Değerli okurlarım, İslam toplumunun bir parçası olan biz Türkler İslami açıdan kutsal kabul ettiğimiz gün ve gecelerin değerlendirilmesinde diğer İslam toplumlarından daha fazla toplu ibadete yönelenbu geceleri fert fert veya topluca değerlendirmeye önem veren bir milletiz. Bu nedenledir ki geride bıraktığımız Miraç Kandili gecesini de şüphesiz titizlik ve önemle değerlendirmiş durumdayız. Şunu da vurgulamak isterim ki, geri de bırakmış olsak da geçirdiğimiz Miraç Kandilinin başta milletimiz olmak üzere tüm İslam milletler için hayırlara vesile olmasını diliyor, gelecek kandiller ve Kadir gecesine bizi hazırlayan Miraç kandilinin gerek birey olarak gerek millet olarak çok iyi değerlendirilmiş olduğunu ümit ediyorum. Ancak şunu da belirtmek isterim ki ağırlıklı olarak milletimizin ve diğer İslam milletlerin kandil gecelerinde ağırlıklı ibadete yer vermelerini biraz da dinde, dinsel faaliyetlerde hazırcılığa, fırsatçılığa kapı açan, önem verdiren uygulamalar olduğunu düşünüyorum.
Değerli Okurlarım, dinimizin temeli tabiri caizse olmazsa olmazı İslamın bütün kurallarının içinde yer aldığı Kuran-ı Kerim’de bizim kandil dediğimiz Berat, Miraç, Regaip, Mevlid kandillerinden bu gecelerin önem ve faziletinden bahseden hiç bir sure ve ayet olmadığı sadece kendisine has sure ve ayetlerle Kadir gecesinden bahsedildiği bilinmektedir. Hal böyle olmasına karşılık sözünü ettiğim dört kandil gecesinin kutlanılması yani ibadetlerle değerlendirilmesi konusunda gerçekleşen uygulamalar nereden gelmektedir? İslam toplumu bu gecelerde gök kapılarının açılıp yapılan bütün duaların kabul edileceği, yapılan ibadetlerin normal zamanda yapılan ibadetlerden daha fazla mükafatla değerlendirileceği inancına nasıl yönlendirilmiştir? Yine kanaatımca İslam bireyleri bu inanca yönlendiren din adamları, bu kutsal geceleri yani kandilleri peygamberin sünnet ve hadislerinden çıkarmış olmalıdırlar. Ancak sünnet ve hadislerin değerlendirilmesi sırasında bu kaynakların sahihliği konusuna ne derece dikkat edilmiştir? Bunu tespit etmek oldukça zordur. Kaldı ki Kuran’da zikredilen ramazan gibi önemli bir zamanın değerlendirilmesi, ramazana has ibadetlerin yapılması sırasında bile İslam toplumları arasında farklı tarihler uygulamaya esas alınabildiğine göre yukarda belirttiğim kandil gecelerinin zamanının tarih olarak tespitinde de şüphesiz İslam toplumları arasında farklılıklar görülebilmektedir. İşte Miraç kandili bu nevii kutsal gecelerimizden birisidir.Ve temeli İslam dininin peygamberi Hz. Muhammed’in Mekke’den Kudüs’e Mescid-i Aksa’ya götürülüp Kuran’da sözü edilen bazı uygulamalara tabi tutularak Allah’ın huzuruna çıkarıldığı gece olmasında yatmaktadır. Miraç olayı şüphesiz Kuran’da sure ve ayetle anlatılmakta ve Hz. Muhammed’in hangi şartlarla Mirac’ı gerçekleştirdiği dile getirilmektedir. Ama bu gecenin peygamber sonrası döneminde veya peygamberin yaşadığı dönemde bu yılın her yıl dönümünde İslam bireylere Allah’la yakınlaşma yolunda bir fırsat yarattığından , kolaylık yarattığından söz edilmemektedir. Miraç olayı peygamber için geçerli olup onun Miraç sırasında Allah’tan aldığı vaat ve emirleri, biz İslamlara aktarmasına vesile olan bir gece olmasının dışında gecenin önem ve fazileti konusunda Kuran-ı Kerim sure ve ayetleri bize hiç bir bilgi vermemektedir. Kuran’da yer almamasına rağmen peygamber hadisleri biz İslam bireyler için Hz. Muhammed’in Mirac’ına benzer bir durumu, bir özelliği yaşama imkanını anca namaz esnasında, namaz eda ederken kazanacağımızı belirtmektedir. Öyleyse biz İslamların Mirac’ı namazdır. Nasıl Peygamber Hz. Muhammed Miraç’ta Allah’la karşı karşıya gelip onu görmek ona ulaşmak imkanını elde etmişse biz İslamlar da Allah’la başbaşa ancak namaz kılmaya durup, namaz eda ederken ve namazı bitirdiğimizde etrafımıza selam verip dua ederken elde etmekteyiz. Hal böyle olmasına rağmen nedense başta din adamlarımız olmak üzere biz İslamlar namaz dahil İslamın bize yüklediği görevleri yerine getirmekte ihmalkar davranmayı gerçekleştirmemeyi veya geç gerçekleştirmeyi tercih ederiz. Buna karşılık bu davranışlarımızın yarattığı eksiklik ve sakıncaları, suç ve günahları bertaraf etmek için kandil geceleri gibi yaratılmış aslında Kuran’ın bahsetmediği gecelerde yapacağımız yoğun ibadet ve dualara yöneliriz. Bu tür ibadetlerle İslam toplumunun çoğunluğunun amacı olan suçların cezalandırılma merkezi cehennemden kurtulup sevapların mükafatlandırılma merkezi cennete ulaşacağımızı düşünür ve umarız. Bizi bu tür düşünce ve ümide biraz da din adamlarımız yönlendirmektedir. Onlar yer yüzündeki canlılara, insanlara karşı işlediğimiz suçların affının mümkün olmadığının, bu suçların cezasının mutlaka çekileceğini bilmelerine, bilmeleri gerekmesine rağmen nedense bizleri bu tür ümit ve hayallere yönlendirmeyi tercih ederler. Bu davranışlarından bekledikleri faydanın ne olduğunu bilmek mümkün değildir. Çünkü onlarda, İslamım diyen bireyler de canlılara ve insanlara karşı işlenen suçların dışındaki suçların Allah’ın kabul edeceği tövbe ile yok hükmüne indirileceğini, bunu dışındaki eksik hata ve suçların af olunmayacağını çok iyi bilmektedirler. Ama buna rağmen nedense Kuran’da yer almayan, varlığı sünnet ve hadislere dayandırılan kandil denilen gecelerde yapılcak dualarla pek çok suçun ve hatanın ortadan kalkabileceği şeklinde inancı kuvvetlendirmeyi başta din adamları olmak üzere İslam bireyler ifadeleri ile birbirlerini inandırmaya çalışmaktadırlar. Kandil geceleri ve İslam inançları konusunda bu düşüncelerimi belirttikten sonra şunu vurgulamak isterim ki, sünnet ve hadislere dayandırılan bu gibi gecelerde yoğun ibadetlere yönelmenin sakıncası şüphesiz yoktur. Ama sadece kandil gecelerinde, Cuma günlerinde, Ramazan ayında yahut bayram ve arife gün ve gecelerinde yoğunlaştırılmış ibadetlerle gerçek İslamı yaşamak Kuran’ın yani İslamın istediği gerçek İslam olmak bunu mükafatı olmak cehennemden kurtulup cennete ulaşmak bence mümkün olmamalıdır. Çünkü böyle bir İslam aslında Kuran’da yer almayan fırsat günlerini değerlendirip sair zamanlarda İslamın kaidelerine ve uygulamalarına değer vermeme şeklinde bir İslam dini ortaya çıkarır. Geçirdiğimiz Miraç gecesinin gerçek İslama yönelme yönünde bir milat olmuş olmasını ve İslam bireylerin İslamın istediği bütün şart ve kaideleri yerine getiren ve her namaza duruşunda Hz. Muhammed’in Miraç’ta Allah’ı karşısında gören durum ve özelliklerine kavuşan bireyler haline dönüşmesini getiren bir gece olmasını temenni ederim. Miraç kandili arkamızda Kadir gecesi önümüzde kalan bir zaman süreci içerisine girmiş bulunmaktayız. Allah’ın Kuran’da yer verdiği Kadir gecesinden İslam olarak istifade edebilmek için namazlarımızla şahsi miraçlarımızı yaşıyarak hazır hale gelmek için bu zamanı değerlendirmemiz gerektiğini düşünmekteyim. Umarım Miraç kandili bize böyle bir haleti ruhiye kazanmıştır. Geçmiş Miraç Kandiliniz, milletimizin Miraç Kandili, İslamiyetin Miraç Kandili tekrar mübarek olsun.