seyrettirmek lazım. Ben, bunları düşünürken televizyonda “Mani oluyor halimi takrire hicabım üzme yetişir üzme, firakınla harabım…” Şarkısı dudaklarımdan dökülüyor ve bu kötü belanın bitmesi için ağlamaklı bir şekilde Allah’ıma dua ediyordum. İnsanlığın bu görünmez düşmanı yenmesi dileğiyle, şimdilik esenlikler olsun. Lütfen korunma kurallarına uyalım.