SON DAKİKA
Hava Durumu

Mehmet Akif’in Hayatını Farklı Yönleriyle İrdelemek

Yazının Giriş Tarihi: 14.04.2025 08:02
Yazının Güncellenme Tarihi: 14.04.2025 08:02

Bunlar bir yana yukarıda belirttiğimiz özgeçmişine baktığımızda Mehmet Akif Ersoy’un Türk İslam toplumunun önderliğinde tüm İslam dünyasının birleştiği bir devlet hayalinin gerçekleşmesi uğruna bunu sağlayabileceğini düşündüğü herkesle her kesimle çalışma beraberliği gösterdiğini görebilmekteyiz.

O ideali olan bu İslam birliğinin gerçekleşmesi için Abdül Hamid rejimine sahip çıkıp destek olmaya çalıştığı gibi onu deviren ittihat terakki yönetimine yani 2. Meşrutiyet yönetimine de sahip çıkıp destek olmuştur. Nitekim ittihat ve terakki döneminde hatta 1. Cihan Harbi döneminde İslam Arap ülkelerinde gezip oralarda konuşmalar yaparak Arap –İslam halkını ittihat terakki yönetimine destek olmaya çalıştığını görmekteyiz.

Aynı nedenle olsa gerektir ki devlet dağılıp toprakları işgal altına girdiğinde vatanı ve milleti kurtarmaya yönelen ve bu amaçla Anadolu’ya geçen Mustafa Kemal’in safında da yer almıştır. Ve yaptığı konuşmalarla Anadolu halkını Kurtuluş Savaşına katılmaya çağırmıştır.

Bu amaçla şiirlerde verdiğini görmekteyiz. Nitekim bülbül adlı şiiri onun bu tip şiirlerinin en güzel örneğini oluşturmaktadır düşüncesindeyim. Ancak Mehmet Akif Ersoy Kurtuluş Harbinde Mustafa Kemal’in yanında yer alırken onunla belirli yere kadar birliktedir. Mustafa Kemal’le onun fikirleri aslında farklıdır. Çünkü Mustafa Kemal vatanı kurtarırken vatanın kurtuluşundan sonra Türk milletinin esas olduğu ulusal milli demokratik ve laik bir devlet kurma azmindedir.

Oysa Mehmet Akif kurtarılacak ülkede şeriata dayalı İslam hükümlerine dayalı Kur’an’ın Anayasa kabul edildiği bir devlet hayal etmekte böyle bir devletin kurulmasını ve bu devletin öncülüğünde Dünya İslam Birliğinin sağlanmasını kurulacak yeni devletin bu İslam birliğinin lideri olmasının temin edilmesini düşünmekte ve beklemekteydi.

Bu nedenle Mustafa Kemal’le Mehmet Akif’in Fikir ve İcraat birliği diyebiliriz ki ancak düşmanın yurttan kovulmasına kadar sürebilecek bir birliktelikti. Buna rağmen bu birlikte olunan dönem ülkemiz ve milletimiz için faydalı bir dönem olmuştur. Çünkü bu dönemde konuşmaları ile şiirleri ile halkı kurtuluşa çağıran Mehmet Akif, Mustafa Kemal’in saflarının sıklaşmasını temin ederken bir yandan da yazdığı İstiklal Marşı’yla Mustafa Kemal’in kuracağı devlete ve bu devletin dayanağı olan milletine bir ulusal marş armağan etmiştir.

Ancak şunu söylemeden geçemeyeceğimi belirtmek isterim. İstiklal Marşı Kurtuluş Harbi başlarında yazılmıştır. Kurtuluş Harbinin hazırlık döneminde ve ilk evrelerinde yazılmıştır. Üstelik içeriğinde İslam ve millet fikri birlikte işlenmiş şairin İslam toplumunu Türk toplumu ile aynı gördüğü sergilenmiştir. Bu nedenledir ki insanın aklında acaba İstiklal Harbi sonunda İstiklal Marşı yazılmış olsaydı yine bu şekilde mi yazılırdı? Yahut Mehmet Akif Ersoy Kurtuluş Harbi bittikten sonra İstiklal Marşını yazmış olsaydı yine bu şekliyle mi yazardı? sorusu gelmektedir. Tabi bunun cevabını en doğru verebilecek kişi şüphesiz şairidir. Ancak ben böyle olsaydı İstiklal Marşımızın güftesini oluşturan kıtaların Kurtuluş Harbi bittikten sonra yazıldığında böyle olmayacağı görüşünü taşımaktayım.

Çünkü bir hadisenin içinde iken o hadisenin görünüş şekli farklı hadise bittikten sonra o hadisenin görünüş ve değerlendiriliş şekli farklı olmaktadır. Nitekim İstiklal Marşı yazıldığında Mehmet Akif Ersoy’la Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Mustafa Kemal’in görüş ayrılığı yoktur. Ama hemen zaferden sonra görüş ayrılığı söz konusudur. Bu da fikrimi doğrular mahiyette bir durumdur. Zaten İstiklal Marşının 10 kıta olmasına karşılık bugün sadece 2 kıtasının bestelenip ulusal marş olarak kullanılması da İstiklal Marşı şiirini tümünün daha farklı duygular ifade etmesi ulusallığı ve milliyetçiliği bu iki kıtanın daha ağırlıklı ifade eder mahiyette gerçekleştirmesi nedeniyle olduğu kanaatindeyim.

İstiklal Harbi bitip zafer kazanıldıktan sonra Mustafa Kemal bir bir inkılâpları gerçekleştirmeye yöneldiğinde halifeliği ortadan kaldırıp devleti laikleştirmeye başladığında Mehmet Akif Ersoy ortaya çıkan yeni devlet ve sistemin kendi düşüncelerinden, kendi ümit ve arzularından farklı yöne kaydığını görmeye başlamıştır.

Zaten bazı anlatımlarda bu hilafetin kaldırılması öncesinde Mustafa Kemal’in Mehmet Akif Ersoy’dan saltanatı ve halifeliği kötüleyen, yanlışlığını gösteren bir şiir yazmasını ister çünkü o dönemler saltanatı kaldırma planları vardır. Devam edecek…

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    logo
    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.