Bu sayede Asya sahasında Türklerin kuvvetli devletleri hiçbir zaman devam etmemiş yıkılıp yerlerini yeni devletler almışlardır. Türk hanedanlarında geçerli olan saltanat hanedanın ortak malıdır ve hakkıdır anlayışı da Türk devletlerinin Çinliler tarafından parçalanmasında etkili olmuştur, önemli bir sebep oluşturmuştur. Bu sadece Çinliler açısından değil yeryüzündeki bütün Türk devletleri için de yıkılış sebebi olmuştur, parçalanış sebebi olmuştur. Bu anlayışa hakim olmayıp bu nedenle yıkılmayan, parçalanmayan iki devlet vardır. Birisi Türk Memluk devleti diğeri Osmanlı devletidir.
Dolayısıyla Çinliler kalıcı Türk devleti oluşmasını engellemişlerdir. Çin yönetimlerine ilaveten İslam sonrası dönemde özellikle doğu Avrupa Türkleri için yeni bir millet tehlike olmaya başlamış bu devlette Rusya olmuştur. Çinlilerin amacından farklıdır. Bunların amacı kendi ülkelerini Türkler arasında huzursuzluk çıkartıp onları tehlike olmaktan çıkarmak değil aksine Türkleri kendi işgallerine alıp kendilerine bağlayıp tehlike olmaktan çıkarmak olmuştur. Ruslar altın orduyu parçalayıp parçaları olan kazan, astragan, kasım, kırım hanlıkları gibi hanlıkları Türkistan sahasındaki batı Türkistan sahasındaki Türk devletlerini Kafkasya sahasındaki Yakutistan gibi Türk ülkesini kendilerine bağlayan Ruslar yanında Çin de doğu Türkistan Uygur ülkesi ve Tibet gibi sahaları kendisine bağlamıştır.
Bu iki ülke arasında nasılsa Moğolistan devleti olarak kendini korumuş belki de ona bu durumu Türk olmaması sağlamıştır. Şimdi Anadolu dışındaki bütün Türk ülkeleri Rus ve Çin etkisi bulunmakta onların uygun gördüğü siyasetlere göre gerçi Sovyetler birliğinin dağılmasından sonra oluşan bağımsız devletler topluluğu dahilindeki bazı Türk devletleri bağımsız görünüp ABD birleşik görüntü verseler de hala Rus kontrolünden tam manasıyla kurtulmuş değildir.
Öyle görünüyor ki o ülkelerin siyasetlerinde hala son söz Rusya’nın elindedir. Çin sahasındaki doğu Türkistan ve Uygur ülkeleri ise bağımsızlıktan yoksun baskı altında yaşayan ülkelerdir. Bu görüntüye dayanarak bence diyebiliriz ki biz Türk milleti için en tehlike arz eden iki millet Çinliler ve Ruslardır. Bu yüzdendir ki bunlarla ilgi dış siyasetimize bunlarla münasebetlerimize dostluk veya ortaklıklarımıza düşmanlıklarımıza ittifaklarımıza çok dikkat etmeli onlara sırtımızı yaslamadan önce detaylı inlemeler yapmalıyız.
Çünkü bu iki millet tarih boyunca biz Türk milletinin canını yakmış bir millettir. Ve bugün ülkemiz dedikleri ülkelerin büyük çoğunluğu eski Türk illeridir. Öz ve öz Türk topraklarıdır. Unutmayalım ki onların at koşturduğu sahalarda İskipler’in at koşturduğu sahalarda hatta ve hatta Karahanlıların at koşturduğu sahalarda murisimiz Osmanlının atalarının geldiği sahalarda bu milletlerin bireyleri yaşamakta buralara kendi vatanları gözüyle bakmaktadırlar. Bütün bunlardan sonra “Türk milletini anavatanından uzaklaştırmayı veya esir etmeyi tarih boyunca hedefleyen milletler kimlerdir?” sorusuna verebileceğimiz cevap bence Çinliler ve Ruslardır cevabıdır. Bu yüzden bugün Türk neslinin en özgür kitlesi olan bizler bu iki milletle münasebetlerimizde, ilişkilerimizde, ittifaklarımızda çok uyanık olmak zorundayız. Tabi bu uyanıklık bizi yönetenler açısından daha fazla önem taşıdığı şüphesizdir. Umarım Türk milletinin bireyleri olarak bu iki milleti değerlendirir önümüzde ki dönemlerde zarar görmeyiz.
Bu iki milletin yanında aslında onlar kadar can düşmanımız olan birkaç millet daha vardır. Bunların başında İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar, Yahudiler ve Araplar icraatlarında yukarıdaki iki millet kadar başarılı olamasalar da onlar kadar bize düşman olmuş ülkelerimize, vatanımıza göz koymuş bizi bir müddet esir etmiş vatanlarımızı işgal etmiş milletler olarak söyleyebileceğimiz milletlerdir.
Batılılar kendi isimleriyle söylenen imparatorlukları zamanında topraklarımıza taarruz etmiş özellikle Romalılar zamanında, Bizanslılar zamanında ve bu iki devletin parçaları olan ardılları zamanında toplumumuzun ve bireylerimizin kanını dökmekten, bizleri tutsak etmeye bağımlı hale getirmeye çalışmaktan geri durmamışlardır.
Tarihimiz bu tür çalışmaların ve bunlarla mücadelelerin örnekleriyle doludur. Aynı şeyi Araplar da özellikle Emeviler zamanında ve sonrasındaki Abbasîler zamanında kanımızı dökmekten bizi esir etmekten geri durmamışlardır. Özellikle Emeviler Türklerin Müslümanlığa geçiş döneminde büyük Türk katliamları gerçekleştirmeyi ihmal etmemişlerdir. Bütün bunlara dayanarak birey olarak, millet olarak can düşmanımız olan milletleri ve tarih boyunca bunlarla yaşadıklarımızı unutmamalı, geleceğimize yön verirken bu geçmişimizi gözden uzak unutmamalıyız.