güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

II. Mahmud Devrini ve Islahatlarını Tanımanın Önemi

Yazının Giriş Tarihi: 03.08.2022 00:10
Yazının Güncellenme Tarihi: 02.08.2022 18:40

Bir grubu baskın yapmak üzere Babı a1i’ye, bir grubu da Mısır kapı kethüdası Necip Efendi’nin konağını yağmalamak üzere gönderdiler. Sadrazam ve Necip Efendi konaklarında bulunmadıklarından öldürülmekten kurtuldular. Sadrazam Mehmed Selim Paşa hadiseleri öğrenince Ağa Hüseyin ve Mehmed İzzet Paşalara kuvvetleri ile Yalı Köşkü’ne intikal etmelerini emretti ve kendisi de buraya geldi. Beşiktaş padişah sarayında bulunan Sultan Mahmud durumdan haberdar edildi.

Topkapı Sarayı’na gelerek eşkıyanın bozguna uğratılıp bastırılması için sancak-ı şerif in çıkarılmasını istirham etti. Devlet ricaline ve Babb-ı âli görevlilerine haber saldı. O sırada asilere ‘’meramları ne ise söylesinler” diye sorulunca Biz böyle eğitim yapmayız, bizim eski usulümüz testiye tüfekle kurşun atmak, keçeye kılıç çalmaktır. Bu işi ortaya dökenleri isteriz diye Enderun ve Birun ricalinden ve padişahın adamlarından bazılarının adlarını söylediler. Saray sadrazamın ifadesiyle asilere karşılık verdi: ‘’Yeni talim sistemi şeriata, akla ve mantığa uygundur. Herkesin söz birliği ve ulemanın müsaadesiyle kabul edildi.

İmparatorluğun menfaati ve şerefi bu tahlimin yapılmasını emretmektedir. Buna karşı gelmek, devlete isyan etmekten başka bir şey değildir. Asileri kahretmeye kadiriz ve hazırız” Bu cevap karşısında, asiler kuvvetlerini göstermek için cinayetler işlemeye başladılar. Sultan Mahmud Han Topkapı Sarayı’na gelip, sadrazamı, şeyhülislamı ve devlet ricalini huzuruna çağırtıp gelenlere: “Yeniçeri yine isyan edip taşkınlığa başladı. Bu hainlerin cezalandırılmaları işinde tedbiriniz nedir?” diye sorunca ulema: ‘’Bunların öldürülmeleri kanundur” diye fetva verdi. Yapılan konuşmalar sona erince savaşın başlangıcı olmak üzere hemen sancak-ı şerifin çıkarılması işi kaldı. Bu ise sakıncalı bir işti. Zira sancak çıktığı zaman bir ölüm kalım savaşı başlayacaktı.

O sırada Abdurrahman Ağa hiddetlenerek “Bu din ve devletin ayakta durması Allah’ın taktiri ise yeniçerileri vururuz, değilse biz de bu din ve devletle batıp gideriz” dedi. Başkaca da çıkar yol olmadığından Sultan Mahmud sancak-ı şerifi çıkardı. Halkı sancak-ı şerif altına davet için her semte münadiler gönderildi. Zorbalar: “Yeniçeri olanlar kazanlar yanına gitsin” diye çağrıştıkları sırada her köşede münadiler “Müslüman olan sancak-ı şerif altına gelsin” diye bağırmaya başladılar. Toplanan kalabalık SultanAhmed Camii’ni hareket merkezi kabul etti. Eşkıyanın şeriat hükümlerine ve padişahın emirlerine itaatten yüz çevirdikleri için cezalandırılmaları kararlaştırıldı. Her yönden din ve devlet için uğraşanlar sancak-ı şerif altına koşup gidiyorlardı. Silahı olmayanlara silah dağıtıldı.

Halk, hareketleri ve sarkıntılıklarıyla çekilmez bir hal almış olan yeniçerilerin ortadan kaldırılması işine bütün gayretleriyle iştirak etti. Sadrazam tarafından verilen emir üzerine Ağa Hüseyin Paşa ve İzzet Mehmed Paşa kendi sekbanları, topçu, humbaracı, lağımcı ve kalyoncu askerleri ile Et Meydanı’nda toplanan yeniçerilerin üzerine yürüdüler. Toplanan askerlere medrese talebeleri de katıldı. Yeniçeriler halkın sancağın altına doğru ilerlemelerini durdurmak istediyseler de bunu başaramadılar. Hüseyin ve İzzet Paşalar top atılması için emir verince toplarla ateş edildi. Meydan kapısının bir kanadı kırıldı. Arkasında yığılmış yeniçerilerden birçoğu telef oldu.

Şimdiye kadar hiçbir yeniçeri ayaklanmasında asilere karşı top ateşi açılmamıştı. Et Meydanında bulunan yeniçeriler askerin hücumuna dayanamayıp dağıldı. Kimi meydanda tekke dedikleri kötülük işledikleri yerlere, kimi kışlalarına girdi. Atılan toplarla yeniçerilerin bir kısmı ölmüş, geri kalanı perişan olmuştu. Kışlaları da yanıp eseri kalmamıştı. Yeniçeriler şimdiye kadar bunun gibi nice olaylar görüp geçirmişler ve hepsinde galip gelmişlerken, bu defa kolayca dağılmaları herkesi şaşırtmıştı. Beş yüz yıldır süregelen ve kararlı olarak temelleşmiş ve birçok büyük olayların üstesinden gelmiş olan Yeniçeri Ocağı, bu defa 4–5 saat içinde batıp gitmişti.

Bu da yeniçerilerden nefret edilmesinden ve kanun müesseselerinin işlemez hale gelişinden doğmuştur. Hüseyin ve İzzet Paşalar böylece zafer kazandıktan sonra Et Meydanı’ndan kaçanlardan yakalanan yeniçerilerin çoğunluğu idam edildi. İdam edilen yeniçerilerin cesetleri “şecere-i vakvak” ismi ile bilinen çınarın dibine atıldı. İdam edilmeyenler ise hapis, kürek veya sürgün ile cezalandırıldılar. İdam edilenler arasında Eşkinci Ocağı’nın kuruluşuna taraftar gibi gözükmüş; fakat sinsice onun aleyhinde propaganda yapmış olan Sekbanbaşı Mustafa Ağa, Kethüdayeri Mustafa Ağa ve Cambaz Kürt Yusuf da bulunuyordu.

O gün altı bin yeniçeri öldürüldü veya yakalanıp idam olundu, padişah kuvvetinden ise yirmi beş kişi yaralandı. Yeniçeriler ülkenin her yerinde fermanlı oldu, iki ay içinde meydana çıkartılıp idam edilen yeniçeriler yirmibini aştı. Hadisenin ertesinde devlet ricali meseleyi görüşmek üzere toplandı, genel eğilim bu ocağın yeniden ıslahı yönünde idi. Ancak reis-ül küttap Seyda Efendi’nin ocağın tekrar ıslahının sakıncaları ile ilgili yaptığı konuşmadan sonra diğerleri de onu tasdik ettiler. Yeniçeri isyanından bir gün sonra yani 16 Haziran’da kurulan bu Meclis-i Meşverette Yeniçeri Ocağının ilgasına karar verildi. Bunun üzerine II. Mahmud tarafından ilan edilen ferman, SultanAhmed Camii’nde Vakanüvis Esad Efendi tarafından okundu. Daha sonra da her yere birer suret gönderildi. Devam edecek…

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    logo
    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.