SON DAKİKA
Hava Durumu

TÜRKLERLE, RUSLARIN DOĞAL DÜŞMANLIKLARININ VE ZORAKİ MÜTEFİKLİKLERİNİN SEBEPLERİ

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2020 21:49

Değerli Okurlarım,

Biz Türkler, Rus milleti ile tarihe ayak bastığımız andan itibaren rakip olmuş ve birbirimize düşman olmuş bir milletizdir.

Gerçi bu düşmanlık biz Türkler Orta Asya'da iken Ruslarla fazla bir irtibatımız olmadığından, pek görüntü bulamamış ve düşmanlık açısından biz Türkler tarihin ilk evrelerinde daha çok Çinlilerle rekabet ve mücadele etmek durumunda kalmışızdır. Bunun genel sebebi kabaca bizim atlı konar-göçer step kültürünün yaşam biçimi seçmemize karşılık, Çinlilerin yerleşik yaşam biçimini kendilerine hayat tarzı seçmeleridir. Fakat zaman ilerleyip, farklı sebeplerle Orta Asya'dan batıya yöneldiğimizde rakip olarak karşımıza iki grup insanın çıktığını görmekteyiz. Bunlar ağırlıklı olarak Anadoluya ve Orta Doğuya hakim pozisyondaki Bizans devletiyle Karadeniz'in kuzeyinde yaşayan Slavlar yani kabaca Ruslar olmuştur. Ne var ki dinsel inanış açısından Hristiyanlığın Ortodoks mezhebine inanan bu iki kitle aslında biz Türkler için tek rakip, tek düşman pozisyonuna sahip olmuşlardır. Çünkü her ikisinin de dinsel merkezi İstanbul'daki Fener Patrikhanesidir. İslamiyeti kabul eden biz Türkler karşısında Hıristiyanlığın doğal müttefiki olarak bize cephe alan bu iki toplumdan Bizans Türkler karşısında varlığını koruyamayıp tarih sahnesinden çekilince Ruslar hem kendi hesaplarına, hem Bizansın varisi olarak, bizimle mücadeleye devam etmişlerdir. Önceleri Cengiz kalıntısı devletler karşısında mücadelesinde pek başarılı olamayan Ruslar yavaş yavaş mücadelelerine devam ederek, önce orduyu ve daha sonra diğer Cengiz kalıntısı hanlıkları bertaraf edip, topraklarına el koyunca, bu kez karşısına gelişmesini hızla tamamlayan Kırım hanlığını vesayetine alan Osmanlı Devleti çıkmıştır. Osmanlı devleti ile mücadelesinde yalnız kalmamak için varisliğini iddia ettiği, Bizans gibi batı Hıristiyan dünyasını arkasına alıp onlarla ittifaka yönelen Rusya batıyla birlikte sistemli olarak Osmanlı Devleti ile ciddi mücadelelere girişmiştir. Bu mücadelelerde Osmanlı devletinin duraklama devrine kadar pek başarılı olamayan, Rusya Osmanlının vasalı, Kırım hanlığına vergi ödemiştir. Ancak duraklama devri ile birlikte, Avusturya İmparatorluğuyla, Balkanlardaki Hıristiyan topluluklarla yaptığı işbirliği neticesinde Osmanlı Devletini zor durumlara sokmaya başlamış, ondan Balkanlardaki hatta Kafkaslardaki bazı toprakları ele geçirmeyi başarmıştır. Rusların en büyük çarı bizim deli Petro dediğimiz I. Petro'nun tespit ettiği, Akdeniz'e inme siyaseti sayesinde Osmanlıdan parçalar koparmaya devam etmiştir. Kırımı ilhak edip, topraklarına bağlayan Rusya, Osmanlı toprakları dışındaki tüm Türk topraklarını hemen hemen kendine bağlamayı başarmıştır. Osmanlının Balkanlardaki iç sorunlarına hatta Osmanlının Orta Doğudaki iç sorunlarına karışan Rusya Osmanlı toprakları üzerinde söz sahibi olmaya başlayınca batı Avusturya İmparatorlukta tenakuza düşmeye  başlamış Osmanlı toprakları üzerindeki emellerine ulaşabilmek için batılı devletlere karşı zor duruma düşen, Osmanlı Devletine yardımcı olmaya da Mısır meseleleri kavalalı Mehmet Ali Paşa sorunu gibi olaylarda Osmanlının müttefiki görünümüne bürünüp, Aynalı kavak tenkihnamesini imzalayan Rusya sanki Osmanlının müttefiki görünümüne kavuşmuştur. Oysa Sırp isyanında, Yunan isyanını da teşvik edip, destekleyen aynı Rusya'dır. Rusya'yı bir anda Osmanlının müttefiki durumuna sokan, onu zoraki olarak Türk müttefiki yapan, Batı devletlerinin Osmanlı topraklarını, boğazlar bölgesini ele geçirmesini engellemek istemesi olmuştur. Çünkü buralarda kendi gözü vardır. Bu yüzden İngiltere, Fransa ve diğer batı ülkeleri Osmanlı topraklarını kendisinden önce ele geçirmesin diye yer yer Osmanlıyı desteklenmiş, ona müttefik olmuştur. Bu nedenle onun müttefikliği zorunluluktan, kurnazlıktan dolayı olmuştur. Nitekim I. Dünya harbi öncesinde batılılarla Osmanlıyı paylaşacak, bölüşecek anlaşmalar yapan Rusya, I. Dünya harbi sonunda Çarlık yıkılıp, dağılınca yerini alun, komünist sovyetler birliği Anadoluyu ele geçirme reddesine gelmiş. İngiltere, Frensa ve müttefiklerine karşı Kurtuluş savaşına Mustafa Kemal'e karşı  yardımcı olmaya yönelmiş ama hareketinde bile bize verdiği silahtarın parasını kendi bünyesindeki Türk ve Müslüman halkın bize yardım için topladığı paralardan almıştır.

Cumhuriyet kurulunca bizden toprak taleplerine girişen Sovyetler birliği devletimizi bir oranda birleşmiş milletlere natoya girmeye götüren girişimlerin zorlayıcısı olmuştur. Uzun müddet boğazlar sorununda sorun yaratan Rusya, natoya girişimizden sonra bizimle sulh ve sükun içinde yaşamayı seçmiştir. Garbacov vasıtasıyla dağılan Varşova Paktının ve Sovyetler birliği rejiminin yerini alan bugünkü Rusya Orta doğudaki Suriye ve Irak sorunlarının gösterdiği zorlama karşısında yine bizimle müttefike yönelip, batılı devletlere ve ABD ye karşı bizimle müttefik olmaya yönelmiş görünmektedir. Üstelik Rusya bugünkü son yaptığı antlaşmayla yanına almış göründüğü Türkiye'nin de, İran'ın da buralardaki Türk dünyasının da bence en büyük rakibi, en büyük düşmanı topraklarda gözü olan hasmı bir devlettir. Bence bu günkü müttefikliği de dahil Rusya batı dünyası karşısında yalnız kalmamak, batının kendisinden kopan toprakları tekrar ele geçirmesini ve Orta doğuda üstler kendi çizgisinde devletler elde etmesini engelleme amacıyla seçmektedir. Akdeniz'de, Orta doğu petrollerinde ve doğalgazında söz sahibi olabilmek için bizi zoraki müttefik olarak tercih etmektedir. Umarım yöneticilerimiz ve kamuoyumuz bu durumun farkında olup, Rus ittifakını gereği gibi değerlendireceklerdir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.