EMEKLİ VE FUTBOL

  Sabah yatağından başlama vuruşuyla kalkar, kahvaltıda rafadan yumurta yerine, çocuklarına vereceği harçlıklarla ilk golü yer, eşine harçlık yerine geri pas verir.

  Markete girmeden, kasabın önünden dripling yaparak, alacak ve vereceği erteleyerek, bazı borçları yapılandırma yaparak orta sahaya varır.

  Özellikle otobüs duraklarında şarja maruz kaldığı için, okey oynayacağı öğretmen evine düz koşu yaparak gider.

  Okey masasının gol bölgelerinde etkisizdir. Bazen dokuz kusurlu hareketlerden birini yapar, sonunda kırmızı kart yiyerek oyun dışında kalır. Kırmızı kartın cezası olarak çay paralarını öder.

  Maç sona ermiştir. Otobüs durağına gelir, güzel bir vücut çalışması ile otobüse biner. Yorucu bir günü daha geride bırakmanın rehaveti ile, bayramda alacağı bin liralık bayram ikramiyesi ile nasıl asist yapacağının hayalini kurmaya başlar.

  Eve gelir ve televizyonun karşısında günlük molasına başlar. Birkaç saat içerisinde, seyircisiz bir alemle buluşur.

  Biraz mizahi bir anlatımla emekli birinin bir günlük serüvenini anlatmaya çalıştım. Beceremediğimi bilerek, yazımıza tat katmak için İlhan Demirarslan’ın dizeleri ile “Eyvallah” diyelim.

  “Bu paradır boru değil.

   Peynir gemisi bununla yürür,

   Düdük bununla öter…”

     İYİ BAYRAMLAR