güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

Yakınlarını Zehirleten Osmanlı Halifeleri

Yazının Giriş Tarihi: 15.06.2022 00:04
Yazının Güncellenme Tarihi: 15.06.2022 12:01

Yavuz Sultan Selim’in halifelik makamı özelliklerine ters düşen bir icraatı da savaştığı İslam ülkesindeki toprakları yağmalatması özellikle Mısır topraklarında yaptığı yağma ve talan neticesinde büyük gelir elde edip İstanbul’a getirmesidir.

Şahsi düşünceme göre İslam halifesi olmayı hedefleyen bir şahsiyetin savaşmayan Mısır halkının ordu dışında kalan Mısır halkının elindeki malı yağmalaması olmuştur. Mısır yağması o kadar büyük olmuştur ki o sefer ve sonrası yağmadan elde edilen altın ve gümüş miktarı hazineye alındığında en üst seviyeye varmıştır. Osmanlı hazinesi bir daha hiçbir zaman bu derece altın ve gümüşle dolmamıştır.

Bu yüzden Yavuz Sultan Selim Osmanlı hazinesi bir daha benim kadar altın ve gümüşle dolduran padişah gelene kadar benim mührümle açılıp kapansın fermanını ortaya atmış ve bu derece savaş getirisi bir daha hiçbir zaman elde edilemediğinden Osmanlı devleti yıkılana kadar maliye açılış ve kapanışları ile ilgili işlemlerde hep onun mührü kullanılmıştır.

Yavuz Sultan Selim hakkında söylenebilecek bir başka özelliği de onun sarayında ilişkide bulunduğu cariyelerinden birini hamile olduğunu bile bile saray dışına rivayetlere göre devlet görevlilerinden birine eş olarak verdiği söylentisidir. Eğer bu söylenti doğruysa doğacak çocuğun Yavuz’dan olmasına karşılık ona sahip çıkmaması oldukça ters görülebilecek bir icraattır.

Bütün bu özelliklerine binaen Yavuz’u yakınlarını zehirleten halifeler arasında saymamızın en önemli sebebi babası 2. Beyazıt’ı zehirletmiş olduğu yolundaki anlatımların bulunmasıdır. Yavuz Sultan Selim’den sonra Osmanlı sultanı ve halifeleri arasında kendisi zehirlenenler ve yakın adamlarını zehirletenler olduğu da görülmüştür.

Nitekim 1.Ahmet böyle bir zehirlenme yaşamış ve kurtulmuş olduğu rivayetine sebep olurken 4. Murat’ın da üzerinde bir miktar afyon yakaladığı özel doktorunu o afyonları yutturarak zehirlenmesine sebep olduğu rivayeti vardır. Bunu dışında da Osmanlı sarayında Bizans sarayından kalma adetlerle hanedan arasında zehirlenmeler yaşandığı görülse de saray derinliklerinde örtbas edilmiş kaybedilmiş tarih sahnesine aksettirilmemiş olması muhtemeldir.

Hilafetçilerin Osmanlıcıların çok övdükleri evliya saydıkları bir diğer Osmanlı padişahı da Osmanlının dağılmasında büyük payı olan 2. Abdülhamit handır. Bilhassa hilafetçiler ondan büyük sultan ulu hakan diye bahsederler.

Büyük halife olarak görüp evliyalığından bahsederler. Hata 33 yıllık saltanatında hiç kimseyi öldürtmediğinden kendisine suikast düzenleyenleri bile affederek insancıllığını temiz kalpliliğini insan severliğini ortaya koyduğunu belirtirler.

Gerçi Mithat Paşa ve bazı arkadaşlarının Taif zindanında boğdurulmasında onu suçlayan insanlar ve kaynaklarda vardır. Ve büyük olasılıkla Mithat Paşanın ölümü Abdülhamit’in emri veya etkisiyle gerçekleşmiştir. Ama bundan daha önemlisi Abdülhamit’in bizzat İstanbul’da ki sarayında babası Abdülmecid’in hanımlarından birini aynı yukarıda zikrettiğim büyük ataları gibi zehirli şerbet sundurarak öldürdüğü yolunda bilgilerde vardır.

Nitekim sözünü ettiğim bu icraatın oluşumunu Türk Dünyası Tarih Dergisi Aralık 1988 tarihli 24 sayılı nüshasında Mithat Sertoğlu’nun yazmış olduğu Halife Abdülmecid efendinin ilgi çekici bir mektubu başlıklı yazısında çok iyi görmemiz mümkündür. Devam edecek…

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.