Bazen, anlatmak istediklerini sayfalar dolusu karalama yapıp anlatamazsın. Ama iki mısralık şiir veya iki üç çizgiden oluşan bir karikatür bu isi kolaylaştırır.
Bazen insanın içinden yaşını başını olmanın da zırhına bürünerek; ağır başlı olgun ve ciddi pozda görünme sahteliğine dil çıkarıp, aklından nanik yapmak geçiyor…
Yoksulluk, yolsuzluk, kadın cinayetleri, çocuk yaşta evlenmeler, çeşitli şiddet olayları, çevremizdeki savaşlar ve savaş tamtamları çalan siyasetçiler...
İşte bu ruh hali içerisinde bir şeyler yazmak gerçekten çok zor. Onun için bazen bir yazarımızın dediği gibi;
“Yazı dediğin, azıcık renkli keten helvası gibi olmalı... Karın doyurmasa da, köpük köpük ağzı tatlandırmalı...”
Ne yazık ki eğer şiir yazmayı karikatür çizmeyi beceremeyenlerdensen “nanik!” yapacak duruma da geçemiyorsan, vay haline!..
Bizim gibi yazar geçinenler için tek çare kalıyor. Kendimizi sıkıntıya sokmadan, okuyucunun ağzını tatlandıracak, bazılarına üstü kapalı gönderme yaparak işin içinden sıyrılmanın keyfi ile, Emel Kefeli’nin “Edebiyat Argo İlişkisi” incelemesinden Suat Taşer’in “Abuzettin Bey” şiirini aktarmaya başlıyorsunuz:
“Toriğini çalıştır kaşalot
Gir geçme
Çaparize gelirsin sonra zıngadak
Kasıntından denizler bulanıyor
Bamya tarlası mı sandın dünyayı
Bak atı alan Üsküdar’ı dolanıyor
***
Her gün ağzın dört köşe
Ama çıngırağı çektiğinin resmidir
Kim dedi sana rüzgara karşı işe
***
Asma sakal takma bıyık
Behey ıspanakzade
Bu gidişin sonu karanlık
***
Tenhalarda bocurgat yaparsın
İşin gücün haminto
Bilirim her taşın altında varsın
***
Fazla viraj alıyorsun ağır ol
Eşekten düşmüş karpuza dönersin
Sonra aheste çek kürekleri kendine gel
***
Bu devran böyle kalmaz
İmam kayığı yanaştı mı iskeleye
Gözün yaşına bakan olmaz
***
Baba mirası değildir hayat
Söylemesi benden
İşlet toriğini bay kaşalot
***
1955'te yayınlanmış bir şiir bu. Eğer bu şiir ile birilerine gönderme yapmak isterseniz, dezenformasyon yasası nedeniyle, Abuzettin Beylerin kimler olduğunu bulma işini okuyucuya bırakın.
Esen kalın.