Bu savaşlarda Hazarlar on bin kadar ölü ve yedi bin kadar esir verdiler. Hazar hakanı Arap hakimiyetini ve İslamiyet’i kabul ederek, anlaşmak zorunda kaldı. Mervan hakana Etil’e dönmeye müsaade etti ve maiyetinden Sabit al Ashadi ile Abd al Rahman al Hulani isminde iki fakiyi Hazarlara İslam dinini öğretmeye memur ederek hakanın yanına verdi.
Bizans’a karşı seferlerinde de başarı gösteren Marvanın Terek ile İdil arasındaki bozkırlardan bu kadar kalabalık bir orduyu sevk ile bir kısmım İdilin karşısına bile geçirip, Emevîler tarihinde emsali nadir görülen bu seferi böyle yapabilmesi, kendisine evvelce 732 de Belencere kadar yaptığı seferde vaziyeti iyi Öğrenmiş olması ile izah edilebilir. Mervan daha Önce Süleyman Haşini’nin seferinde de beraber bulunmuş ve Hazar ülkesi vaziyetini yakından öğrenmek fırsatını bulmuştur.
Mervan bu büyük seferinde Şakaliba (Bulgarlar ve onlara bağlı kavimler) dan aldığı 20.000 esiri ve diğer esirleri Hazarap sınırı olan Derbent’in tarafına geçirerek, Samur köprüsü ile Şaberan arasına yerleştirdi. Hazar hakanının İslamiyet’i kabulü geçici bir siyasi tedbirden ibaret kalmış ise de maiyetine verilen iki kişiden Abd al Rahman b. Zubayr ile aynı şahsiyet olması pek mümkündür. Demek oluyor ki, Marvan’ın burada İslamiyet’i yaymak gayreti neticesiz kalamamıştır.
Hazarlar cenupta Araplardan ağır darbe yedikleri halde Avrupa’da ve Bizans sınırlarındaki nüfus sahalarında yedinci ve sekizinci asırlarda aleyhlerinde bir değişiklik olmadı. Bilakis Kırım ve Azak taraflarında nüfusları daha ziyade arttı. Kırım Gotları daha yedinci asırda Hazarlara tabii idiler. Hakan tarafından tayin olunan valilerden Fanagur’un ismi 710 yıllarında geçmektedir.
Bu valilere bütün Göktürk devletinde ve Hazar devletinin diğer yerlerinde olduğu gibi Kırım dada Tudun ya da Tuyun denilmiştir. Gotlar kendi şehirlerinde hakimiyetine sahiptiler. Hazarlar bu hakimiyeti yavaş yavaş ortadan kaldırdılar ve 787 de Gotların Kırım’daki kaleleri olan Doros’u işkal ederek, Kırım da Gotların hakimiyetine son verdiler. 835’te Hazarlar Don nehri üzerinde Sarkii kalesini inşa ederek, bozkır kavimlerine karşı tedbirler aldılar. Ukrayna merkezi olan Kiyev, Hazar hakanına tabi üç kabile tarafından tesis edilmişti.
Komşu devletlerden Bizanslar ile Araplarda Hazar hakanları ile ilişkilere önem vermiştir. Daha 702’de Bizans imparatoru Justinianus (2) Hazarlara iltica edince hakanın hemşiresiyle evlenmişti. İmparator Konstantin (5) de 731’de Hazar prensesiyle evlendi, bu prensesten oğlu ve halefi Leo’ya bundan dolayı ‘Hazar Leon’ deniyordu. Araplardan da Abbasi halifesi Manşur zamanında Ermeniye valisi olan Yazid b. Usayd al Sulami bir Hazar prensesiyle evlenmiş ve bundan bir oğlu olmuştur.
Harun al Raşit zamanında Bermekilerden Fazl b Yahya da 798 de bir Hazar presesiyle evlendi. Fakat bu evlilikler Araplara uğurlu olmadı. Her iki hatunun vefatı zehirlenme ile izah edilerek Hazarlara iki defa İslam ülkelerine taarruz fırsatını verdi. Yezidin karısının ölümü ile 100.000 kadar Hazar ordusu Ast Tarhan isminde bir komutan idaresinde Ermeniye ve Azerbaycan’a girdi ve Müslüman vilayetlerinden 100.000 kadar esir alıp götürdüler.
Önceden Hristiyanlık ile Musevilik arasında sallanan Hazar hakanı ile maiyeti, Harun el Raşid’in halifeliği zamanında Museviliği resmen kabul ettiler. Musevi olmakla beraber hakan ve maiyeti dini taassup eseri göstermeyip başka Müslüman tüccarları himaye etti.
Payitahtı EtiI’de gerek Müslüman, gerek Hristiyan camiaları Hazarlara ve Yahudilere nispeten ekseriyet teşkil ediyorlardı. 10. asırda burada 10.000’den fazla Müslüman olup 30 camii ve bir Ulucami vardı. Müslümanların ayrı kadıları vardı, Masudi’ye göre, memlekette yedi baş kadı vardı ki bunlardan ikisi Hazarların, ikisi Müslümanların, ikisi Hristiyanların ve biri de Şakaliba (Slav ve Cermenler) ile Rusların ve kitabı olmayan diğer milletlerin işini görürdü. Müslüman kadılar Kur’an’a, Hazarlar Tevrat’a, Hristiyanlar İncil’e ve kitabı olmayanlar da kendi adetlerine göre hükmederlerdi. Devam edecek…