DİL BAYRAMI

   26 Eylül’ü Dil Bayramı olarak kutladığımızı hepiniz biliyorsunuzdur!

   Uygarlık, o ülkenin dil olgunluğu ile ölçülmektedir.Dil,vatan,bayrak gibi,bizi ulus olma yüceliğine ulaştıran değerlerin başında gelir.Ünlü filozof Konfüçyüs’e soruyorlar:”Bir ülkeyi yönetmeye çağrılsaydınız ilk iş ne olurdu?”Büyük düşünür şöyle cevap veriyor:”Hiç şüphesiz dili gözden geçirmekle işe başlardım.”der.Soru soranların hayret dolu bakışlarını görünce de konuşmasını şöyle sürdürür:”Dil kusurlu olursa kelimeler düşünceyi iyi anlatamaz.Düşünce iyi anlatılmazsa,yapılması gereken şeyler doğru dürüst yapılamaz.Ödevler gereği gibi yapılmazsa,TÖRE VE KÜLTÜR bozulur.Töre ve kültür bozulursa ,ADALET yanlış yola sapar.Adalet yoldan çıkarsa,şaşkınlık içine düşen halk, ne yapacağını,işin nereye varacağını bilmez.İşte bunun içindir ki,hiç bir şey DİL kadar önemli değildir.”

  Dilimizin önemini,zenginliğini,güzelliğini anlatmak ve korumak için,Atatürk’ümüzün Türk Dil ve Tarih Kurumunu kurdu.Yalnız bugün için gelinen sonuç, maalesef hüsran verici…

  Konunun bilimsel yanını,kısacası günümüz Türkiye’sinde dilimize ne kadar sahip çıkıldığı,dilimiz üzerinde oynanan oyunları zaman zaman açıklamaya çalışıyoruz.Bugün bu konulara girmek istemiyorum.Zira ne türlü bayram olursa olsun bayram neşe ve güzellik demektir diye düşünüyorum.Bu nedenle de ,”DİL” ile ilgili fıkramızı anlatarak ,DİL BAYRAMINIZ kutlu olsun diyelim…

  DİL MESELESİ

  İki Karadenizli yol kenarında yürürken  bir otomobil yanaştı yanlarına.İçinde iki turist vardı.Sordular:

  -Do yu spik İngiliş?

  -No,dedi Temel.

  -Par le vu Fransez?

Temel’le İlyas birbirlerine baktılar.

  Okey,sprenzi Doye?

Temel’le İlyas dudak büktüler.Ümidi kesen turistler arabalarını gazlayıp gittiler.Bunun üzerine Temel,İlyas’a döndü:

  -Ula İlyas,artık yeni bir dil öğrenmemizin zamanı geldi da.

  -Ne lüzumu var oğlum,bak herifler üç dil konuştular,dertlerinu anlatabilduler mu?