güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

HANEDAN GELENEĞİNE UYMAYAN EVLİLİK YOLUYLA DOĞDUĞU İÇİN HANEDANA DAHİL EDİLMEYEN ŞEHZADELER

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2020 21:47
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2020 21:47

Abdülmecit, rutin işlerini tamamlayıp haremine çekilir çekilmez cariyeler onun etrafını sarar, her biri bir yanından çekiştirir, hatta kimileri omuzlarına tırmanmaya kalkışır, ama şehzade cariyelere bir şey söylemeye gerek duymazdı.

 Günlerden bir gün bu cariyelerden biri olmadık şımarıklıklarıyla Abdülmecid'i çileden çıkarttı. Şehzade, Padişah olmadan çok kısa bir süre önce, abdest aldığı bir sırada o şımarık cariye, ibrikteki suyu ensesinden aşağı boşaltıverdi. Abdülmecit bu gerçekten sulu şakaya fazlasıyla içerlemiş olacak ki hemen o cariyenin saraydan uzaklaştırılmasını emretti. Emri hemen yerine getirildi ve cariye bir başkasıyla nikâhlanarak saraydan uzaklaştırıldı.

 Ancak, çok kısa bir süre sonra cariyenin tahta yeni çıkan Abdülmecid'ten hamile kaldığı anlaşıldı. Oysa artık iş işten geçmişti, zira kadın, başkasıyla nikâhlıydı. Çocuk, dünyaya gelince ona 'İsmail' adı verildi. İsmail'in durumunu bilen saray, onu hep koruması altına aldı, eğitip yetiştirdi.

 Ama Abdülmecid'in öteki altı oğlunun hepsinden yaşça daha büyük olmasına rağmen 'porfirogenetos' olmadığından tahta çıkamadı. Kardeşlerinden önce V.Muradın, ardından II. Abdulhamid’in ve Mehmet Reşad'ın padişah olduklarını gördükten sonra hayata gözlerini yumdu. II. Abdulhamid, onun kendi ağabeyi olduğunu tabiatıyla tüm saray gibi biliyordu. Paşa rütbesi alarak 'Zülüflü İsmail Paşa' diye anılan bu talihsiz ağabey, resmen askeri okullar nâzırı gibi uydurma bir unvanla onore edildi. Yaşamını Göztepe'deki bir saraydan farksız köşkünde geçirdi.

Bu üç şahsın ortak bir özelliği Osmanlı hanedanın üyeleri tarafından kendilerine mensupluğu tastik edilmiş kendilerinin Osmanoğlu olduğuna itiraz edilmeyip dikkat çekilmiş ve buna dayanarak hanedanca kayırılmış kişiler olmalarıdır. Onlara yakın bir durumu olan fakat ondan farklı olarak hanedan üyeleri tarafından kendinden kabul edilmeyen aslında bir Osmanlı şehzadesi olduğu yolunda kuvvetli belirtiler olmasına rağmen hanedan üyelerinin kendilerine mensupluğunu reddettiği bir şehzade daha vardır.

Bu şehzade de Sultan 1.İbrahim veya Osmanlı tarihlerindeki adıyla Deli İbrahim denilen Osmanlı padişahının bir cariyeden olan Osman isimli şehzadesidir. Bu şehzadenin diğer yukarıda bahsettiğimiz şehzadelerden farkı kendini Osmanlı hanedanı üyelerine Osmanlı soyundan kabul ettirememesine karşılık tüm Avrupa devletleri yöneticilerine ve hanedan üyelerine bir Osmanlı şehzadesi olarak kabul ettirmiş olmasıdır. Bu şehzade hakkında yukarıda sözünü ettiğimiz kaynak şu bilgiyi vermektedir.

Son olarak Sultan İbrahim'in şehzadesinden bahsetmemiz gerek onun diğerlerinden farkı sarayda doğmuş olmasıdır. : OSMAN, Padre Ottomano da denir, Sultan İbrahim’in Gürcü kökenli cariye Zarife'den olan oğlu. İbrahim'in bu çocuğu, kendinden olan şehzade Mehmet'ten (sonradan Mehmet IV) daha çok sevmesini çekemeyen Turhan Sultan, padişahı sürekli tedirgin etmeye başladı. Bu duruma sinirlenen padişah, bir gün bahçedeki tartışma sırasında şehzade Mehmet'i sarayın mermer havuzuna fırlattı. Güzel cariyeyi padişaha sunan Darüsaade ağası Sümbül Ağa, bu olaydan sonra Turhan Sultan'ın hışmından korkarak evlat edindiği küçük Osman'ı ve Zarife'yi yanına alıp, hacca gitme bahanesiyle saraydan ayrıldı. Gemi, Girit adası açıklarında Venedikli korsanların saldırısına uğradı, Sümbül Ağa öldürüldü; Zarife ile oğlu küçük Osman tutsak edildi. Korsanlar tutsakları Girit'in Venedikli valisine, o da İtalya'ya göndererek papaya armağan etti. Devamı yarın…

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.