YARIM AYDINLAR

Kim ne derse desin, günümüz toplumunda “Aydın” dediğimiz kişilerin yerini; tek taraflı düşünen, yargılamayıp kabullenen, bir başka açıdan neredeyse taassuplaşan insan tipleri almaya başladı...

Bu tip kişiler, telkinlerle, görsel ve yazılı medyanın yönlendirmesi ile tek taraflı düşünmeye alıştırılmıştır. Tabii, bunun altında siyasi güçlerin yağlı ballı ulüfelerinin başrolü oynadığını da unutmamak lazım. Onların böyle olmasında bilimsel şüphecilikten yoksun saplantılar, kültürsüzlük, yanlış propagandalara bağımlılık, sorgulayıcı bireylik vasıflarından uzaklaşmalarında, gerçek aydın’ların suçu da az değildir…

Asıl sorun, “Aydın” dediğimiz, daha doğrusu topluma yön verecek kişileri siyasi kulvarda egemen güçlerin egemenliği altına girmeleri, girmemeye çalışanların da gittikçe mücadele güçlerini kaybetmeye başlamalarıdır.

Sonuçta siyasi erkin egemenliği altına giren aydın’ların çoğunluğu “yarı aydın!” Yakıştırmasına uygun bir profile girdiği için, ülkedeki sistem tıkanmıştır.

Bir başka açıdan, yarım aydın özelliği taşıyanlarımız çoğaldıkça, çift yönlü düşünme sistemi, yani sorgulayıcı birey olabilme koşulları da ortadan kalkmaya başlamıştır.

Yarım aydın dediğimiz sınıf, insanımız arasındaki sınıf ayrımını iyice göremediği için, kapatalizmi de sosyalizmi de, bunların getirimini de, siyasi bir kadronun uygulama metodu olarak görmeye başlamıştır. Bu saplantılar içerisinde, burjuvari özenti ile değişim olabileceği İnancı taşımaya başlamışlardır. Halbuki burjuva özgürlüğünün başkalarını sömürebilme özgürlüğü olduğunu, sosyalist özgürlüğün kimseyi sömürülmeme özgürlüğü olduğuna anlamamazlıktan gelmelerinin sıkıntılarından kurtulsalar işler bir nebze de olsa düzelecektir.

Konumuz, “YARIM AYDIN!” olayı ile ilgili olması nedeniyle, sonuçta toplumdaki çok yönlü düşünme bütünselliği içinde, sorgulayıcı, eleştirileri açık, sınıfsal eşitlik ve tam özgür bir toplum eşliğinde, her türlü sömürünün olmadığı yarınlara kavuşmamız için, “YARIM AYDIN” dediğimiz sınıftan kurtulmanın gerekli olduğuna inanıyorum.