BÜYÜKŞEHİR OLMANIN KAZIKLARI YAVAŞ YAVAŞ GÖRÜLMEYE BAŞLADI…

Geçen hafta Ramazan Narin isimli dostum, e-mail. adresime bir takım bilgiler aktarmış. Kendi  ifadesine göre, bu bilgileri Sayın Belediye Başkanını ziyaretlerinde öğrenmiş. Paylaşmamı  istediği bilgilerin sonunda şöyle demiş :

‘‘Büyükşehir sonrası, Bandırma Belediyesinin bütçesi 2,5 kata kadar artacağı söylenmişti. Gördüğümüz kadarıyla sonuç bunun tam tersi oldu.’’

Bu söylemenin sonunda, İller Bankasından seçim öncesi ve seçim sonrasının gelen katkı payının dökümanını e-mail adresimize aktarmış.

Evet, Büyükşehir olduk diye sevinenlere, ve bize Büyükşehir dayatmasının faydalarını anlatanlara sayın Narin’in mail tablosundan örnek vererek, birkaç laf bizler de edelim.

30 Mart öncesi, son 5 yılda İller bankasından toplam olarak,16.571.743 TL katkı gelmiş.

30 Mart sonrası 5 aylık gelen ödeme ise, 8.456 .167 TL . Yani, İller Bankasından gelen parasının nüfus artışına göre artacağı yerde, gelirinin yarı yarıya düştüğünü görüyoruz.

Gelin, şimdi başka fasıllara geçelim. Büyükşehir öncesi, Bandırma Belediyesinin en büyük gelir kaynağı su parasıydı. Örneğin, 2013 yılında 14 milyon civarında su parası tahsil edilmiş. Şimdi bu gelir kaynağı nereye gitti?

Büyükşehir’e.

Bandırma Belediyesinin otopark gelirleri nereye gitti?

Büyükşehir’e.

Bandırma Belediyesinin hal gelirleri nereye gitti?

Büyükşehir’e.

Bandırma Belediyesinin ulaşım-terminal gelirleri nereye gitti?

Büyükşehir’e.

İtfaiye, Kanalizasyon ve daha niceleri nereye gitti?

Büyükşehir’e.

Sahil bandındakilere söylememe herhalde gerek yok.

Pekii, bize ne kaldı?

İmar, parkbahçeler, zabıta ve Pazar yerleri…

Gelir?

Sadece Pazar yeri kiraları, diğer işgaliye paraları ve biraz evvel  sunduğum dramatik tablo….

Ha; duyduğumuza göre numarataj da Büyükşehir’e gidecekmiş. Bize de mezarlık hizmetlerini vereceklermiş. Az kalsın unutuyordum , Nikah işleri de bize kaldı. Ulaşım AŞ’den alınan ortaklık payı olan % 2,5 luk gelir de Büyükşehir’e gitti.

Şimdi soruyorum.

Bandırma Belediyesi nasıl hizmet verecek?

Cevabını ben, bir halk benzetmesi ile vereyim.

Ne kadar ekmek o kadar köfte!

Esen kalın.