Komşuluk, Türk kültür hayatının ve toplum yapısının önemli bir unsurudur. Gündelik hayatın işleyişinde en çok ihtiyaç duyulan insanların birbirine komşu olmasıdır. Fakat günümüzde toplumun birçok ferdi bu konuda aynı düşüncede olmamakla beraber, birbirlerine eski yaşanmışlıklar da olduğu gibi davranmamaktadır. Eskiden insanlar birbirlerine duyduğu güvenden dolayı birçok kez kapısına kilit vurmamış ve birbirlerini ziyaret ederek neşeli sevinçli bir muhabbetle çaylarını yudumlarken, bir yandan da ziyarete giden komşusu gözlemleyip ihtiyacı olan bir şey varsa gidermeye çalışmıştır. “Erdemli davranışlar, komşuluğu pek iyi kılar. Bir kimse erdemin egemen olduğu bir yerde kalmak istemezse, o kimse akıllı kabul edilebilir mi?” (Konfüçyus) Maalesef eski yaşanmışlıkların birçoğu tarihe karışmıştır.
Özellikle apartmanda komşu olmak çok düşük bir ihtimal taşımaktadır. Eskiden ışığı yanan evler olunca karşı komşusu kendini emniyete alırdı. Korkmaz ve kendini yalnız hissetmezdi. Bazlama, börek, çörek gibi bazı yiyeceklerin kokusu tüm mahalleyi sardığında herkese ikram edilir ve böylelikle sanki bir arada ikram edilen lezzetleri birlikte tatma hissiyatı verirdi. Yaşamdan alınan haz çok başkaydı. Hüzün, mutluluk, başarı, üzüntü, kaygı ( v.s) Tüm duyguları bir arada paylaşılır ve yaşanırdı. Türkiye’nin her karış toprağında komşuluk adına iz bırakan güzel yaşanmışlıklar vardır.
Günümüzde hızlı şehirleşmenin, şehir yapılaşmasının ve değişen iş hayatının komşuluk ilişkilerini olumsuz yönde etkilediği görülmektedir. Aynı apartmanda yaşayıp fakat birbirlerini tanımayan birçok komşular var olmaktadır. Yardımlaşma, dayanışma, beraberlik içinde yaşam sürmemekte ve zor bir durumda kapıyı çalıp “Merhaba” diyerek selam veren, ayrıca komşusu uzak bir yere seyahat ediyorsa anahtarını vererek, herhangi bir durumda yardımcı olan komşulara çok düşük bir ihtimalle rastlanmaktadır. Ne oldu bizi biz yapan gerçek yaşanmışlıklara... Hayatımızı anlamlaştıran ve her zorlukta yardım eli uzatan insanlığımıza...
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v); “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” buyurmuştur. Pekâlâ biz neden görmezden duymazdan geliyoruz. İhtiyacı olan en yakın komşumuza selam vererek yardım eli uzatmıyoruz. Eskisi gibi kurduğumuz sevgi bağını bir anda koparıp atmayı tercih ediyoruz ve adeta kendi benliğimizi yitiriyoruz. Bu duruma engel olan sadece insanlığımız değil! Bizi bu hale getiren teknolojininde büyük payı vardır. Evet, yanlış duymadınız teknoloji. Nedeni çok açık televizyon, tablet, telefon birçok uygulama ile bir aradayız. Beraber muhabbet için toplanılsa dahi, herkesin elinde bir telefon muhakkak bulunuyor. Maalesef genellikle insanlar bunun farkına varmadan yaşamlarını sürmeye devam ediyor.
İşin en ilginç yanı eski yaşanmışlığı bilen ve yaşayan köklü bir aile dahi bu duruma uyum sağlıyor. “Eskiden” diye adlandırdığımız onca güzel yaşanmışlık mazide bırakılmış, köklü bir ailede bile anı hatıra olarak yer almıştır. Bu duruma el koyarak eski yaşanmışlığın hatıralarını anlatmak yerine, komşu ilişkilerinde bu yaşanmışlığı devam ettirerek, örnek bir aile tablosu çizip komşu ilişkilerini yaptığımız davranışlarla, birçok insana anlatarak örnek olmak daha doğru değil mi?
Esenlikle kalın...