ÖNYARGILI OLMAK

            Toplumun huzuru; insanların birbirine olan bakış açısı aynı zamanda birbirlerine olan düşüncelerini benimseyerek ona göre bir yaşam tarzı oluşturması bu yaşamın her alanında uygulayıp yönetebilmesi gerekmektedir. Kişilerin birbirlerine olan düşünceleri, davranışları ve yaşayışlarına saygı gösterilmelidir. İnsanların anlayış göstermeden saygısızca davranış sergilemeleri yanlış bir davranış biçimidir. Toplumda önyargılı bir değerlendirmede bulunan insanlar, “Ben bilirim, benim dediğim doğru, sen neyin kafasını yaşıyorsun, her şeyin en iyisini ben biliyorum” gibi egosu tavan yapmış insanların asli düşüncesidir ve hatta düşünce sanatıdır. O insanlar için bu gibi söylemler hayatın her alanın da açık ara öndedir. Öyle farklı davranış biçimi sergilerler ki hayatın her alanında dairesel bir çizelge gibi döndükçe aynı düşünce ve davranışlarda bulunurlar.

                Gururun, kibirin öne çıktığı insanlar arası ilişkilerde farklı bir ön izlenim bıraktığı aşikârdır. Bu düşünce ve davranışların değişİme uğratılması hayatın her alanında bu değişimin uygulanarak farklı bir yola doğru yol alınması şarttır. Anlamadan dinlemeden bilgi ve araştırmada bulunmadan karar vererek hareket etmek insanların değer ve zarar kaybına neden olur. Her insan aynı düşünce ve yapıda olmak zorunda değildir lakin gerçekçi ve doğru yaklaşımlarla hayatın bize sunduğu olanakları değere bindirirsek kazanan biz oluruz. Tam tersi olursa sevgiyi, saygıyı, hoşgörü ve anlayışı yitirirsek karşılıklı ilişkilerde zarara giren biz oluruz. Üç şey çok önemlidir. Dinle, düşün, konuş bunu yaşamımızda uygularsak her şey daha kolay çözülecektir.

                Her konuda en önde olan önyargılı davranış ve eylemlerdir. Toplumda her konuda önyargılı davranışta bulunmak her insanı suçlu konumuna getirir. Egosu tavan yapmış insanlarda bu daha çok var olmuştur.  Önyargı diğer adıyla yargısız infazdır. Anlama ve anlaşılma adına en öndeki set önyargıdır. Bizler yargıç değiliz biz önyargılı davranış sergilediğimiz kişilere kime ve neye dayalı bir davranış biçimi oluşturuyoruz. Biz kendi doğrularımızla örtüşmeyen kişilere önyargılı olmaktansa onları dinlemek ve anlamak adına istişare yapılmasını temenni etmeliyiz. İlim bize önyargılı olmayı değil mütevazı olmayı iletir karşı insanların düşüncelerini doğru bulmuyorsak bile o insanlara saygı göstermeyi bilmeliyiz.

                Yargısız infaz yapmak gayri ahlakiliği doğurur. Önyargı bilmeden doğrudan kendi bildiğini okuyan insanların işidir. Bizler toplumda genellikle bu davranış ve düşünceleri sergilemekteyiz. Bu davranış ve düşüncelerden kurtulmak adına bir kapı açmalı kırmadan dökmeden incitmeden insanların yaşam alanında bir yol göstererek yönlendirebiliriz. Peki, nasıl bir yol göstermeliyiz? Derseniz kendi yapmış olduğumuz davranışlarla o insanlara önayak olabiliriz. Yazımı son bir hikâyeyle sonlandırmak istiyorum.

                               HÜSNÜZAN VE SUİZAN

                Önyargıyı anlamamız için bu iki hasleti mutlaka bilmemiz gerekiyor. Dolmuş takside yolculuk yapan bir arkadaşın şahit olduğu şu olay aslında kişilik testi için en açıklayıcı sorudur!? Yolculuğum esnasında cevizli bağ durağından bir bayan öne şoförün yanına oturur ve şoföre güzellemelerde bulunur; siz ne kadar şıksınız, ne kadar hoşsunuz, ne kadar dikkat çekici, çok naifsiniz ve gerçekten ilgimi çektiniz, elinizden tutmama izin verir misiniz? Deyip şoförün elinden tutar ve aynı güzellemeler devam eder.

                Soru şu;

                Bu şoförün elinden tutan kadın hakkında üçüncü bir dinleyici olarak nasıl yorum yaparsınız?

                1- O kadın edepsizin tekidir

                2- O kadın ahlaksızdır

                3- O kadın hiçbir değeri takmayan toplumsal değerini kaybetmiş biridir. Vs. cevaplar alırsınız ama; şoförde bayan mı diye soran olursa işte o hüsnüzan sahibidir. Evet, o şoför bir bayandır..

Bu davranış ve düşünceleri hayatınızda bulundurmamanız dileğiyle…