İnsan Olmak

İnsan’ın Türk Dil Kurumu sözlüğünde “Toplum hâlinde bir kültür çevresinde yaşayan, düşünme ve konuşma yeteneği olan, evreni bütün olarak kavrayabilen, bulguları sonucunda değiştirebilen ve biçimlendirebilen canlı.” olarak tanımlanmış. İnsanlığın ise birçok tanımını varken en kapsamlı olarak “Doğru dürüst insana yakışır durum, adamlık, âdemiyet.” şeklinde tanımlanmış.

İşte tanımlar, kavram böyle tarif ediyor ele aldığımız konuyu. Başta kendimiz olmak üzere etrafımızda insanım diyen canlılara baktığımızda kaçı yukardaki tanımlara uyuyor. Belki hepsi birer insan olarak aramızda geziyor, peki kaçı insanlıklarını ortaya koyuyor?

Şahıs insanım diyor, ancak çok rahat başkalarının haklarını gasp ediyor, hırsızlık yapıyor, şiddet uyguluyor, tacizde bulunuyor, say say bitmiyor. Her türlü pisliği gözünü kırpmadan yapan bu canlıya insan dememiz ne kadar doğru. Ben demiyorum, yukarıda tanımı yapılmış “insan” ve “insanlık” kavramlarının hangisine uyuyor bu tür bir canlının yaptıkları.

Kime sorsanız insanlıktan dem vurur, insanlığın bütün gerektirdiği sıfatları kendisinde varmış gibi mangalda kül bırakmayacak şekilde anlatır da anlatır. Ama her şeyin ölçüsünde olduğu gibi burada da, söylem ve eylemin birlikteliğine bakmamız lazım. Bir insanın söylediği ile yaptığı ne kadar tutarlı diye. Bu kıyaslamaya girdiğimizde birçoğumuz insan olmakta da insanlığımızı sergilemekte de sınıfta kalırız.

Her şeyden önce artık söylediklerimizde samimi olmakla beraber, söylediklerimizi de başta kendimizin harekete geçirmesi lazım. Önce kendimizden başlamalıyız tutarlı hareket etmeye. Daha sonra toplumun sürükleyicisi olarak kabul ettiğimiz, başta yöneticiler, hukukçular, siyasetçiler, sivil toplum kuruluşları…

Toplumun en büyük aktörlerinden olan siyasiler, artık siyasi hayatımızı devam ettireceğiz diye, insanları gerek ırk, din gerekse siyasi farklılıklar nedeniyle gerekse işinize gelen herhangi bir olgu üzerinden toplumu çatıştırmayı, kutuplaştırmayı, ayrıştırmayı bırakmalısınız. İnsanlar çok yoruldu, çok bunaldı, çok sıkıldılar. Artık herkes rahat bir nefes almak, insan gibi yaşamak, iki lokma ekmek yiyecekse bunu huzur içinde yemek istiyor. Siyasiler, toplumun sesi, soluğu olması gerekirken, maalesef ki, toplumdaki bu gerginliğin en büyük nedeni konumdalar.

Başta siyasileri, hukukçuları, sanatçıları, ve toplumun bütün unsurlarını tanımı yapılan “insan” ve “insanlığın” gerektirdiği şekilde davranmaya davet ediyorum.

İnsanlık dışı bütün uygulamalara HAYIR! Diyoruz.

Ve….

Huzur istiyoruz, güvenlik istiyoruz, adalet istiyoruz, topluca yaşadığımız bu dünyada ırkımıza, dilimize, dinimize, siyasi görüşümüze, cinsiyetimize bakılmaksızın bir insanın hak ettiği ne varsa onları en iyi şekilde kullanarak, insan gibi yaşamak istiyoruz.

Kalın sağlıcakla…