SON DAKİKA

İnternet Bilgileriyle ve Eser Taramalarıyla Türklerin sosyal ve iktisadi Hayatı-15

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2020 21:50
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2020 21:50

İnternet Bilgileriyle ve Eser Taramalarıyla Türklerin sosyal ve iktisadi Hayatı-15

Gök-Türk yazısının menşei hakkında bir çok görüşler ileri sürülmüştür.Bunlar arasında en fazla itibar göreni Orhun kitabelerini ilk çözmeğe muvaffa olan (26 Kasım 1893) DanimarkalI Bilgin V.Thomsen tarafından ileri sürülen eski Rumi alfabesine bağlanma idi.Fakat son zamanlarda,Orhun yazısı ile “Armazigue”Kuzey-İran-Kafkas’da M.Ö.2.asrın ilk yarısı denilen yazı nevi arasında daha kuvvetli irtibat kurulmak istenmiştir.Bununla beraber aradaki münasebet pek zayıf görünmektedir. (Türk alfabesinin 38 harfine karşılık “armazigue”de 22 harf vardır.ve aralarındaki şekil yönünden benzerlik ancak 10 harfe inhisar etmektedir.) îslavlar,iranlılar, Çinliler, hindiler ve Moğollar “runigue” karekter kullanmamışlardır.Gök-Türk harflerine karekteri bakımından (“runigue”) yakın düşen alfabe eski germen “run”landır ki bu ikisi arasında da,Altheim’in ifadesi ile “ne tarihi ne de linguistigue bir ilgi kurmak mümkün değildir.O halde en makul yol,Türk yazısının menşeini yine Türk çevresinde aramaktır.

Orhun alfabesi Orta-Asya’dan etrafa yayılarak çeşitli bölgelerdeki izlerine ve vesiyalarına göre Uzak-doğudan Orta Avrupa-ya kadar uzanan sahada ortak bir yazı vastını kazanmış görünmektedir.

Uygurlar kitap basma tekniğini de biliyorlardı.Bu 8.asrın 2.yarısından beri Çin’de mevcut sayılan “blok” usulü yani bin nevi teksir değil,fakat çağdaş matbaanın esasını teşkil eden mükehaırik harf sistemi idi.V.Le Cog ve Grünwedel 1902-1907 yıllarındaki araştırma gezilerinde Turfan’da Uygur dilinde sert ağaçtan yapı İmiş,yüzlerce harf bulmuşlardı.Sonra (1906-1909) P.Pelliot’nun Tun-huang’da tesadüf ettiği Türkçe harfler dünyada matbaa tipi hurufatın en eskileridir.Nihayet Uygur yazısı Moğollar tarafından kullanılmış,Timuriler devrinde resmi yazılar,Altun-ordu devrinde “yarilg”lar 15.asır ortalarına kadar Orta Asya’da ortak yazı olan Uygur yazısı ile yazılmış ve bugünkü Mançu ve Kalmuk yazılarının esasını teşkil etmiştir.981 yılında Uygur hakanı Arslan Han’ı başkentinde ziyaret eden Çin elçisi Van-yen-tö’nün kaleminden Doğu Türkistan Uygurlan’nın saray,kültür,sosyal ve iktisadi hayat ve durumları hakkında dikkat çekici tasvirler verilmektedir.

c-Sanat:

Her kültürün olduğu gibi Bozkır kültürünün de kendine mahsup bir sanat anlayışı vardır ve bu anlayış bir çok eserler vermiştir.Bunlar hayat şartlarına uygun olarak ve hayvanlarla yakın ilginin tesiri ile taşınabilir malzeme üzerine işlenmiş “Hayvan üslübü” (Animal style) mahsulleridir.Eski Türkler’in altın ve gümüş gibi kıymetli madenlere tatbik ettikleri sanat eserleri ve hükümdarların otağlarına,tahtlarına ve Türk topluluğunun zevk inceliğine dair 518 yılında kuzey Hindistan’da Ak-Hun hükümdarı Mihiragula’yı ziyaret eden Çinli Sung-yun, 568 de istemi Kağan’ı Tanrı dağlarındaki Altun-dağ mevkiinde ziyaret eden Bizanslı elçi Zemarkhos ve 629 senesinde Batı Gök-Türk hakanı Tong-Yabgu’nun misafiri olan budist rahip Hiuen-Tsang vb. nin müşahedelere dayanan hatıra notları ziyadesiyle ilgi çekicidir.

Fakat Türkler’in Kül-Tegin ve Bilge Hakan’ın anıt-kabirleri nevinden bazı eserlerede sahip oldukları malumdur.Her iki abidenin inşasında duvarlarına kahramanın savaşlarını canlandıran tasvirlerin yapılmasında Çin’den gönderilen saray sanatkar ve ressamlarının emeklerinin geçtiği kesindir.Bunu hem Çin kaynaklan hem de kitabeler teyit etmektedirler.Çin imparatoru her iki abideye Çince birer kitabe de ilave edilmesini arzu etmişti.Ancak ölülerin hatıralarına kitabe dikilmesi sanatkarane yapılar inşa edilmesi o çağda Türkler için bir yenilik değildi.Nitekim aynı çin kaynakları Gök-Türk lerin daha başlangıç yıllarında (553) umumi bilgi verirken şu açıklamayı yapıyorlardı.kapı üzerine bina çevresindeki duvarlarına ölünün şahsını ve hayatta iken katıldığı savaşlardan sahneleri renkli olarak tersim ederler....Mezarlara ölünün kimliğini bildiren kitabe dikerler...Türk büyüklerinin hatıralarının gelecek nesillerde muhafaza edilmesi için kitabeler yazıldığı hususuna Omurtag Han’ın (814-831) Tımova kitabelerinde de temas edilmiştir.İlgili tabirlerin,Türkçe oluşlarıda bunu gösterir.bengütaş (abide,anıt)bitigtaş (kitabe) bark (anıt-kabir) bedizci(ressam ve nakışçı) vb. Fakat Kül-Tegin ve Bilge “bark”lan mahvoldukları (veya ilmi kazılar henüz yapılmadığı )için mimari ve süslemede Çin ve Türk unsurlarını tespit etmek imkansızlaşmakta bozkır güzel sanatlarının bu sahalardaki hususiyetleri ortaya konamamaktadır.Şimdilik bildiğimiz bir türk askerinin mezarında ele geçen ve Türk ırkının bütün hatlarını ortaya koyduğu iddia olunan bir heykel ile II.kitabenin bulunduğu yerde 1958’de yapılan kazıda ortaya çıkarılan Kül-Tegin’in büstü,gerçekten Türk çehresini sarf biçimi ile gösteren bir sanat eseridir.Bulgaristanda’ki Kurum Han’ın bozkurtlu kaya kabartmasıda bu eski geleneğin devamından ibarettir.İnsan şeklinde çok kaba yontulmuş,hantal taşlar olan “balbal” lan ise sanat eseri saymak doğru olmaz.Bunlar kabirde yatanın hayatta iken savaşta öldürdüğü ve öteki dünyada kendisine hizmet edeceğine inanılan kimseleri temsil eden dini mahiyette işaretlerdir.Bu inanç Bulgar Türkleri’nde ve Macaıiar’da da görüliir.Orta-Asya-Tuna arası bozkırlarda bol sayıda tesadüf edilen ön taraftaki sağ ellerinde birer bardak tutar şekilde yontulmuş “taş-nine”lerde de bir sanat endişesi bahis konusu değildir.Bozkır Türklerinde renkli taş ve gümüş kakmacılık,kuyumculuk,halı ve kilim dokumacılığı gergef işçiliği ve otağcılık sanatlarının çok ileri olduğunu da belirtmemiz gerekir.

d-Müzik:

Eski Türk topluluk hayatında müziğin mühim bir yeri vardı. Yukarı da Priskos’a dayanarak büyük müzikli ziyafetinden bahsettiğimiz Attila,sefer dönüşünde başkente girerken,saflar halinde dizilmiş güzel giyimli Hun kızlarının söyledikleri Hun şarkıları ile karşılanmıştıAttilla Burgond kiralına bir Hun orkestrası göndermişti.

Çin kaynakları 28 çeşit Hun halk türküsünden bahsetmişlerdir.Çinliler Asya hun sazlarından bazılarını Kung-hu,Bi,Li,P’e-li,Ku-sie adları ile zikir ediyorlar,Fakat bunların telli mi,nefesli mi oldukları bilinmiyor.Ayrıca türkler’de askeri muzıka (bando,mehter’in ilk şeki 11 eri)yaygındı.Gök-Türk,Uygur bandolarında şüphesiz davul başta olmak üzere,çeşitli borulu çalgılar da bulunuyordu.Eski Türkler söyledikleri besteye ır (veya yır), sazlarla çalınan melodiye kög(veya küg) diyorlardı .Daha sonraki zamanlarda ordugahlarda hakanlar huzurunda bu kög ve ır’lardan her gün 9 tanesinin icrası gerekirdi.Bu hakimiyet alametlerinden idi.

 

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Bandırma Yaşam En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.