Bu Kırım - Tatar Milli Hareketi Teşkilatı daha sonra gelişerek bugünkü Rusya federasyonu içerisindeki kısmen federal özellikteki bugünkü kırım cumhuriyetini oluşturacaktır. Ancak bugünkü kırımdaki cumhuriyet yönetimi tam manasıyla bağımsız bir cumhuriyet olmayıp federal devlet içerisinde oluşmuş bir cumhuriyettir. Ne var ki 26 Aralık 1917’de kurulup 20 Ekim 1920’de Rus işgaliyle yıkılan Kırım Türk Cumhuriyeti ömrü kısa da olsa 3 yıl kadar bağımsız kırım bölgesinde kurulan ilk Türk cumhuriyeti olmuştur. Bu cumhuriyet bugünkü kırım yönetiminden bu yönleriyle ayrılmaktadır.
1991 yılında Kırım'da yapılan seçimlerde başarı gösteremeyen Kırım Türkleri, Kırım- Tatar Milli Hareketi Teşkilatının başarılı çalışmaları sonucu, aynı yıl Kırım - Tatar Kurultayı'nda Kırım Cumhuriyetinden ayrı 33 üyeli "Kırım - Tatar Milli Meclisini" kurmuşlardır.
Bunun sonucu 1993 Kırım seçimlerinde, Kırım Yüksek Sovyet’i 38 kişilik Kırım Parlamentosunda 14 milletvekilinin Türk olmasını kararlaştırmıştır. Bu seçimlerde 55 Rus, 14 Türk milletvekili parlamentoya girmiş, Türk milletvekillerinden birisi başbakan yardımcısı, ikisi de bakan olmuştur.
1994 yılı Cumhurbaşkanlığı seçimleri Rusya ile Ukrayna arasında müthiş bir yarışa sahne olmuş, Rus ve Ukraynalı iki isimin katıldığı seçimlerde Rus aday kazanmış, Cumhurbaşkanı olan Rus Meşkov Rusya ile yakın ilişkiye girerek, hazırladığı yeni anayasada Kırım'ı Rusya Federasyonu'na bağlamaya kalkmıştır. Ukrayna bu anayasayı feshederek, Meşkov'un elinden bütün yetkilerini almış, yerine Ukrayna kökenli A. Lenoid Kravçuk'u devlet başkanı, Kırım Türk'ü Dr. İlmi Üner'i de yardımcısı olarak atamıştır. A. Lenoid Kravçuk'un başarısız idaresi üzerine 31 Mart 1995 yılında Kırım Hükümetini doğrudan Ukrayna Cumhurbaşkanlığına bağlamış, 20 Nisan 1995 yılında da Cumhurbaşkanlığı kaldırılarak yerine bir komisyon kurulmuştur.
Kırım Türkleri bu gelişmeler üzerine 26-30 Haziran 1996 tarihinde 3. Kurultaylarını yaparak yeniden 30 milletvekili seçmişler ve yeniden bağımsızlık deklarasyonu yayımlamışlardır.”
Gerek batı Trakya Cumhuriyeti gerekse Kırım Türk Cumhuriyeti Türk dünyasının ilk cumhuriyet denemeleri ilk Türk Cumhuriyetleri olarak bilinirse de aslında bu bilgilerimizin değişmesi gerekir düşüncesindeyim. Çünkü Türk dünyasında bu iki cumhuriyetten önce balkan bölgesinde kurulmuş bir başka cumhuriyet denemesi daha mevcuttur. 1878 Rus harbi sırasında Bulgaristan ve Yunanistan devletleri onları arkalayan Rus çarlığı orduları Türk orduları karşısında ilerleyip balkanlara indiğinde Balkanlardaki Rodop bölgesi denilen bölgede çoğunluğu teşkil eden Türk halkı bu istila ve işgale karşı direnmeye, karşı koymaya başlamıştır.
Yenilen Osmanlı orduları doğu Trakya’ya doğru çekilirken direnen Rodop Bölgesi halkı Osmanlı hükümetinden destek ve asker istemişse de Osmanlı devletinin yani İstanbul yönetiminin başındaki padişah 2. Abdülhamid’in yeterli desteğini göremeyen Rodos bölgesi Türk halkı İstanbul’dan ve padişahtan ümit kesince bu istilaya karşı organize olmak ihtiyacını duymuş. Rodop bölgesindeki sultan önü kazasında Karatarla köyünde teşkilatlanma girişiminde bulunmuştur.
Ahmet Timirski, Hacı İsmail, Hidayet Paşa ve Kara Yusuf isimli yerel önderlerin girişimiyle bir Rodop Türk yönetimi oluşturmuşlardır. Bu girişimcilerin oluşturduğu Rodop Türk Yönetimi Teşkilatı’nın 30 kişilik bir de temsilciler meclisi yahut karar alma meclisi oluşturduğunu görmekteyiz. Yürütme açısından teşkilatlanan bu yönetimin silahlı güçler oluşturduğunu da görmekteyiz. Osmanlı devletinden ve padişahtan yeterli miktarda silah, cephane alamasa da bu yönetimin oluşturduğu silahlı güçler Bulgarlara karşı, Ruslara karşı başarılı müdafaalar gerçekleştirmişler, 10 sene kadar bölgelerine istilacıları sokmamışlardır.
4 Mart 1878 de kurulan bu Rodop Türk Yönetimi Yunanistan’ında desteklemesiyle bölgesinde başarıyla bölgenin ve Türk halkının müdafaasını gerçekleştirmiştir. Ne var ki kendisinden başka herhangi bir yönetimin kendisine rakip olmasına katlanamayan Osmanlı hanedanının üyelerinin düşüncesi 2. Abdülhamit’te de mevcut olmalıdır ki 2. Abdulhamit bu yönetimden rahatsızlık duymuş olmalıdır ki 10 sene başarıyla direnen bu ilk Türk ve İslam halkının cumhuriyetinin ortadan kaldırılmasına fırsat beklediği için olmalıdır ki Bulgarların yani Bulgaristan kuvvetlerinin doğu Rumeli Valisi Reşit Paşayı öldürmesi üzerine Abdülhamit yönetimi Bulgarlarla anlaşmaya yönelmiş, Bulgar kralının Abdülhamit’in himayesinde görev yapmak şartıyla doğu Rumeli eyaletinin valisi olmasını kabul etmiştir.
Böylece Bulgarlarla anlaşan 2. Abdülhamit Rodop Türk Yönetimini lav etmiş, bu bölgenin Bulgarlara bağlanmasını kabul etmiştir. İslam dünyasının ve Türk dünyasının ilk cumhuriyet yönetimi sayılabilecek Rodop Türk yönetimi ortadan kaldırılmıştır. Oysa bu yönetim 2. Abdülhamit ve Osmanlı devletince desteklenip varlığı sürdürülebilseydi Balkan Türkleri büyük soykırımına uğramayacak, belki de bu bölgede bugün bir Türk devleti devam etme şansını bulacaktı. Ancak Osmanlı yöneticilerinin özellikle 2. Abdülhamit’in kendinden başka otorite oluşmasına izin vermemesi bu imkanları ortadan kaldırmıştır.
Zaten balkanlardaki Türk toprakları elden çıkıp Sırbistan , Karadağ gibi yönetimler ortaya çıktığında Arnavutluk bölgesindeki Arnavutlar da devlet oluşturmaya yöneldiğinde Osmanlı devletinden 2. Abdülhamit’ten başlarına kral olmak üzere Osmanlı hanedanından bir prensin gönderilmesini istediklerinde Abdülhamit bu konuda da Arnavutlara her hangi bir destek vermemesi üzerine oluşturulan Arnavut krallığının başına da yanlış hatırlamıyorsam alman kökenli bir prens kral olmuş, Arnavutluk halkının büyük çoğunluğu Müslüman olmasına rağmen Avrupa Hristiyan dünyasına dahil olmak durumuna düşmüştür. Devam edecek…