Daha önce yazdım. Ben yazmaktan bıktım, bazıları yazımın içeriğini, ne anlama geldiğini anlamamaktan bıkkınlık getirdi ki, “yahu hocam, falan gün köşende işlediğin konun meali ne?” diye soruyorlar. Halbuki benim yazılarım sade ve anlamı ilk paragrafında bile “ben buyum” diye sırıtıyor.
Bakın, bugün sizlere “Psikolojik harekat”a bir örnek aktaracağım. Ali Rıza Özdemir bu konuda çok güzel bir örnek vermiş. Bazı bölümleri atlayarak aktarıyorum.
“Diyelim bir haber okudunuz: “Ay'da Petrol var! Petrolün oluşması için bitkilerin fosilleşmesi gerekmekte... Ay'da bitki olmadığına göre, Ay'da petrol de yoktur. Ama siz, Ay'da petrol olduğuna toplumu inandırmak istiyorsanız, bunda da çıkarınız varsa “Psikolojik harekât” başlatırsınız.
Önce bazı uzmanlar, “Ay hakkında bilinenlerin yeterli olmadığını, Ay'daki petrol kaynaklarının dünyamız için yeni bir kaynak olduğunu” yazarlar. Bu kaynaklara dayanarak gazeteler, televizyonlar haber üretir, sempozyumlar düzenlenir.
İnsanlar, “Eyvah, yarın petrol biterse biz ne yaparız, neyle ısınırız, arabalarımızı nasıl kullanırız?” endişesine, hatta korkusuna kapılırlar. Bu sırada Ay'da petrol bulunması ihtimalinin yüksek olduğunu belirten bilimsel görüşler iyice güçlenir.
“Ay'da petrol yok!” diyenlere karşı kampanya açılır, hatta bu görüşlere “Ambargo” konur.
Televizyonlarda açık oturumlar düzenlenir. Oturumlara Ay'da petrol var!” diyen ve bu konuyu çok iyi savunan beş kişi çıkarılır. Ara sıra bu adamlara karşı muhalefet eden bir kişi de, demokrasi adına bu beş kişiye yanıt vermesi için bir senaryo uygulamasına çalışılır.
Televizyon dizileri, açık oturumlar, yazılı ve görsel basının en tanınmış simaları, çıkar uğruna rollerini bir güzel oynarlar.
Artık, Ay'da petrol olduğuna inanmayanlar bile, “Tamam, Ay'da petrol var. Eğer aranacaksa biz arayalım, ama onurumuzla arayalım!” noktasına gelirler.
İşte bu noktada “Ay'da petrol var!” palavrası kazanmıştır. Artık muhalefet eden ya kalmamış yahut da muhalefet sessizleşmiştir!”
Evet, Ay'da petrol hikâyesi böyle. Şimdi, buraya kadar anlaşılmayacak bir şey yok. Peki, bu hikayenin sonunu getirmeyecek miyiz?
Burada alacağız Kürt sorunundaki “çözüm paketini” koyacağız bu hikayenin sonuna...
Bu sonuç olmadı derseniz, bu hikayenin sonuna, her gün bangır bangır demokratik bezirganlığı yapanların, yasaklı uygulamalarını nasıl becerdiklerindeki maharetlerin çalışmalarına bakacaksınız.
Ve şöyle diyeceksiniz.
"Demek ki, “PSİKOLOJİK HAREKAT” buymuş. Demek ki, siyasette böyle şeyler mübahmış...