güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

DOSTULUĞUN MAYASI

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2020 21:48
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2020 21:48

Biz çocukluğumuzda, sevgi bağını çok güzel kurardık. İstediğimiz her şeyin hayalini kurar, film kareleri haline getirir adeta onu canlandırırdık. Bir söz vardır ya, ‘anlatılmaz yaşanır’ aslında çocukluğumuzda kurduğumuz hayalleri ne güzelde yaşardık kendi içimizde. Çocuklukta her şey daha bir başka oluyordu.  Toprakla, çamurla oynar ağaçlara tırmanırdık. Bazen her yerimiz yara bere olurdu.  Kovalamaca, saklambaç, ip atlama daha nice oyunlar oynar ve teknolojiden uzak bir yaşam içerisinde yer alırdık. Maalesef bugünlerde artık oyun oynadığımız toprak alanlar beton yığını halini alan binalarla kaplandı. Oysa biz hayallerimizi oyun oynadığımız alanlarda kurardık. Şimdilerde öyle mi? Ne yazık ki öyle değil. Çevreme bakıyorum da şimdilerde çocuklar kendilerini akıllı telefonlarına olsun, tabletlerine olsun, masaüstü dizüstü bilgisayarlarına yükledikleri oyunlarla oynuyor, başkaca sosyal medya mecralarında zamanlarını öldürmekle kalmıyor aynı zamanda beyin hücrelerini de yavaş yavaş öldürüyorlar. Biz çocukken paylaşmayı daha çok benimserdik. Elimizde bir parça ekmek dahi olsa onu bölüşürdük. Saf ve temiz duygularımız ile yaşam sürer, her şeyi kıvamında yaşarken sevgi hazinemiz dolar taşardı. Eski yaşanmışlıklarımızdan büyük bir haz duyup, özlüyorsak, şimdiki yaşantılara baktığımda ıstırap verici tablolar görüyorum. Hayatın bize sunmuş olduğu anlamlı sayısız nimetleri biz adeta geri teptik, bu kötü duruma gelmemizde ebeveynlerin payı çok büyük olmasına rağmen çözümü noktasında ise herkesin bu durumdan dert yanmasına karşın başta ebeveynler olmak üzere kimsenin de taşın altına elini koymadığını görmekte ayrı bir üzüntü kaynağı oluyor.

 Kadın erkek, eş dost, hısım akraba hep beraber iççice sohbet muhabbet ederek yaşadık. İçimden ne oldu bizim çocukluğumuza, ne oldu bizim gençliğimize, kara bulutlar mı kapladı her yanımızı, kasırgalı fırtınalı rüzgârlı havayı soluyarak kendi ruhumuzu neden mahvediyoruz? Diye düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum. Biz inşa ettiğimiz kardeşlik, dostluk binasını yarıda mı bıraktık?  Kilometrelerce uzaklıklarda olsak dahi dost olmak insanın kalbinin mihrabında varsa asla hiç kimse yıkamaz. İnsanlar dost canlısı olmalı, ayrı bir yol ayrımında olmamalı, yolları bir yerde muhakkak kesişmeli, hemen herhangi bir zor anında yanında olduğun dosttur arkanızdan kuyunuzu kazan değil! Mevlana’nın şu sözü ne kadar da güzel, “Dost ise düşünme ver ömrünü gitsin. Dost değilse hiç bekletme yol ver gitsin.”

Kalben ve aklen sevendir dost,

Paylaşmayı bilendir dost,

Acı tatlı her anında yanında olandır dost…

Sığınacak bir limandır, bazen çaldığımız kapı, solan gülü açtırandır. Birçok kez cesaret veren, umudumuzu yitirmemize izin vermeyen bir nebzede olsa üzüntümüzü hafifleterek destek verendir. “Âlem çiçek olsa arı ben olsam. Dost dilinden tatlı bal bulamadım” bu sözüyle Pir Sultan Abdal benzetme sanatı kullanarak daha anlamlı yoğun bir duygu ile ifade etmiş. Yani, arkadaşlığın, dostluğun sohbetinden daha derin anlamlı ve tatlı bir sözden bahsetmiş bizler dost olmanın açan gonca gülleri olmalıyız. Ayrı yollara gitmeden aynı bahçede bir arada bulunmalı ve daha da öte kardeş canlısı olmalıyız. Damarlarımızdan akan kan aynı olmasa da dostluğun yolu ve diyarı çok aynı yönde olmalı. Yeter ki dost olmanın kıymetine erişebilinsin. 

Birbirimize kenetlenir, kardeşliğin, arkadaşlığın, dostluğun kıymetini bilerek yaşamaya tekrar dönersek çocukluk da duyduğumuz yaşam sevincine yeniden kavuşabiliriz. Bununla birlikte sevgi bağlarımız güçlenir, insani duygularımız kabarmaya başlar, soysal yaşamın içerisinde duyarlı birer insan olmaya yeniden başlarız. Artık ahlanıp vahlanmaya hakkımız olmadığını düşünüyorum. Bizler eskiden olduğu gibi bizler zengin sevgi hazinemiz ile aynı kök salmış bir çınar gibi sevdiklerimiz uzaklarda olsa bile arada ne kadar mesafe olursa olsun; mutluluklarımızı, acılarımızı, sevinçlerimizi, başarılarımızı, başarısızlıklarımızı çınarın kökünden ta tepe noktasına kadar hissettiğimiz de toplum olarak, insanlık olarak yeniden kazanmaya başlayacağız. Hepimiz; bencillik, kibir, vurdum duymazlık, bizi insanlıktan çıkartan her türlü olumsuz hal ve hareketlerin zincirlerini kırarak yeniden o özlenen günlerimize dönmemiz gerekiyor. Hepimizin şikayetçi olduğu ortak sorunları, ancak bu şekilde aşarız. Bununla birlikte; arkadaşlıklarımıza, dostluklarımıza sımsıkı sarılıp onlara sahip çıkarsak geçmişe özlemle bakmayı bırakıp, geleceğe umutla bakmaya başlarız.

İnsanları sevelim, olur olmaz nedenlerle zayıflattığımız dostluklarımızı onaralım, bir olalım birlik olalım, toplumsal kurtuluşumuz bunlarda gizli. Çözüm aslında çok yakınımızda; çözüm kalbimizde ve en büyük nimet olan aklımızda, gelin bunları senkronize olarak kullanalım, özlenen günlerimizi tekrar geri alalım…

Sevginiz büyük, seveniniz çok olsun.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    logo
    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.