güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

ATATÜRKÜ YAŞATMAK

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2020 21:48
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2020 21:48

                Değerli okurlarım, Bugün 10 Kasım, bundan 80 yıl önce Ulu önder Mustafa Kemal fani vücuduyla aramızdan ayrılmış ve yaşanan belirli aşamalar neticesinde Türk milletinin kendisi için hazırladığı abidevi mezar Anıtkabire yerleştirilerek Türk milleti nezlindeki manevi yaşamına başlamıştır.  Bu nedenle Mustafa Kemal Türk milleti açısından hiçbir zaman ölmemiştir. Hakkında yapılan anma programlarında özellikle askeriyedeki anma programında ismi geçtiğinde içimizde veya aramızda şeklindeki toplu cevaplar yad edilerek manevi yaşamı anma programına katılanlar tarafından hep birlikte tehid edilmektedir. Mustafa Kemal manevi yaşamını sürdürmek için bizlere milletine ardından pek çok eserde bırakmıştır. Özellikle yazılı olarak bıraktığı nutuk isimli eseri ve bizzat kaleme aldığı yazılı başka kitaplar yanında bize bıraktığı Türkiye Cumhuriyeti devleti rejimi ve pek çok inkilabı onun armanı eserleri olarak onun manevi yaşamının sürdüğünü bize tehid etmektedir. Hatırlatmak isterim dinimize göre 3 tür insanın Amel defteri kapanmaz 1.si geride hayırlı evlat bırakanlar 2.si geride topluma faydalı eser bırakanlar ki buna okullar, kitaplar da dahil olma üzere kurumlar bırakanlar söz konusu demektir. 3. Olarak meyve ağacı bırakanlar bu ölçüyü esas alırsak Mustafa Kemal bedeni olarak öldüğünde bu 3 kısasa uygun eserler bırakmış şahsiyettir.  Çünkü Atatürk sıfatıyla ondan sonraki Türk Cumhuriyetinin bütün evlatları onun evladı sayılabilecek özelliktedir. Nasıl evlatlıklar manevi açıdan evlatsa Türkiye cumhuriyetinin Atatürk zamanında yetişen nesiller onun evlatlarıdır düşüncesindeyim. Başta Türkiye Cumhuriyeti olmak üzere Türk devleti ve bu devleti oluşturan bu teşkilat yapılan tüm bina ve kuruluşlar onun eseridir. Öyleyse Mustafa Kemal geride bıraktığı bu 3 kısasa uygun eserler manevi açıda aramızda yaşıyor demektir. Mustafa Kemalin manevi açıdan yaşaması sadece eserlerinin devamıyla değildir. Çünkü Mustafa Kemalin koyduğu ilkeler, yaptığı inkılaplar, getirdiğini yenilikler ve ortaya koyduğu fikirlerle yaşamaktadır. Bir bireyin fikirleri yaşıyorsa hakim olan anlayışa, inanca göre o birey manevi açıdan ölmemiş yaşıyor demektir. Nasıl din ortaya koyan Peygamberler koydukları din ile din geçerliliğini koyduğu sürece yaşıyorsa nasıl nazariyat sahibi şahsiyetler ortaya koyduğu nazariyeler teoriler geçerliliğini koruduğu sürece manevi açıdan yaşıyorsa Mustafa Kemalde fikirleri yaşatıldığı sürece yaşıyor demektir. İşte bu nedenle diyorum ki Mustafa Kemalin bedensel ölümümün gerçekleştiği 1 Kasım gününde onu anarken onu yad ederken onun manevi açıdan aramızda yaşamasını ortaya koymak devam ettirmek istiyorsak onun fikirlerini ilke ve inkılaplarını yaşatmak, devam ettirmek onun düşmanlarını o düşmanları hedefine varmasını ortadan kaldırmamız şarttır. Bunu gerçekleştirmek için gerektiğinde Mustafa Kemalin gençliğe hitabesinde söylediği gibi damarlarımızdaki kanımıza dayanarak onu dökmek pahasına bile olsa mücadele etmemiz, mücadeleden kaçınmamız şarttır. Mustafa Kemali yaşatmak istiyorsak öncelikle Cumhuriyet rejimini Türkiye Büyük Millet Meclisinin laikliği parlamenter sistemi kuvvetler ayrılığı prensibini kabul eden Cumhuriyet rejimimizi mutlaka sürdürmeli onu ayakta tutmalıyız. Ülkemiz toprağından, ülkemiz toprağı sayılan her karış topraktan taviz vermemeli bu toprakları başka birilerine peşkeş çekmekten uzak durmalıyız. Sözün kısası Mustafa Kemali yaşatmak demenin bugünkü rejimimizi bugünkü vatan topraklarımızı korumak demek olduğunu kavramalı her zemin ve zamanda buna sahip çıkmalı buna karşı çıkanlar kim olursa olsun onlarla önce hukuk ölçüsünde ama gerektiğinde silahlı mücadelede bulunmaktan kaçınmamamız gerektiğini hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamalıyız. Şurasını da unutmamalıyız ki Ülke topraklarımız üzerinde federasyon şeklinde bir rejimin hilafet şeklinde yahut seryat devleti şeklinde teokratik rejimlerin yahut bir sınıfın hakimiyetine dayalı rejimlerin faşizm, kominizm, diktatörlük, başkanlık rejimleri gibi rejimlerin kurulmasına onay ve imkan vermememizin Mustafa Kemali manevi açıdan yaşatmak için şart olduğunu unutmamalıyız. Eğer bunları yapmazsak her 10 Kasımda Mustafa Kemali yad etsekte hatta yıl içinde pek çok defalar yad etsekte Mustafa Kemali ölüme mahkum ettiğimizi elimizle öldürmeye yöneldiğimiz kısaca onu manevi açıdan yok edeceğimizi unutmamalıyız. Onu yaşatmak için önemli icraatlardan biriside seçimlerden Cumhuriyete düşman başka rejimler getirmek peşinde koşanları oylarımızla destekleyip onları iş başına getirmek iktidar sahibi yapmak olduğunu da unutmamalıyız. 10 Kasım günü dolayısıyla Mustafa Kemali andığımız bugünde Mustafa Kemalin gençliğe hitabesiyle Cumhuriyeti korumak görevi verdiği gençliğe ve onların oluşturduğu Türk ordusu ve Türk milletine önemle vurgulamak isterim ki laik, parlamenter kuvvetler ilkesine dayalı Cumhuriyet rejimi ile yönetilen bir Türkiye devletini devam ettirmek ve bunun üzerinde yaşayan Türk milletini ilelebet yaşatmak görevini mutlaka yerine getirmek mecburiyetleri vardır. Bu her fırsatta Mustafa kemale verdikler gençlik sözü ve andının onlara yüklediği görevdir. Umarım dış mihrakların vaat ettikleri çıkarlara onların iç işbirlikçilerinin özellikle kışkırttıkları Türk milliyetçiliği karşıtı Milliyetçilik iddiasındaki ve ümmetçilik fikri peşindeki iş birlikçilerine kanıp, onlara katılıp onları iş başına getirerek görevlerinde suistimal yapmazlar. Böyle bir gençlik ordu ve milletin Mustafa Kemal’in manevi yaşamını sürdürmesi kısacası Türkiye Cumhuriyeti devletini ve Türkiye devletinin rejimi olan Cumhuriyet rejiminin ilelebet devamını sağlamak olacağını bir kez daha hatırlatırken Mustafa Kemal’i yaşatmanın her yönüyle her şeyi ile ona sahip çıkıp onu ve eserlerini koruyup devam ettirmek olduğunu bir kez daha hatırlatırım. Onun aramızdan ayrılışının 80. Yıl dönümünü yaşarken onu anmanın temelin onun anıtlarına, Anıtkabirine çelenk koymak ona saygı duruşunda durmaktan daha ziyade onun fikirlerini ilke ve inkılaplarını yaşatmak olduğunu vurgulamak isterim. Ona tanrıdan rahmet dilerken onun varisi olarak belirttiği Türk gençliği başta olmak üzere Türk silahlı kuvvetlerine ve Türk milletine ona ve onun eseri olan devlet ve cumhuriyetine sahip çıkarak Mustafa Kemali manevi açıdan ilelebet yaşatmalarını vurgulamak isterim.

Sözlerime nihayet verirken şunu hatırlatmak isterim ki başta ümmetçiler olmak üzere Atatürkçülük ve Cumhuriyetçilik, laiklik karşıtları Türk gençliğine ve Türk toplumuna Mustafa Kemal'i unutturmak için onu ikinci plana iterek Hz. Muhammed ile kıyaslama yoluna gitmektedirler. Bu kitle bireyleri Kemalist gördükleri veya Kemalist düşündükleri kimselere Mustafa Kemal'i mi çok seviyorsun Hz. Muhammed'i mi? Sorusunu yöneltmekte, karşısındaki bireyi dini baskı ile Mustafa Kemal'i reddetmeye Hz. Muhammed sevgisi ile kıyaslatarak Mustafa Kemal sevgisini ikinci plana itip unutturmaya çalıştıkları görülmektedir. Bu kıyaslamayla Mustafa Kemal sevgisini bireylerden ve dolayısıyla toplumumuzdan kaldırmaya çalıştıklarını görmekteyiz. Merak etmekteyim acaba bu soru sahipleri Cumhurbaşkanımızı kastederek onun Allah'ın bütün özelliklerine sahip olduğunu, yine Cumhurbaşkanımızı kastederek onun isteklerine karşı gelmenin kabaca Allah'ın isteklerine karşı gelmek olduğunu ona değmenin bile ibadet olduğunu söyleyenlere Cumhurbaşkanımızı mı Hz. Muhammed'i mi daha çok seviyorsun şeklinde bir soruya acaba muhatap bırakmakta mıdırlar. Eğer sormuyorlarsa bu sonunculara söz konusu soruyu sormayıp sadece Kemalistlere, Cumhuriyetçilere yukarıda zikrettiğim soruyu sormalarının amacı nedir? Bu tür sorulara muhatap olan bireylerin Hz. Muhammed sevgisi ile Mustafa Kemal sevgisinin kıyaslanamayacak şekilde farklı sevgiler olduğunu unutmayıp bu soruyu soranları karşılarından kovup, onların amaçlarına alet olmamalarını ümit ederim. Salavatı şerifeyle andığımız Hz. Muhammed'i sevmenin İslam dini gereği Mustafa Kemal'i sevmenin Türk olmak Atatürkçü olmak açısından gerekli olduğunu unutmamamız gerekir. Ama bu iki sevgi birbiri ile çatışmadan pekala bireyin kalbinde ve beyninde yaşaması mümkündür. Bu nedenle her ikisini de sevip analım, kalbimizde yaşatalım. Ve şunu unutmayalım ki Mustafa Kemal'i sevip anmak, yaşatmak kişiyi Hz. Muhammed karşıtı yahut İslam düşmanı yapmaz. Aslında İslam olmak Hz. Muhammed'i sevmekte kişiyi Atatürkçü veya Kemalist olmaktan uzaklaştırmaması gereken bir durumdur. Bu nedenle çekinmeden Mustafa Kemal'i sevelim, Kemalizmi ve Atatürk'ü benimseyip, kalbimizde yaşatalım. 10 Kasım Atatürk'ün fani hayata geçişinin değil ebedi hayata geçişinin başlangıcıdır. Atatürk'ü yaşatmak için Atatürkçülüğü yaşatmak ve Atatürkçü olmak şarttır. Bu hiç bir şeye engel olmadığı gibi hiç bir şey de bunu engellememelidir düşüncesindeyim.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.