SON DAKİKA
Hava Durumu

4 HALİFE DEVRİNDEN BAZI HATIRLAMALAR VE HATIRLATMALAR

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2020 21:49

Değerli okurlarım bizler Türk milleti olarak daima 2 şeyi karıştırmaktayız bunu ne Avrupa milletleri nede asya milletleri yapmamakta adeta diğebilirim ki sadece biz Türkler yapmaktayız karıştırdığımız iki şey daha doğrusu iki konu milliyet ve ümmet kavramlarının maiyetidir. Yer yüzünün bütün miletttleri ümmet kavramının milliyet milliyet kavramının ümmet karşılığı olmadığını bilir hemen hemen hiçbir zaman bu iki kavramı kullanmazlar mesela Avrupalılar atıyorum İngilizler kendilerinden bahsederken hiçbir zaman biz hristiyan milletiz demez yahut bir İngiliz kendinden bahsederken yada kendisine sorulduğunda sen nesin dendiğinde ben hristiyanım demez. Hemen göğsünü kabartarak ben ingilizim der. Oysa aynı şeyi biz Türkler yapmayız. Birisi bize sen nesin diye sorsa hemen islamım veya müslümanım tabiri kullanır öyle cevap veririz. Bunun sebebi biz Türklerin din duygumuzla milliyetçilik duygumujzu karıştırıp aynı görmemizdir. Oysa biz bize nesin diye sorulduğunda türküm veya türk dememiz gerekir. Bırakın ingilizi fransızı Araplar bile aynı soru sorulduğunda çoğunlyukla ben arapım demektedir. Zaten bu nedenle olsa gerektir ki Osmanlı devletinde arap milliyetçiliği bile bizim türk milliyetçiliğinden önce başlamıştır. Şunuda vurgulamak isterim ki bizi milli şuurumuzdan milliyetçilik duygumuzdan uzaklaştıran yaşantımız Osmanlı döneminde ki yaşantımız olmuştur. Osmanlı hanedan devleti olduğundan türk milletini milliyetçilik şuurundan uzaklaştırmış türk olduğunu unutturmaya yönelmiştir. Öyle ki Türk milletine etrakı bi ıdrak diye hitap eden yönetim Osmanlı hanedanı olmuştur. Ütün bu çabaların ve benzeri çabaların tesiri ile halkımız bugün Türklüğünden önce İslamlığını tutmakta milliyetçilik dendiğinde İslamlığını dile getirip İslam milletindenim demektedir. Bu yanlış bir dile getiriş yanlış bir ifadedir. Ne tuhaftır ki bugünün Osmanlıcıları da yeni Osmanlıcılar değdiğimiz kitlede aynı amaç peşinde aynı davranış içerisindedir. Bu yüzden halkımızın büyük çoğunluğu Türklüğü yerine İslamlığı övünmektedir. Şüphesiz İslamlık övünülecek bir dindir. Onunla övünürsen araba aceme pakisintanlığa Hintliğe Malezyalıya Afrikalı zenilere karşı bile kendinde bir ayrıcalık göremez kendini onlardan farklı görüp onlara karşı övünemezsin onlara karşı övünebileceğin tek şey milliyetin değil gerçek islamı ugulayıp uygulayamadığın konusu seni onlardan ayırt edebilir. İşte bu konuda tereddütlerim mevuttur. İslamız diye övünürüz ama bırakın hz. Muhammedi 4 halife devrinin ilami yaşantısını bile gösteremez. Aksettiremeyiz çünkü o şahsiyetler olaylar karşısında gerçek islamı davranışları göstermişler bizler ve bizlerden önceki temsilcisi Osmanlıcılar çoğunlukla onların davranışlarını ve hareketlerini gösterememişlerdir. Bugün bizim İslam türk tarihinde dünden bugüne hiçbir zaman görmemiz mümkün olmayan olay ve icraatlerden bahsetmek istemekteyim. Bunun için ilk değinceğim olay hz. Osmanının hilafet döneminde cereyan eden olaydır. Hz. Ömerin şeaadetinden sonra onun vasiyeti üzerine oluşturulan seçiçi krul hz muhammedin damatlarından hz. Osmanı halife seçmiştir. Yaşlı halinde halife olan hz. Osman emeli soyundan yani ebu süfyan sulalesinden bir şahsiyettir. Kendinden önce ki ebu Bekir ve ömer döneminde ki adil ve hakkaniyetli yönetimi gösterememiş onlar laik olana laik olduğu görevi verirken hz. Osman yakınlarını ve emevi soyundan olanları kayırmaya ön planda tutmaya başlamıştır. Bunun neticesi olsa gerektir ki ülkede huzursuzluklar başlamış yüksek sesle tepkiler dile getirilme söz konusu olmuştur. Nitekim bu tür icraatler nedeniyle olduğunu söylenen bir isyanın başlaması söz konusu olmuş 50 küsür kişilik isyancı grubu mısırdan devletin başkenti medineye gelmiştir. Gelen bu grup isteklerini halife osmana iletmişler ondan halifeliği bırakmasını istemiştir. Ordu harpler nedeniyle Medine dışındadır. Görünürde halifeyi koruyacak kuvvet yoktur. Bu nedenle istekleri reddeden halife Osman evine kapanmıştır. Gelen isyancı grup evini kuşsattığın da Medine ileri gelenlerinden bazıları hz. Osmana ya emir emret Medine halkını silahlandıralım bu isyancılarla savaşa çağır savaşalım onları püskürtelim teklifinde bulunmuştur. Gel gör ki hz. Osmanın İslam anlayışının İslam inancının büyüklüğü böyle bir davete onu yanaştırmamıştır. İslam halkı İslamcılarla çarpışmaya çağırıp kendini kurtarmak uğruna Medine halkına yada İslam imsanlardan ölümler olmasın diye İslam kanı dökmesin diye Medine halkını isyancılarla dövüşmeye kendini kurtarmaya çağırmayan hz. Osman hz . ali ve oğulları hz. Hasan ve hz. Hüseyinin büyük gayretlerine rağmen isyancılardan tarafından evinde Kuran okurken şehit edilmiştir. Halkı yardıma çağırmayarak kendini kurtarmak için İslam kanı döktürmeyen İslam halkı birbirine kırdırmak istemeyen hz. Osman böylece amacına ulaşmış İslam halk birbirini kırmamış İslam kanı dökülmemiştir. Sadece hz. Osmanın kanı dökülmüş ülke birliğini bozmamak uğruna kendisi şehitlik mertebesine yükselmiştir. Onun bu davranışının benzerini İslam tarihinde İslam türk tarihinde hele hele osmnlı tarıhin de ve diğer Türk tarihinde görmek mümkün değildir. Yeniçeri isyanıyla karşılaşan 2. Mahmut emri altında bostancılar topçular daha pek çok asker grupları mevcut olmasına rağmen hatta din adamları ümela sınıfı onunla birlikte hareket eden medrese öğrencileri ona yardım ederken sancağı şerifi meydana çıkartıp şeyhül İslam başta olmak üzere din adamları sınıfına tekbir ler getirterek İstanbul halkını yeniçerilerle savaşa davet eğitmiş halkın iştirakı ile yeniçerileri imha edip ocaklarını lav etmiştir. Yerini korumuş ama İstanbul halkından ve yeniçerilerden büyük miktarda can kaybı olmuştur. Büyük miktarda İslam kanı dökülmüştür. Hz. Osmanın tutumu ve 2. mahmuun tutumu kıyaslanırsa ilami açıdan alınacak büyük derleri olduğu ortadadır. Hz.osman ölmüştür. İsyancılar zor kullanarak tehditler yağdırarak onlar vaıtasıyla hz. Aliyi halife olmaya ikna etmişlerdir. Hz. Ali halife olunca ilk karşılaştığı sorun osmanın kanı meslesi olmuştur. Osmanın yakınları ve taraftarları ve emeviler hz. Osmanın katillerinin öldürülmesini istemişlerdir. Hz .ali ise yargılanmalarından yanadır. Onlara sağlamak istediği adil yargılanma ortamı hz. Aliye destek kaybetmiştir. Onun halifeliğine itiraz eden grubu ortaya çıkarmış ve hatta onun adil yargılanma konusunda ki ısrarı onun mühaliflerini arttırmıştır. Öyle ki önce biyat edip halifeliğini onaylıyan esabın önden gelenlerinden bazıları bile mühalifler sınıfına geçmişlerdir. Ama hz. Ali islamiyetin gereği olan adil yargılanma konusun da direnip suçluları hemen idam etme fikrine kendi iktidarını yönlendirecek önemli bir icraat olmasına rağmen yanaşmamış halktan gelen seslere değil hakkın kuranın hükümlerin seslerine kulak vermiştir. İslam halkın sesinin istediğinin değil hakkın gereğini istediklerini yapmayı ön planda tutan bir dindir. Bu nedenle hz. Ali Osman araftarlarının emevilerin isteklerine direnmiş kendi mühalifleri artması pahasına İslami kaiseye uyumay çalışmıştır. Ne tuhafır ki onun bu davranışını hz. Muhammedin eşi hz. Ayşe önde gelen sehabelerden Talha ve subey tarafından onay görmemiş onlarda muhalifler safına geçmişlerdir. Hemen etraflarında asker toplayıp hz. Aliyi hilafetten indirmek için icrate başlamışlardır. Hz. Ali onlara nasiat etmiş durumu anlatsa da onlar topladıkları askerle hz ali üzerine saldırmışlardır. Hz. Muhammed bu olayı önceden görmüş ve olacağını haber vermiştir. Şöyledir ki bir gün Talha ve hz. Alinin de bulunduğu mecliste  talhaya dönen hz Muhammed yah Talha bir gün siz hz. Aliyle karşı karşıya gelecek birbirinize kılıç çekiceksiiniz mahiyetinde beyan etmiştir. Yolunda rivayet vardır. İki ordu karşı karşıya geldiğinde iki taraf hz. Ayşenin üzerinde bulunduğu asker isimli devenin etrafında ciddi çarpışmalar yapmışlardır. Çok can kaybı olmuş çok İslam kanı dökülmüştür. Bu çarpışmalar esnasında hz. Ali hz. Talha ile karşı karşıya gelmişler. Kılıçları birbirleri değdiği sırada hz. Ali talhaya itafen yah Talha farkındamısın hz. Muhammedin geleceğini söylediği günü yaşamaktayız demiştir. Bunu duyan Talha kılıcını atıp atıyla harpden uzaklaşmaya yönelmiştir. Ne var ki ali taraftarlarından atığı okla boğazından vurulup şehit edilmiştir. Üstünlüğü sağlayan hz. Ali esir ettiği hz. Ayşeyi affedip tekrar mekkeye yollanmış devlet başkanı olduğu halde kendisine karşı isyan eden sağ kalan ayşe taratarlarını affetmiş asilerin gömülmeleri konusunda olsun onlara yapılacak törenler konusunda olsun hiçbir dini sınırlamalar getimemiştir.o savaşta ölenlere hain dinsiz gibi beyanlar kullanılmamış her iki taraftan ölenlerde şehit kabul edilmişlerdir. İstese hz. Ali devlet başkanı olduğu gibi din resi olduğundan cemelde ki hz. Ayşe taraftarlarından ölenleri şehit kabul etmediğini belirtir. Namazsız olarak topluca gömdüreblir ki böyle davranış ile o zaman ki İslam dünyasının başın da olan ve İslam dinini çok iyi özümlemiş kuranı çok iyi manalandıran hz. Ali Kuranda bu davranışın aksini gerektiren bir şey olsaydı acaba böyle mi dvranırdı. Bütün bunlardan sonra şunu belirmek isterim ki bir insan veya topluluğa İslam milletindenim demek onun İslamlığı için yeterli değildir. Düşüncesindeyim bence islamım diyen bire veya kitle Kuranı kerim hükümlerine kendinden önce ki İslam büyüklerinin hüküm ve uygulamlarına uyduğu derecede mümlümadır düşüncesindeyim. Umarım islamıx diyen bizler bu konuda tutarlılık gösterir hz. Muhammedin ve 4 halifenin yolunda ilerleriz.   

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.