güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

TARİHİ KAYNAKLARDAN FATİH SULTAN MEHMED’İN HAYATI VE İSTANBUL’UN FETHİ

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2020 21:47
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2020 21:47

Manisa’da kendini ibadete vermiş olan Murat Han, bu ricayı kabul etmeyince oğlu Sultan Mehmet babasına bir nâme gönderdi: -Muhterem bahanı!. .Ya sen Padişahsın ya ben.. Sen padişahsan şu tehlikeli anda milletin, seni Osmanlı Ordusunun başına çağırıyor. Gel...Yok eğer ben padişah isem sana emrediyorum, gel!... Mehmed Han Molla Güranî’den ve Hoeazade’den aldığı ilim ve irfanla şahsiyetini kazanmış, hattâ onların tahûfiit münakaşasını bir hafta süreyle bizzat takip etmişti. 17,18,19Ekim 1448 tarihlerinde üç gün süren VARNA savaşında Haçlı ordusu bozuldu. Jan Hunyad adlı Macar asıllı komutan Varna’dan kaçtı. Bu zaferden sonra tekrar II Murad Han Gazi Manisa’ya döndü. Fatih yeniden padişah oldu. Sultan Murad’ın 3 Şubat 1451 de ölümünden sonra ikinci defa tahta çıkan Mehmed Han, Boğaz’ın Rumeli yakasında, Rumeli yahut Boğazkesen kalesini yapmağa başladı. Halil, Zağnos ve Saruca Paşaları yanına çağırıp: “Be hey paşalarım, boğazkesen’e öyle bir kal’ayı müstahkem inşâ edeceksiniz ki bu kal’aya bizim top güllemiz dahi işlemesin!..” dedi. Anadolu yakasındaki Güzelce Ilisar’ın karşısına, üçgen şeklinde inşa edilmeğe başlayan kale, -Boğazkesen kalesi-Bizans’ı ve imparator Kostantin’i endişelendirmiş- ti. Sultan Orhan’ın Bizans’a sığınmış olma- sı, Kostantin’i şımartmış, Orhan’ın tahsisa- tının artırılmasını isteyip, yoksa onu Rumeli’ye salacağını söyleyen Kontantin’e, Sultan Mehmed Han’ın cevabı çok sertti; Halil Paşa’ya şu sözleri yazdırıp elçilere verdi: “Şimdi Anadolu’ya sefer ettiğimizi ve Frikyada bulunduğumuzu gördüğünüzden istifade ederek, âdetiniz olduğu üzere uydurduğunuz sözlerle bizleri korkutmak istiyorsunuz. Biz çocuk değiliz. Elinizden ne gelirse yapınız. Orhan’ı Trakya’ya Padişah yapmak istiyorsanız hiç durmayınız. Macarları da getirmek istiyorsanız davet ediniz. Yalnız şunu biliniz ki hiç bir şeye muvaffak olamayacaksınız. Elinizdekileri de kaybedeceksiniz!...” diye ferman buyurdu. O padişah II. Mehmed Karasu’ya memurlar gön- derip Orhan’a verilen tahsisatı (pa- rayı) da kesti, vermedi. (Uzunçarşılı, “Osmanlı Tr. s. 456).

Sultan Mehmet Han’ın Boğaz- kesen kalesini yaptırmasından endişelenen Bizans İmparatoru Kostantin’ın Edirne’ye elçiler gönderip:

“Frenklerin gidip gelmelerine, kale yapmak suretiyle engel olamazsınız. İstanbul’u aç bırakmak mı istiyorsunuz! Ne isterseniz onu vereceğiz.” demiş, Sultan Mehmed Han cevabında:

“Ben şehirden bir şey almıyorum. Şehrinizin, Bizans’ın hendekten başka hiçbir yeri yoktur. Bundan dolayı Boğaz’da kale yaptırmama engel olmağa da hakkınız yoktur. Anadolu yakasındaki kaleler burada oturan halk ve meskün olmayan yerler benimdir. Macar kralı üzerimize yürüdüğü zaman, o karadan gelirken Frenklerin kadırgaları Çanakkale Boğazına gelerek Gelibolu Boğazını kapatarak babam Murat Han’ın Trakya’ya geçmesine engel oldular. O zaman babam “mukaddes boğaz” denen Sarayburnu ile Üsküdar arasındaki yerin yukarısına çıkarak dedemin inşa ettirdiği kaleye, Güzelce IIisar’a yakın bir yerde Allah’ın inayetiyle ve Ceneviz kayıkları ile Boğaz’ı geçti. Siz babamın Boğazı geçmek için ne zorluklara katlandığını bilirsiniz...

Hisarının karşısına diğer bir kale yaptıracağına yemin etti ise de bunu yerine getirme- ğe muvaffak olamadı. Allah’ın inayetiyle bunu ben yapmak istiyorum. Neden buna engel olmak istiyorsunuz... Gidiniz imparatora deyiniz ki: Şimdiki padişah eski padişahların aynı değildir. Onların yapmadıkları şeyleri bu kolayca yapacaktır. Onların istemedikleri şeyleri bu istiyor ve yapacak- tır... Bu husus için şimdiden sonra gelenin DERİSİ YÜZÜLECEKTİRL” dedi. Elbette, şeyh Şahabettin, Molla Güranî ve Kasapzade Mahmut, Ak Şemseddin gibi âlimlerden dersler almış, İslâm düşüncesi ve Peygamberimizin “ İstanbul bir gün mutlaka feth olunacaktır..” hadisini duy- muş olan Sultan Mehmet Hanı hiç bir kuvvet durduramayacaktı. Boğazkesen kalesinin inşaatı 21 Mart (1452) de başlamış dört ay gibi kısa bir zamanda tamamlanmıştı. Otuz kadem boyundaki Saruca, Zağnos ve Halil Paşa kuleleriyle Boğazkesen kale- si, haşmetle yükselince, Bizanslılar Haliç’in girişine zincir gerdiler. Yabancı ülkelerden yardım talep ettiler. Sakız adasından ve Moradan buğday, şarap, arpa, zeytin, hububat getirip tedarik görerek muhasaraya karşı da askeriyle savunmaya geçtiler. Padişah, bütün hazırlıkları tamamladıktan sonra Çanakkale üzerinden gelecek dış ülkelerin yardımına karşı 23 Mart 1453’de Keşan açıklarında gemilerini bekletti. Sonra 5 Nisan 1453 günü İstanbul'u kuşattı. Surlar Haliçten başlayıp Yaldızlı kapı, Topkapı’dan Demirkapı ve Kumkapı’ya kadar Osmanlı donanmasının tehdidi al- tında kalmıştı.Sultan Mehmed İslâmî ananeye uygun olarak Mahmud Paşayı imparatora elçi gönderip kan dökülmeden şehri teslim etmesini ve istediği yere gitmesini teklif etti. Kostantin şehri müdafaa edeceğini, istedikleri kadar vergi vereceğini söyleyip barış ve teslim teklifini reddetti. (Uzunçarçılı, s. 475). Hıristiyanlık âleminin dinî lideri Papa Ceneviz gemileriyle dört yüz cenkçi himayesinde on sekiz gemi ile erzak, şarap göndermişti. Baltaoğlu Süleyman komutasın- daki donanma bu yardımın Haliç’e girmesine engel olmadı. Sultan, Süleyman Paşayı azledip Ilamza Beyi kaptanıderya yaptı. Dışardan Bizans’a harp yardımının ve yiyeceklerin gelip Bizans’a ulaşması, Osmanlı paşalarını endişelendirince Sultan Mehmed komutanları toplayıp müşaverede bulundu. Halil Paşa muhasaranın kaldırılmasını, Zağanos Paşa ve diğer komutanlar muhasaranın devamını istediler. Devamı yarın…

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.