SON DAKİKA
Hava Durumu

Mimar Sinan ve Eserlerine Sahip Çıkmak Zordur

Yazının Giriş Tarihi: 06.04.2023 00:07
Yazının Güncellenme Tarihi: 05.04.2023 16:21

Bugün medyada yaptıkları beyanlarla ünlü Osmanlı Mimarı koca Sinan yahut Mimar Sinan denilen büyük ustaya ve eserlerine sahip çıkacaklarını dile getirenler ve şakşakçıları medyadan gördüğümüz kadarıyla halkımızdan bazı kesimlerce bol bol beğeni toplamakta alkış almaktadırlar. Biz Türk milleti olarak “çek” “çak”lı lafları oldum olası severiz. Bunları bol bol kullananların peşine takılır. Onları destekler her kullandıklarında da onları alkışlayarak yeri göğü inletiriz. Söylediklerini nasıl yaparlar yapabilirler mi? Yaparlarsa ne kazanırız. Yaptıklarında ne kaybederiz. Hiç düşünmez sadece alkışlamakla kalmaz yapmaları için gerekli izin ve desteği düşünmeden vermeyi mahsurlu görmeyiz. Bunu yaparken de onların geçmişte yaptıklarını doğru dürüst değerlendirmeyiz.

Yaşantımız ve tarihimiz bunun pek çok örnekleriyle doludur. “çek” çak”lara dayanarak destek verdiğimiz bir sürü anayasamız mevcuttur. Nitekim 1961 anayasamızda 1982 anayasamızda bu tür icraatların tipik örneği olmuştur. Bu anayasaları önce referandumla onaylamış sonra da değişmesini isteyen yine bizler olmuşuzdur. Şimdi yukarıda sözünü ettiğim şekilde Mimar Sinan’a sahip çıkmalıyız beyanlarına sahip çıkan, alkışlayan şak şakçılara sormak isterim. Mimar Sinan’ın nesine sahip çıkılacaktır. Hiç düşündünüz mü? Mimar Sinan Osmanlı ülkesinin o zaman ki coğrafyasında hangi eserlerinin ayakta olduğu yolun da bilginiz var mı? Bu eserlere sahip çıkmak için neler yapılması ne kadar harcama yapılması gerektiği yolun da bilgilerimiz mevcut mu ki büyük olasılıkla bu konuda ki bilgilerin Mimar Sinan’a sahip çıkacağız diyenlerin elinde dahi olmadığı düşüncesindeyim.

Hal böyle olduğu halde siz neyi alkışlamaktasınız? Kaldı ki bu beyanı yapanların beyanı o kadar geniş kapsamlıdır ki sadece Mimar Sinan’ın eserlerini değil eserlerinin bulunduğu çevrenin de korunmasını sahip çıkılmasını içeren sözler ve işaretler ortaya koyduğunu da göremediklerini alkışların da bu geniş kapsamın farkında bile olmadıklarını düşünmekteyim. Sözün kısası Mimar Sinan’a sahip çıkacağız diyen beyan sahipleri Mimar Sinan’ın eserlerini onun yaptığı günün şekli ve çevresel görünümüyle dirilteceğiz buna ters düşen Mimari unsurları ortadan kaldıracağız demektedirler kanaatindeyim. Bence bu beyan gerçekleşmesi imkansız bir beyandır.

Başta İstanbul olmak üzere Osmanlı mülkündeki Sinan eserlerinin yapıldıkları günü ve görüntüsü çevre görüntüsüne getirmek için devletimizin bütçesi siyasal ve yönetsel gücü yetmeyecek durumdadır düşüncesindeyim. Onlar bu imkansızlığı çıkarları icabı dile getirirken şakşakçılar kendi özel durumları gereği açıklamakta mahsur görmemektedirler. Ama hiç kimse aklıselim vatandaşımızın bu sözlere inanmasını beklememesi lazımdır.

Çünkü ne İstanbul’un, ne Bursa’nın, ne Edirne’nin Osmanlı dönemi görünümlerine döndürülmesi mümkün değildir. Kaldı ki son 14 yıllık inşaat faaliyetleri ülkemizi Osmanlı dönemi görünümünden uzaklaştıran faaliyetlerin uzaklaşmanın en bariz yapıldığı dönem olduğu da ortadadır. Hele İstanbul inşaat ve yapılaşma açısından görülen çevre bozulmasın da Mimar Sinan’a sahip çıkacağız diyen zihniyetin adeta en yüksek seviyesini yaşanan bir saha ve dönem olduğu da unutulmamalıdır. Doğrusu bu şartlar dahilinde Mimar Sinan’a sahip çıkacağız beyanı verip söz verenleri beyanlarına ve sözlerine nasıl sahip çıkacakları kafalarda soru yaratacak bir durumdur. Aynı beyan sahipleri beyanlarında yıllardır bilinen bir gerçeğe değinilmiştir.

Mimar Sinan’ın kafatasının kabrinde olmadığı 1945 yılında yapılan bir araştırma nedeniyle açılan kabrinden alınan kafatasının bir daha yerine konulmadığı doğrudur. O zamandan bu zamana nerede olunduğu bir türlü bulunamayan bu kafatasını yerine koyacaklarını bunun için gerekli araştırmaları yapacaklarını söyleyen bu beyan sahibi bu sözü neye dayanarak vermektedir. İnsanın kafasında uyanan şu sorular cevap beklemektedir. Bu beyanların veya beyan sahiplerinin gücünü aldığı çevre Mimar Sinan’ın kafatasının nerede olduğunu bilmekte midir? Acaba bu kafatasını bu zihniyet kasıtlı olarak araştırma için alan grubu suçlamak maksatlıyla saklamış olabilir mi? daha vahimi bir takım harekatı icraata dökebilmek için bu kafatasını elinde bulunduranları bildiği halde gerekli makam ve mercilere bildirmeyerek onlara yardımcı olmuş olabilir mi? bu tarz soruları daha da çoğaltmak imkan dahilin de olabilir. Çünkü böyle bilgiler elinde olmasa yahut elde edebileceği bilgilerden emin olmasa bu konuda vaatlerde bulunması imkansızdır düşüncesindeyim.

Bütün bu faraziyelerin geçersiz olması halinde mimar Sinan’ın kafatasını yerine koyacağım onu kabrinde başsız yatırmayacağım diye konuşan kişinin bence yapacağı tek şey vardır. Herhangi bir kafatasının mimar Sinan’ın kafatasıdır diyerek o kabre koymaktan ibaret olabilir kanaatindeyim. Buna itiraz edenlerin vereceği cevapta bence hazırdır. Nasrettin hoca misali Mimar Sinan’ın kafatası değildir. Diyorsun o halde ispatla diyerek karşısında ki kendi itirazını ispatlamasını istemekle geçiştirmeye çalışması mümkündür. Devam edecek…

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.