SON DAKİKA
Hava Durumu

Türkiye Cumhuriyeti’nden Önceki Öncü Türk Cumhuriyetlerini Tanıyalım

Yazının Giriş Tarihi: 27.06.2025 08:35
Yazının Güncellenme Tarihi: 27.06.2025 08:35

Şurasını önemle vurgulamak isterim ki İslam dininin yapısı cumhuriyet yönetimine uygun olmamış, İslam toplumları daima sultanlık, padişahlık, emirlik, şeyhlik, halifelik, imamlık gibi teokratik sistemlerle yönetilmek durumunda kalmıştır.

2. Abdülhamit’in Rodop cumhuriyetine ve krallık kurmak isteyen Arnavutların bir Osmanlı prensini lider kabul ederek kurma teklifinde bulundukları Arnavut krallığına destek vermemesi sahip çıkmaması balkanlardaki Türk varlığının ortadan kalkmasını sağlayan sebeplerden olduğu gibi daha sonra balkan devletlerinin ele geçirdikleri eski Osmanlı toprağı olan Rumeli’deki Türk nüfusunu soykırıma uğratmasını sağ kalan Türk ve İslam nüfusun kitleler halinde Trakya bölgesi üzerinden İstanbul’a kaçmasını ve Anadolu’ya muhacir adıyla giren bu kitlelerin Anadolu’ya geçmesini getirmiştir.

Her ne kadar bazı ümmetçi kesim şeriatçı kesim Hz. Muhammed sonrasında dört halife devri denilen yönetim sürecini İslamiyet’te Cumhuriyet devri görüp göstermeye çalışsa da bu telakki doğru değildir. Bu kesimin bu süre içerisindeki halifelerin biat yoluyla belirlenmesini halkın yaptığı bir seçime benzetmesi nedeniyle ortaya attığı bu fikir ve telakki Cumhuriyet sistemine uygun değildir.

Çünkü dört halifenin belirlenmesine sebep olan biat denilen halife seçilecek kişinin elini öpme, halifeliğini kabul etme sistemi seçimlerden farklıdır. Seçimlerde tüm ülke halkı seçime katılırken, halifelerin belirlenmesinde sadece Medine halkının biatı esas alınmıştır. Üstelik ilk halife Ebubekir’in belirlenmesinde Ebubekir ve Ömer’in gayretleriyle, iknalarıyla Medine’nin esas yerlisi Ensar denilen grup bu iki şahsın koyduğu, koydurduğu kaide uyarınca halife seçilme hakkını kaybetmişlerdir.

Bu iki şahsın etkisiyle, iknasıyla seçilecek halifenin muhacirden yani Kureyş kabilesinden olması esas tespit edilmiş, böylece Cumhuriyet sisteminde olmayan seçilme hakkında belirli bir halk kitlesinin seçilme hakkını kaybedip belirli bir grubun seçilmesi gibi bir durum ortaya çıkmıştır. Bu durum cumhuriyet sisteminde görülecek uygulama bulacak bir icraat değildir. Yine ilk halifenin seçiminde Hz. Ömer’in tavsiyesi ön planda tutulduğundan Ebubekir’in halife olması biat yoluyla olsa da seçim sistemine dolayısıyla cumhuriyet sistemine terstir.

Yine İslami anlatımlara göre Hz. Ömer Hz. Muhammed’in rahatsızlığı sırasında “kağıt kalem getirin benden sonra yapacağınız işler hakkında size tavsiyelerimi yazdıracağım” şeklinde belirttiği söylenen isteğine Hz. Ömer’in engel olduğunu “hastadır, kendinde değildir, yanlış şeyler söyleyebilir” ifadesiyle peygamberin bu isteğinin olmasını engellemiştir. Yine rivayetlere dayanan anlatımlara göre Hz. Ömer bu şekilde peygamberin kendinden sonra vekili olmasını isteyeceği kişinin belirtilmesine engel olmuştur.

Ebubekir’in halife tespit edilmesi sırasında Hz. Ali Hz. Muhammed’in yıkanma ve defin işlemleriyle meşgul olduğundan halife seçimine iştirak edememiş ve Ebubekir’in halife yapılması Hz. Ömer tarafından kolayca gerçekleştirilmiştir. Üstelik Hz. Ali’nin Ebubekir’e biat etmemesi üzerine Hz. Ömer’in Hz. Ali’nin ailesine karşı sertleştiği anlatımları mevcuttur.

Nitekim son devir yazarlarından Rıza Zelyut’un yanılmıyorsam lav edilen gözcü gazetesindeki bir makalesinde Hz. Ömer’in peygamberimizin kızı Hz. Fatima’yı bu biat etmemesi nedeniyle Ebubekir’i halife kabul etmemesi nedeniyle dövdüğü kaburga kemiklerinin kırılmasına sebep olduğu hatta Hz. Fatıma’nın ölümünde bu darp etmenin etkili olduğu şeklinde bilgiler verdiği görülmüştür.

Hz. Ömer’in Hz. Ali’nin bir başka deyişle Haşimi ailesinden birinin halifeliğine karşı olup Ebu Süfyan soyunun bir başka deyişle Emevî sülalesinin halifeliğini sağladığı söylenmektedir. Nitekim Ebubekir’i halife yapan Ömer de hastalığı sırasında Ebubekir’in kendisinden sonra Hz. Ömer’in halife yapılmasını tavsiye etmesi nedeniyle Ebubekir’den sonra halife seçildiğini görmekteyiz.

Bütün bu rolleri oynayan Hz. Ömer hançerlenip yaralandığında ölmeden önce kendisinden sonra halifeyi seçmek üzere halife olacak kişiyi tespit etmek üzere 6 kişilik bir komisyon oluşturduğunu onun vefatından sonra bu 6 kişilik komisyonun yaptığı görüşmeler sonunda tespit ettikleri Hz. Osman’ı halife seçtirdiklerini görmekteyiz. Hz. Osman da çıkan isyan neticesinde öldürülünce isyancıların tehdit ettiği Medine halkının halifelikten uzak duran Hz. Ali’yi isyancıların onun halifeliğini kabul ettiklerini söyledikleri için Medine halkını tehditten kurtarmak maksadıyla halifeliği kabul edip halkın biat etmesiyle halife olduğunu görmekteyiz.

Bu şartlarla yapılan biatlarla halife seçilen Hz. Ebubekir’in, Hz. Ömer’in, Hz. Osman’ın, Hz. Ali’nin seçimle iş başına getirildiğini dolayısıyla devirlerinin İslam’da cumhuriyet sistemine benzer bir sistem olduğunu ne oranda söylemek mümkündür? Zaten bu devirden sonra da İslam dünyasında cumhuriyet benzeri bir sistemden söz etmek mümkün değildir.

İslam dünyasında görülen sultan veya padişahların ne taht kavgaları çarpışmalarında rakiplerini bertaraf edip tahta oturması yahut ta Türk Memlük sultanlığında olduğu gibi ordu komutanlarının kendi aralarında yaptıkları seçimle pazarlıklarla sultan belirlemeleri gibi durumlarla iş başına getirildiklerinden yahut hanedan üyelerinden birinin padişahlığı kabul edildiğinden Türk ve İslam dünyasında demokrasiden, Cumhuriyet rejiminden söz etmek mümkün değildir. Devam edecek…

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    logo
    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.