Hayatımız güncellikler içerisinde, güncellikler ise çarpık aynaların içerisinde, aynalar ise siyasilerin kurduğu bozuk düzenin sahne gösteriminde...
"Aynalar" yalan söylemez derler ama bizim çarpık düzenin aynaları çarpık olduğundan, çarpık insanlarımız bir başka türlü görünür bu aynalarda...
Ulusal çıkarlar açısından yapılan diplomatik temalar sonunda, bugüne kadar milliyetçilik heyecanı ile neleri verip, neleri kazandığımızı çarpık aynalar kendilerine özgü bir şekilde gösterime sunduğu için sonuçlardaki çarpıklıklar bir türlü doğru dürüst anlaşılamamış olmanın sıkıntıları sürmektedir...
Orhan Veli’nin bir çevirisinde olduğu gibi; "Evet, bu dünya tatsız, ya da öteki palavra/Boyun eğmişim kadere, yaşayarak bedbin..."
Kadere boyun eğmişliğin kabullenilmesi ile bugüne kadar neler alınıp neler verildiğini, çarpık aynaların çarpık insanları neden heybetli gösterdiğinin sorgulanmadan, "Yaşasın vatan, şehitler ölmez, vatan bölünmez" diye diye kadercilik oyunu ile gelmişiz bugünlere...
Halkı, vartanı, hukuku, demokrasiyi, özgürlüğü, kalkınmayı düşünüleceği yerde, başımızda olanların, çarpık aynalardaki gösterimine takılıp kalmışız...
Her fırsatta bizlerin refahı, mutluluğu ve geleceğimiz için çalıştıklarını söyleyenlere inanmışız. Mutlu gelecek vaat edenlerin yalan söylediğini bize seyrettirilen çarpık aynalardan fark etsek de, bunun aynaların çarpıklığına yorumlamışız. Bazen de kadercilik oyunumuz nedeniyle, hamasi nutuk atanları çok büyütmüşüz gözümüzde...
Geç de olsa, çarpık düzenin yaratıcılarının çarpık aynalardaki görmek istemiyoruz. Artık görmek istediklerimizi, istediğimiz biçimde gösteren çarpık olmayan aynalara bakarak görmek istiyoruz...