Suriyeli bir softa camide vaaz vermiş… İlim kürsüsünün önünde diz çökenlere, “ Ey ümmet-i Muhammet ,Türk kanı helaldir” diye fetva vermiş… Softanın başı bir kat sarıklı , iç yüzü kat sarıklıdır, biliriz…Koltuğunun altında yaldızlı haçlar taşır;kuvvetin önünde süklüm püklüm topraklara kapanır,biliriz.Bunun içindir ki Türk kanını, papazın üfleyip okuduğu şarap gibi içmeye kalkan haçlı softaya şaşmıyoruz. Daha hala, başında mandeter ismiyle yaşayan emperyalist bir devletin uşağıdır…Efendisine hoş görünmek için bu fetvayı neden vermesin? Daha dün Trablus ‘taki ağabeysi, Müslüman kadısı , müstevlisini Müslümanların hamisi diye ilan etmedi mi?
& &
Suriyeli softa , emperyalist kanı helaldir fetvasını veremezdi.Çünkü , topraklarını isğal edenler her şeyden evvel onun dinini , imanını satın alırlar , onun tarihi rolü daima başındaki iktidar uşak olmak , zalimlerin önünde iki büklüm eğilmek , dünyalığını yapmak için , dinini , milletini , toprağını satmaktır.
Bu gün Türk halkının kanını helal gören softa , yarın müstevli generalin arabasında , istiklal isteyen hainlerin kanı helaldir fetvasını da verir.
“Softanın tarihi böyle başlar , böyle biter”
Bu yazı Nazım Hikmet ‘in “ Adsız yazıcı “ ismini kullandığı , 24.04.1937 tarihli “TAN” gazetesinde yayınlanan yazısıdır.
Tarihsel süreçte Arap Dünyasının hiçbir zaman yanımızda olmadığını bildiğimiz halde , halen Arap hayranlığı yapan iktidarın bu tutumu bir türlü anlayamamanın üzüntüsünü hissedemeyenlere örnek olması amacıyla aktarmaya çalıştım.
Ve sonuçta günümüzde yaşadığımız dramatik bir Suriye olayında geldiğimiz süreç…Halen ülkemizde bulunan 4- 4,5 milyon Suriyeliye gösterilen ihtimam ve yine tarihsel geçmişimizde kimlerin dost , kimlerin düşman ayrımcılığını yapamayışımızın başımıza açtığı gaileler…
İşte , küçük bir alıntı. Bundan sonrası sizlerin yorumuna kalmış bir dramatik konu…