"Yaşam korkusu, ölüm korkusunu da beraberinde getirir. Dolu dolu yaşayan bir kişi her an ölmeye hazırlıklıdır."
Mark Twain'in de dediği gibi; çok iyi yaşayanlar, dolu dolu yaşayanlar, hayattan alabileceği maksimum verimi alanlar ya da almaya çalışanlar, bir fırının önünden geçerken bile ekmek kokusunu fark edip içine çekenler, başını arada bir gökyüzüne kaldırıp gökyüzünü izleyenler, kuşları izleyenler, yani hayatın çok küçük detaylarında, akan giden bir temponun içinde yerdeki bir yavru kediyi görüp, onu sevip, birkaç saniye durup ona bakıp gülümseyenler... Düşünsenize hayatınız böyle.
Tabii ki her saniyesini dolu yaşayamayız ama olabildiğince hücrelerine kadar, içine çekip tüm duyularıyla yaşayanlar zaten doya doya yaşıyor. Yani doyarak yaşıyor. Doyma eylemini her gün, her dakika belki gerçekleştirerek yaşıyor. E böyle insanların "bugün ölsem gam yemem, bugün ölsem gözüm açık gitmez, ben bu hayattan alabileceğimi aldım" deme ihtimali çok daha yüksek, değil mi? Ama hayatını bir gaflet halinde yaşayan, telaşlı yaşayan, hep yarını bekleyen, hep şu olunca mutlu olacağım, bu olunca rahatlayacağım, şuna kavuşunca şöyle hissedeceğim diye pazarlıklı, hesaplı yaşayanlar tabii ki ölmekten daha da korkar.
Çünkü bir şeylerin yarım kalacağını düşünürler. Çünkü planları, hedefleri tam istediği gibi olmamıştır. Çünkü hayattan alacaklıdır. Hayattan alacaklı gibi yaşayanlar, ölümden ekstra korkar. Çünkü yarım kalır hikayeleri. Yarım kalacağı için de ondan korkarlar ama hayatı dolu yaşayanlar hayattan alacaklı gibi değil de aksine borçlu gibi yaşayanlar, yani mutlu olmalıyım, hayatın bana verdiğini ona geri vermeliyim, yaşayarak, şükrederek, nefes alarak, fark ederek geri vermeliyim, bu bir ahde vefadır diyenler, böyle görenler ölümden daha az korkar. İstisnalar olabilmekle birlikte ölümden o kadar korkmazlar. Çünkü derler ki; "geldim, yaşadım, gördüm, işte gidiyorum." O yüzden bu söz kaç yıl önce söylenmiş ama insan gerçeğini, insanoğlunun gerçeğini o kadar net, o kadar güzel bir şekilde ortaya koymuş ki bakın yıl 2024 ama hala aynı şeyleri yaşıyoruz.
Hayatın küçük detaylarını doya doya yaşayanlar, hep şükür halinde olanlar, hep farkındalıkta olanlar, zaten bugün gitsem gam yemem, göreceğimi görüyorum, doyacağımı da doydum diye düşünüyorlar ki bu da onları hayata daha çok bağlıyor. O zaman ölümden korkmamanız için bize bahşedilmiş bir hayat, her gün yeni şans, yeni bakış açısı, yeni donanımlar, yeni mucizeler, evet belki yeni dertler, belki yeni üzüntüler ama bilmediğimiz yepyeni bir güne uyandığımız, yeni fırsatlar, yeni şanslar olarak görürsek, emin olun ölümden bu kadar korkmayacağız. Her anını yaşadığınız, saniyeleri hissettiğiniz, huzurlu güzel günleriniz olsun.
İyi haftalar dilerim. Sevgilerimle...