güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

DİZİ SERANOMİSİNİN ARDINDAKİ TARİHİ GERÇEKLER

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2020 21:48
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2020 21:48

Değerli Okurlarım,

Yaz dönemi dizi yayınlarına geçen televizyon ekranlarından birisi olan Star televizyonunda Çarşamba akşamı yayınlanan Kalbimin Sultanı isimli dizinin seramonisinin nerelere varabileceğini bilemiyorum. Ama şurası bir gerçek ki televizyon ekranlarında yayınlanan tarihi dizilerin seramonileri çoğunlukla bildiğiniz tarihi anlatımlara uymayan anlatım ve görüntüler içermektedir. Bu yüzden bu tür dizilerin bazı mihraklar tarafından insanımızın tarihi gerçekleri farklı öğrenmesi, farklı tanıması maksadıyla düzenlemelere ve tahriflere uğratılarak oluşturulmuş seramonilere göre seyirciye sunulduğunu düşünmekteyim. Bunu yapanlar belki Osmanlıyı sevdirmek amacıyla bu yaptıkları gerçeğe uymayan düzenlemeleri ve tahrifleri amaçları açısından doğru bulup kendilerini haklı görebilirler. Ne var ki yeni nesillere tarihin gerçek yönüyle yansıtılmasının  daha doğru olacağı, bu yolla oluşturulabilecek tarih bilincinin daha yerinde olacağını düşünmekteyim. Bu amaçladır ki  Kalbimin Sultanı dizisinde konu alınan Sultan 2. Mahmud’un devri olaylarının icraatlarının farklı kaynaklardan da olsa daha gerçekçi ve detaylı anlatımla aktarılmasını gerçekleştirmek istemekteyim. Çünkü 2. Mahmud devri ve icraatları günümüz Türkiyesi icraatları ve olaylarına çok yakın benzeşme göstermektedir. 2. Mahmud da mevcut Osmanlı yönetim sistemini değiştirmiş, bizim yeni terk ettiğimiz kabine sistemini getirmiş, Osmanlı’nın kuruluş devri askeri teşkilatı olan kapı kulu ocakları ve eyalet askeri teşkilatının değiştirilip ücretli askerlik sisteminden vatani görev sistemine dayalı askeri teşkilat diyebileceğimiz bir askeri teşkilata dönüştürülmesinin yaşandığı bir dönem söz konusudur. Bugün ise tam aksine onun zamanında gelen kabine sisteminin terk edilip onun terk ettiği tek adam yönetimine ve onun terk ettiği ücretli askerlik teşkilatının ağırlık kazanmaya başladığı bir dönemi yaşamaktayız. Bu yüzdendir ki 2. Mahmud devrinin çok iyi tanınmasını gerekli görmekteyim. Belki de zaten Kalbimin Sultanı dizisini yayınlayanların amacı da hazırladıkları seramonide bugünkü değişikliklerin gerekliliğine işaret etmek amacıyla değiştirilen sistemin hangi kökene dayandığını vurgulamak istemeleri yatmaktadır. Bu yüzdendir ki bu devrin iyi tanınması padişahın icraatlarının iyi tanınması gerektiğini önemle vurgulamak isterim. İnternet kaynaklarına baktığımızda 2. Mahmud devri olaylarının gerçekleşmesinin dizideki seremoni ile ne oranda uyuştuğunu kontrol ederek dizinin izlenmesinin daha yerinde olacağını düşünmekteyim. İnternet bilgilerinde 2. Mahmud devrinin icraatlarına baktığımızda şu şekilde verildiğini görürüz:

“1.2. II. Mahmud’un Islahat Hakkındaki Düşünceleri ve Sened-i İttifak

Osmanlı Hanedanında reformun ve yenileşmenin ilk işaretleri, XVII. yüzyılın başlarından itibaren Sultan III. Ahmed (1703-1730) dönem 12 reform ve yenileşme hareketini dikkatlice izlersek daha başlangıcından itibaren, askeri meseleler üzerinde önemle durulduğunu görürüz. Hatırlamak gerekir ki Osmanlı devleti her şeyden önce bir askeri devletti ve askeri işleri diğer tüm girişimlerin temeli olarak kabul ediyordu. Bunun yanında, kendi silah ve savunma araç-gereçlerini geliştirmiş olan Avrupa ülkeleri de askeri alanda açık bir şekilde Osmanlının önüne geçmişlerdi. Bu olay, Osmanlı Ordusunun girdiği savaşlarda yenilgiye uğramasıyla açık bir şekilde ortaya çıkmıştı. Ayrıca Osmanlı Devleti kendisine karşı kurulmuş ittifaklara ve yabancıların heveslerine karşı durabilmek için ordusunu ıslah edip güçlendirmek zorundaydı (Zakıa,1999:251).

19. yüzyıla III. Selim’in reform çabalarının bir ayaklanma sonunda başarısızlığa uğramasıyla giren Osmanlı iktidarının başına gelen II. Mahmud (1808- 1839), selefinin “yenilik” ve “değişim” çabalarını sürdürmekte kararlıydı ve bunu toplumun bütün alanlarına yaymaktan başka çare görmüyordu. Bu sebeple II. Mahmud yenilik çabalarını askeri, idari, siyasi, sosyal, kültürel, eğitim, ekonomik ve sağlık alanlarının bütününe yaymaya çalıştı ve adeta her alanda toptan “değişim” hareketini başlatmış oldu (Dursun,1999:584). II. Mahmud, III. Selim’ in niyetlendiği, fakat uygulamaya geçiremediği askerlik dışındaki alanlarda da ıslahatçılığa girişmişti. Bu yüzden II. Mahmud’un ıslahat alanında yeni bir çığır açtığı kabul edilir (Kunt ve Akşin, 2000:93). Kendi görev ve mesleği dışında her işe karışan bir kısım kişilerin padişahları yanıltmaları rüşvete ve kayırıcılığa sebebiyet vermelerinde hep devlet zarar görmüştür. Bütün bunları düzeltmek, hak ve sorumlulukları eşit olarak dağıtmak isteyen, dış düşmanlara karşı ise, dinin ve milletin menfaatine çalışmalar yapmak, eğitilmiş ordular ve donanmalar hazırlamak isteyen padişahlar, böylesine aleyhte tutum ve gayretlerle yenilgiye uğratılmışlardır. İşte böyle olaylar içerisinde bir saltanat süren Sultan II. Mahmud da, devletin kanayan bu yarasına parmak basmak istemiş, nelerin yapılması gerektiğini ciddi bir şekilde ortaya koymuştur (Çabuk,1991:40).

Osmanlı’da reform fikri özellikle askeri alan başta olmak üzere, devletin, diğer tüm alanlarda içine düştüğü acziyetın bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır (Zakia,1999:250). 13 Islahat taraftarı bir Sultan olan II. Mahmud’un Hilafet-saltanat dönemi ıslahatlar açısından iki dönemde ele alınabilir. Birincisi 1826 yılından önceki dönem, diğeri ise 1826’dan sonraki dönemdir (Okumuş,2006:212).Vak’a-i Hayriye öncesi ve sonrası olmak üzere iki kısımda değerlendirilen saltanat döneminin ilk kısmı hazırlık devresini, ikinci kısım ise reformlar devresini teşkil eder. İlk dönemde daima yeniçerilerin tehdidi altında hükümdarlık yapan Sultan Mahmud, ikinci dönemde aldığı radikal kararlar, kurulmasına ön ayak olduğu kurumlar ve köhnemeye başlamış zihniyetlerin değişmesine öncülük yapması ile Türk tarihinin en büyük padişahlarından birisi olarak seçkin yerini almıştır (Özcan,1995:13).

 Sultan, tahttan indirilen III. Selim ile birlikte olduğu günlerde, onunla yaptığı temaslar sonucunda devletin içinde bulunduğu çöküş durumundan kurtarılabilmesi için ıslahata devam edilmesi gerektine inanmıştır. Yaptığı yeniliklerle, bu inançla işe başladığı kanaatini uyandıran Padişah tahta çıktığında, devletin yöneticileri arasındaki kargaşa durulmamıştır. Ancak devletin genel durumu da pek sağlıklı değildir. Padişah ve diğer yöneticiler bu kötü durumun içinden çıkabilmek için bazı tedbirler a1mışlardır (İnce,1999:314).

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.